Haçlılar Yeni Zelanda''da Türkiye''yi tehdit etti
Birkaç yıl önce FETÖ elebaşı Gülen’in, "Haçlıların ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir" sözü, geçtiğimiz gün de korsan devletin başbakanı Netenyahu'nun oğlu, "İstanbul'un Türk işgalinden önceki bin yıl boyunca Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olduğunu hatırlatırım" sözü ile dün Yeni Zelanda’da Cuma namazı öncesi 2 Cami basarak onlarca Müslümanı katleden teröristlerin, "Konstantinopolis'e gelir tüm cami ve minareleri yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinapol hak edildiği gibi tekrar Hristiyan şehri olacak" sözü aynı atölyenin imalatı ifadelerdir.
İslamofobi üzerinden bilhassa İslam’ın onurlu müdafii Türkiye ve lideri Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan Haçlı zihniyet, saldırılarını kitle katliamına vardırdı. Planlı, organize, kollektif terör saldırıları ile Müslümanlara, Türkiye’ye saldırmaları Batı’nın, Haçlı Batı’nın eseridir. Bu saldırılarda hedef Türkiye ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’dır.
Neden?
Çünkü Türkiye umudun adı ve adresi olmuştur, lideri Erdoğan milletini esas alıyor, yani milli bir lider. Çünkü Erdoğan aziz İslam’a ve Müslümanlara sahip çıkıyor, mağdura umut oluyor, İslam dünyasının uyanmasına vesile oluyor. İslam dünyasının mazlum milletleri gibi 81 milyonuyla milletimizin de Erdoğan’a olan muhabbeti artıyor, güveni artıyor, desteği artıyor. Böyle olunca Türkiye aslına dönüyor, aslına dönen Türkiye geldiği yeri, sahip olduğu mirası, dinamiklerini, potansiyellerini keşfediyor.
Böyle bir Türkiye geçmişine layık olma şuuruna kavuşuyor.
İşte ABD gibi Haçlı Batı gibi müttefik görünümlü devletlerin en çekindikleri mevzu; Türkiye’nin kendi gerçeğini fark etmesi halinde buna yaraşır sosyal ve siyasi politikalara kavuşmasıdır.
Osmanlı Devleti’nin gerileme ve bilhassa dağılma dönemini yaşayan nesilden tevarüs eden özgüven kaybı cumhuriyet dönemine damgasını vurmuştur. Bu özgüven kaybı cumhuriyet sonrasında 70-80 yıl boyunca devam etti. İbrahim Kalın’ın belirttiği gibi, toprak kaybı ile başlayan ölçek küçülmesi fikriyatımızın da, hayallerimizin de küçülmesine, daralmasına sebebiyet verdi:
“Osmanlı’nın ‘nizam-ı alem’inden Cumhuriyet’in ‘ulus devlet’ine geçiş sürecinde yaşanan ölçek küçülmesi, geleneksel siyaset ontolojisinin yeniden inşa edilmesini zorunlu kılmıştır. Bu ölçek küçülmesi, basit manada toprak kaybından ibaret değildir; tersine milletin sahip olduğu bir mefkurenin, hafızanın, jeopolitik tasavvurun ve siyasi ufkun köklü bir şekilde değişmesini ifade etmektedir…”[1]
2000’li yılların başından itibaren 120 yıllık zihni daralmadan kurtulup kendi kabiliyetlerimizin farkına vararak bölgemizdeki rolümüzü hatırladık. Adeta “gaflet uykusu”ndan uyanırcasına başımızı iki elimizin arasına aldık ve ülke ve millet olarak bulunduğumuz yerin tarihimize, medeniyetimize layık bir yer olmadığını, bu menfi durumun kendimize olan yabancılaşmamızdan kaynaklandığını fark ettik.
Ne olduysa bu fark edişle birlikte oldu.
Sen misin meskenetten uyanan?
Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye kimseyle kavga etmeden (diklenmeden) hakkına sahip çıktı, sonra ülkesinin menfaatlerini önceledi. Tarım ülkesi olarak anılmayı hak etmediğimizi her fırsatta dile getirdi Sayın Erdoğan. Son 10 yılda sanayi ve teknoloji alanında aldığımız mesafe göz kamaştırırken, savunma sanayii alanında hem milli savunma çalışmaları ile ciddi ilerlemeler yaşandı, hem de bu alandaki tedarikimizde alternatifsiz olmadığımızı ilan ettik. Kısacası ülke olarak 10 küsur yıla çok şey sığdırdık.
İşte ABD’nin FETÖ’yü üstümüze salmasının en önemli sebebi bu,
Haçlıların PKK’yı bize saldırtmasının altında yatan gerçek bu,
ABD’nin YPG’yi silahlandırarak bizi tehdit etmesinin nedeni bu
Haçlı Batı’nın DEAŞ’ı burnumuzun dibinde tutmasının sebebi bu,
En son Yeni Zelanda’da Cuma namazı kılan Müslümanlara saldıran Haçlı teröristlerinin Türkiye ve Başkan Erdoğan hakkında söylediklerinin arka planında yatan sebep bu:
Türkiye büyümesin, güçlenmesin ve Haçlıların karşısında daima diz üstü dursun. Bunun için aşağılık her planı devreye sokarlar, lakin elhamdülillah milletimizin feraseti ve basireti olan biteni kavramaya yeterlidir.
-----------------
[1] İbrahim Kalın, Akıl ve Erdem, s. 57.