Dolar (USD)
34.32
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2835.88
BIST 100
9420.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Temmuz 2024

Hafızasızlaştırma marazı

Tarihin tanıklığı ile de biliyoruz ki; tüm otoriter despotik sistemlerin değişmeyen hedefi, tahakküm ettikleri toplumları hafızasızlaştırıp güdülür hale getirmektir…

Soru sormayan, sorgulamayan, muhalefet ve mukavemet edebilme kabiliyeti olmayan uysal ve uyuşumcu nesiller yetiştirmektir…

Hafızasızlık hayata yönelik en ciddi tuzaktır…

Mazlum ve mahzun ümmetinde maruz kaldığı en hazin akıbet, hafıza yitimi ile başlamadı mı?

Yoksulluğumuz, yoksunluğumuz ve yok oluş süreçlerimiz hafıza kaybı ile derinleşmedi mi?

Yüzyıllık cumhuriyet aydınlanması temelde Kemalist ideolojinin nesilleri hafızasızlaştırma projesinden başka nedir ki?

Düzene uygun kafalar yetiştirme jakoben yöntemlerle fasılasız süregeldi…

Egemenlerin arzuları istikametinde toplum mühendisleri eliyle yönlendirilen toplum zamanla sürüleştirildi ve süründürüldü… Tüm sorular, cevaplar sistemin tekelindedir…

İğdiş edilen hafıza, ifsad edilen zihin, işgal edilen bilinç ile kuşaklar nereye yürüyebilir ki?

Hafızasız bir toplumun medeniyet iddiası olamaz… Hafızasız toplum çocuk kalmaya mahkûmdur…

Hafızasızlaştırma operasyonuna maruz kalan kitlelerde irade, iddia, ideal gücü beklemeyin…

Hafızasını yitirmiş bir toplum; geçmişine çizgi çekmiştir…

Köksüzlük, yüzeysellik ve yapaylık başlamıştır…

Gündemsizlik, fikirsizlik, eylemsizlik, sefersizlik kaçınılmaz olmuştur…

Biliyoruz ki, zalimler hafızasız toplumu sever…

Hafızamız bizi biz yapan en belirgin etmendir…

İnsanın varoluşsal ve yaşamsal yol göstericisi ve kaynağı, dayanağı hafızadan başka bir şey değildir…

Meydan okumak için… Muhakeme yapabilmek için… Muhalefet ve mukavemet için güçlü bir hafıza toplumların olmazsa olmazıdır…

Hafızaya dayanmayan değişin yürümez…

Bugün yeni Türkiye’nin, Türkiye yüzyılının öncülü özellikle yitik hafızayı yeniden inşa etmektir… Geçmişten ibret ve ilham alarak geleceğe yön vermektir… Geleceğe güvenle bakmak için geçmişi doğru anlamak gerekiyor…

Tarihsiz bir toplum hafızasız ve talihsiz bir toplumdur…

Magazin kültürü ile ütülenmiş kafalar toplumu geleceğe taşıyamaz…

Güçlü, köklü ve nitelikli bir zihinsel donanıma, berrak bir idrake, derin bir hafızaya sahip olmak temel ihtiyacımız…

Balık hafızalılarla ancak beklemede kalabiliriz…

“Hafıza-i beşerin nisyan ile malul olduğunu” bilmekle beraber sürekli bilenmek, bilinçlenmek ve bilgilenmek zorundayız…

Hafıza ne ile oluşur?

İlim, fikir, irfan, hikmet, sanat ve en önemlisi vahyin berrak pınarından beslenerek hafızamızı inşa edebiliriz…

Cahili tortuları, etkileri dezenfekte edebiliriz…

Tevhid ve takva bilinci ile hafızayı tahkim ve tashih etmek durumundayız… Bugün maruz kaldığımız politika, ideoloji, sanat, kültür, spor, müzik, edebiyat, şiir, roman, sinema, dijital, tiyatro hangi hafızanın hasılası daha doğrusu hasarı?

Harama ayarlı hafızalar… Hevaya odaklı hafızalar bir boyutu ile insanoğlunun kendi hüsranına attığı imzalar demektir…

Şimdilerde hafızalarda iz bırakma zamanı…

Söylem, eylem, kuram, yöntem ve kurumlarımızı buna göre yeniden güncellememiz gerekiyor…

Evet, hafızamızı kurtardığımız gün kendimiz olabiliriz…

Sürekli hatırlayan ve unutmayan bir hafıza…

Unutmayalım Kudüs ümmetin ortak hafızasıdır… Hakeza Ayasofya’da hafızamızdır…

Unutmayın!

Srebrenitsa, Sabra ve Şatilla, Hama, Halepçe, Felluce, Keşmir, Arakan, Gorojde ve tüm sıcaklığı ile Gazze…

Ebu Gureyb, Tora Bora, Guantenema’yı nasıl unutabiliriz?

Rabia hafızamıza ne oldu? Çanakkale ruhu ne durumda? 12 Eylül… 27 Mayıs... 28 Şubat... 15 Temmuz... Yeni kuşaklarda bu tarihlerin yeri var mıdır?

Esma Biltaci, Furkan Doğan, Ramazan Sarıkaya hafızalarda yerini koruyor mu?

Maalesef ayağımıza basılmadıkça bağırmıyoruz…

Çıkarımıza dokunulmadıkça tepki vermiyoruz…

Yoksa hafızayı kenarda tutup yapay zekâ ile mi yetiniyoruz?