Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ağustos 2017

Hafız'ın Kabrinde Açılan Bir Gül Varmış

"Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle"

Yahya Kemal'in bu mısralarıydı beni sana getiren. Destansı aşklar yüreğinde taşıyorsun, biliyorum. Elimizde keşkül ile firuze sokaklarından geçtik Şiraz'ın. Divanından şiirler okuyarak. "Ela! ya eyyühel saki" dedik. Bize su verme. Bize, Hafız'ın kabri olan bahçeyi göster dedik. Horasan dervişleri gibi bir vecd ile aşmıştık İran çöllerini. Develerimiz yok bu seyahatte. Çölü demir konseptli ve klimalı araçlarla geçiyoruz sana ulaşmak için. Önce uçtuk uçsuz bucaksız semalarda. Sonra Hurma ağaçlarıyla bezenmiş, türlü sarmaşıklarla sarmalanmış Şiraz'ın efsanevi bahçelerinde buluyoruz kendimizi.

Çocuk ruhumuza dönüp Sinbad'ı, Alaadin'in sihirli lambasını bekler gibi otobüs duraklarında bekliyoruz sana gelmek için. Senin de ilk gazelinde buyurduğun gibi aşk kolay gibi göründü ama sonra ne meşakkatler çekiliyor. Sevgilinin konağında güven olur mu diye soruyordun. Biz de buna cevap bulamadan geliyoruz sana. Sevgiler ve aşklar güvenden sual istemezler.

Şiirlerin, nükte-i Kur'an. Ki sen Kutsal kitabı hıfz edip dilden dile gönülden gönüle ulaştırdın. Hayatın ise Resül'ün hayatından işaretler taşıyor. Yılların öyküsünü taşırım heybemde senin için. Başımızı yaslayacak sıcak taşlar beklerken soğuk mermerlerle kaplanmış kabrin. Baş yerine el sürüyoruz çaresiz.

Huzur isteyen gönüller olarak senin nağmelerini dinlemek için -hayır hayır- okumak için kabrine geliyoruz. Elimizde güller taşıyarak. Senin kabrinin bulunduğu bahçedeki güllere eş. Bir elinde bülbül bir elinde fal kitabı taşıyan falcılar ki senin şiirlerinden derlenmiş fal kitabıyla bize fal açtırmak istiyorlar. Sadece sana, şiirine ve elindeki bülbüle aşinalık gösterip onlara tebessüm ediyorum.

Firuze renklerle ve firuze duygularla kabrine el sürüyorum. Yönümü ne yana çevirsem firuze. Batıya, doğuya, kuzeye, güneye hep firuze...Hatta göğe doğru da çevrilse masmavi bir firuze. Sahi bu göğün rengi değilmiydi.

Pu00eeru00fbze'den firuzeye....Mutluluk, mesut olmak yani... Nişabur'dan geliyormuş bu taş. Oradan Türkler eliyle Avrupalılara satılırdı. Baharat ve ipek yolu hikayelerinde çokça okuduyduk. Daha sonra Avrupalılar bu cevheri ticaret yoluyla bizlerden alırken yeni bir kelime de bize veriyordu. Turkuvaz...

Bize firuze şiirler bıraktın ey Hafız! Ölümü önlemedin firuze taşlar gibi. Ama ölümsüzlüğü öteki dünyada aradın. Cömertliğin bu dünyadan bu diyardan gidecek kadar vardı gerçekten. Sevgilinin bir kara beni için Doğu'nun firuze şehirleri Semerkand'ı Buhara'yı da bağışlayacak kadar cömert idin. Ki bu cömertliğinle kaç kişiyle yüz göz oldun. Bunlardan biri de Timur değil miydi. Hani seni çağırırken makamına Timur. Ve sorduğu soru bize zor gelmişti. Ben ki ne kanlar dökerek aldığım Buhara ve Semerkand'ı sen nasıl bir sevgilinin kara benine bağışlıyorsun. Demişti. Senin de verdiğin cevap zordu. "Ben zaten hep vere vere üzerimdeki bu elbiselerimle kalmışım."....Timur'un sana ve şiirlerine hürmeti oldu mu bilmiyorum. Ama Şiraz'da insanlar ne falsız ne de sensiz kalabiliyor.

Hafiziye derler senin kabrinin mekanına. Şairleri de firuze taşları/renkleri gibi çok Şiraz'ın. Ama senin şiirin başka. Burada entellektüel olmayanlar da senin şiirinden mısralar devşiriyor bizlere. Gün batsa da bahar bütün canlılığını taşımış mekanına. Portakal ağaçları ve lavanta çiçekleri firuze taşlardan şakırdayan su seslerine ahenk veriyor. Bülbülleri hamuş olsa da hoparlörden etrafa kısık seslerle şiirlerin yayılıyor. Şiirlerini duya duya biz de susmaya alışıyoruz teselli babında.

Çinu00ee işlemeli ve derviş sarıklı kubbe ile bezenmiş kabrin ay yüzlü aşıklara gülümsüyoe gibi. Kubbeyi ayakta tutan sütunlar gelen gidenlerin de dayanak noktası. Gelenler bir dilek tutuyor süku00fbn bulması için kalblerinin. Kulak vermiştim dilek tutan birine "Allah'ım kitabını hıfz eden bu büyük aşığın yüzü suyu hürmetine sevgiliye insaf verin, insaf sahibi olsun. Ah edince gözü kararacak gibi oluyor." Ah ne feryad! O feryad u figan aslında bize yakışıyor.

Ey Hafız! Güllerin, aşkın ve şairlerin kenti Şiraz'da hayat güzel yaşanıyor. Senin hatıranla gezenler içinse bir başka güzel. Nazlı serviler için yazdığın şiirler buradaki romantizmin bir idamesi adeta.Hepimiz yolumuzu Hafız'la çizeriz diyen Şirazlılar, senin mirasına sadık insanlar olarak kaldı hatıramızda.