Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Temmuz 2016

Haddimiz serhaddimiz (2)

Olağanüstü sürece millet olarak gösterdiğimiz haklı duruş ve direnişle, tarihi filan değil, şimdi'yi, gün'ü yazıyoruz. "Üç tarafı su, dört bir yanı düşmanla/kanla çevrili" şeklinde tanımlanan ve içeride hain sıkıntısı çekmediğimiz bir vatanımız var. Hainlerin daha az ve hatta nitelikli(!) olması için uzun vadeli ve nefs eğitimine yönelik neler yapılabilir? Düşünmeli.

Öte yandan, bunların hep var olacağını düşünerek; emperyalist güçlerin kıskançlıklarla kıvrandığı ve hainlerin zaaflarını kullanarak emelleri için evirip çevirdiği bu toprakların ferdi olmanın hususi bilinci örgün ve yaygın bir eğitim süreci içerisine yedirilerek daima işlenmelidir. Önümüzdeki günlerde bu konuda örgün eğitimde bilinçlendirilmiş ve büyüklerini bilgi ve bilinçlendiren bir neslin oluşmasını istemeliyiz. Belki de seçmeli değil, zorunlu dersimiz "Coğrafya Kaderdir" mi olmalı? Şu an düşünüyorum. Aklım sokaktaki nöbetimde. Yazmakta zorlandığım günlerden geçiyorum. Kalem bazen lüks geliyor.

Bizzat bedenimin, damarlarımın ucundan ucundan yazasım var. Kağıda değil toprağa. Şehitlere şahitlik çok zor. Buradayım, diyesim var kalemi kırarak. Kalemime başka başka uçlar takıyorum hayalen...

Ki yazmak hiç bir zaman yaşamak değildir. Yazdıklarımızı yaşamıyorsak daha zorda olduğumuz kesin, hiç yazmayandan...Yaşamak yazgının içini doldurmaktır. Yazmak ise kağıdı, sayfayı, kitabın içini ve belki işte yaşayacak olanın özünü doldurmak...

Olaylar duruluncaya kadar sokaktayız. Sokakta oluşumuzun esas nedeni ve amacında bir safiyet kaybı yaşanmamalı. Kalabalığımız, her nerede isek kitlemiz aptallaşmamalı. Aslında ne için orada olduğumuzun hatırda tutulması yerli yersiz heyecanlarla fevri davranışlar göstermemeliyiz. Sürüye dönüşmemek için her sese koşmayan, içeriğini düşünerek duyan, tez canlı istişarelerle yeniden düşünen ve en olgun karara vararak hareket eden bir topluluk olmaya devam edilmeli. Yalan yanlış ve abartılı, korkutan haberlerle gelenler hele bir de akla aykırı çatışmacı, yok edici eylemlere çağıranlar ortamdan yararlanmak isteyen hain provokatörlerden başkası değildir. Ariflik daimi. Bilinç uyumayacak. Vakti geldi mi gözler kapanacak, ama öz bir an bile yumulmayacak, yamulmayacak.

Adı belli terör örgütlerine karşı keskin ve tavizsiz ayrılıklar dışında hiç bir fikri ayrılık gündeme getirilmemeli, alakasız tartışma ve çatışmaların körüklenmesine asla izin verilmemelidir. Bağımsız bir vatanımız olmazsa hiç bir halt edemeyeceğimiz, saygılı fikri kavgalarımızı, muhabbetlerimizi bile ağız tadıyla yapamayacağımız kesin. Ani hasımlar değil, daimi ve hakiki hasımlar vardır. İnsan olmayan her insan suretine şüpheyle bakmalı. Kimliğimiz aynı ve hatta tıpkı bile görünse...Hainlik bir iç kimliktir. Kalbinden istemediği sürece ete, kemiğe işleyen, kana karışan bir şey. Şahsiyetsizlik, soysuzluk çok köklü silkinmedikçe, solundan yarılmadıkça soyunulamayan, ten gibi bir çirkeflik...

Haklı davada hiç bir cana, mala zarar vermemeye azami dikkat sarfedilmeli. Sokak ahlakı, darbeyi darp ahlakı bunu gerektirir. İnsan fıtraten sulha kayıtlıdır. Bozulmadıkça ıslaha ihtiyaç duymayacak kadar safiyetlidir. Ezelden barışlıdır. Barışıktır. Sonradan ne olursa olur ve küser asli değerleriyle. Müslüman ise bu değerleri hassaten ilke, din, hayat edinmiş olandır. Biz silm/ esenlik ve barış dinine mensubuz. Bizi öldürmeye geleni dirilten bir kan mirasımız var. Öldüren den ziyade, dirilten, yaşatan güçlerle donanmalıyız. Mertliğimiz kılıçtan evvel, tüfekten evvel ve tüfeğe ve kılıca tenezzülü olmayan mertliklerimiz var, olmalı. Savaş; her güzel yol denenmesine rağmen barışta çaresiz kalmanın diğer adıdır bizde. Yani savaş yoktur aslen. Barışsızlık vardır desek yeridir.