Hadimül İsrail
İsrail'in ( Siyonizm'in) hizmetkârı; Körfez'in şeytanları, Batı'nın azat kabul etmez köleleri. Hadimül harameyn ( Mekke ve Medine'nin hizmetk'arları ) olduklarını söyleseler de onlar gerçekte Siyonizm'in hizmetkârlarıdırlar. Din kisvesi altında cinayet işleyen örgütlerin devletleşmiş hali; krallıklar, emirler sultanlar, başkanlar...
Suudi Krallığı'nın, BAE'nin Yemen'de, Suriye'de,yapıp ettikleriyle DEAŞ'ın, PKK'nın, FETÖ'nün ve İsrail'in yaptıkları arasında zerrece bir fark yoktur. Arakan'da akan kanda da bunların dahli var. Mısır'ın katili Sisi'yi milyarlarca dolarla ödüllendirenler, Kudüs'ü savunmayanlar, " İsrail'le mücadele etmek caiz değildir." diyerek zillete fetva verenler hadimül harameyn değil, hadimül İsrail'dir.
ABD Başkanı Donald Trump, 22 Kasım 2018'de Florida'daki Mar-a-Lago tesislerinde basın açıklamasında, Suudi Arabistan'ın Orta Doğu'da ABD'ye "inanılmaz bir şekilde yardımcı olduğunu" söyledi. Trump: "Eğer Suudi Arabistan olmasaydı, Ortadoğu'da büyük bir üssümüz olmazdı. Suudi Arabistan olmasa İsrail çok büyük bir sorun içerisinde olurdu. Suudi Arabistan'da çok güçlü bir müttefikimiz var." derken neden Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesinde olağan şüpheli P. Selman'ı can siperane savunduğunu da açıklamış oluyordu. Dünya yanmış yıkılmış umurlarında değil. Kendi ülkelerinin geleceğini, alın terini Siyonist yapıya aktarıyorlar.
Öte yandan Avrupa, İsrail'in ırkçı politikalarına açık ya da gizli destek çıkmaya devam ediyor. Şimdi bunun fırtınasını biçiyor. Farklı kültürleri, Müslümanları, mültecileri aşağılayan söylem ve politikaların aşırı uçları besleyeceğini aklı selim olan herkes biliyordu. İntifada'ya gözlerini kapatanlar, 15 Temmuz darbe girişiminin faillerine ses çıkarmayanlar Sarı Yelekliler'le uyandılar.
Dünya, küresel bir mafyanın tasallutu altında. Hak, hukuk , ahlakî değerler, ayaklar altında.
Bir yanda Kızıl Çin hükümeti 'kardeş aile ' adı altında Doğu Türkistan'da, Uygur Özerk Bölgesi'nde Türk ailelerin evlerine Çinli erkek yerleştiriyor. Asimilasyon, soykırım devam ediyor.Tipik bir Çin işkencesi; 'aydınlanması'... İbadet, başörtüsü yasak.Jakobenlerin, aydınlanmacıların rüya ülkesi.
Beri yanda, üst akıl, teröre ve gözetleme noktaları kurmaya devam ediyor.
Kuşatılıyoruz...
12 Haziran 1919'da Amasya Tamimi'ndeki " Vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir." ifadesi bugün de geçerlidir.
Fransa'daki Sarı Yelekliler, terör yandaşlarını, post modern darbe sürecinin azgın militanlarını hareketlendirdi. Mahşerin beş atlısından biri olan malum 'sendika' hınzır niyetini açıkça ifade etti. Gezi teröristlerini dürtüklemeye başladılar.
31 Mart 2019'a kadar neler yapmaya çalışacaklarını anlatmaya gerek yok. Yüz on sene öncesini gündeme taşıyacaklar. 31 Mart 1908'i hortlatmak isteyecekler. Yine "irtica" diyecekler, yine "diktatör, zalim, tek adam" diyecekler. Danıştay savcısının başörtüsünün laikliğe aykırı olduğunu iddia etmesi ve zamanlaması ilginç değil mi?
Yüz on sene öncesinde Mehmet Akif Ersoy "Süleymaniye Kürsüsünde" sanki bugünü, darbeleri, algı operasyonlarını ve provokatörleri anlatıyor:
"Bir de İstanbul’a geldim ki: Bütün çarşı, pazar
Na’radan çalkanıyor! Öyle ya... Hürriyet var!
Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş...
Doğru:Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.
Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;
Kafalar tütsülü hülyâ ile, gözler kızgın.
Sanki zincirdekiler hep boşanıp zincirden,
Yıkıvermiş de tımarhâneyi çıkmış birden!
Zurnalar şehrin ahâlîsini takmış peşine;
Yedisinden tutarak tâ dayanın yetmişine!
Eli bayraklı alaylar yürüyor dört geçeli;
En ağır başlısının bir zili eksik, belli!
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.
Dinliyor kaplamış etrâfını yüzlerce hödük!
(....)
Yürüyor dîne beş on maskara, alkışlanıyor,
Nesl-i hâzır bunu hürriyyet-i vicdan sanıyor!"
Şimdi, dilli düdükler, Sarı Yelekizm'le tehdit ediyorlar.
Dilli Düdük: Yalancı, çığırtkan