Haçlı ordusu kuracaklar
Yunanistan’ın karasularını 6 milden 12 mile çıkaracağı
açıklamasına devletimizin en üst makamını temsilen “bunun bir savaş sebebi sayılacağı” cevabı en sert şekilde
geçtiğimiz günlerde verildi. Türkiye, bunun bir oldubittiye getirilmesine asla
izin vermeyeceğini dünyaya deklare etti. Şunu kısaca hatırlamak gerekiyor; “Yunanistan, karasularını Ege Denizi’nde 12
mile çıkarmakla yüzde 40’lardan yüzde 70’lere çıkacak bir oranda Ege Denizi’ne
ve denizin üzerine sahip olurken, Türkiye’nin Ege Denizi’ndeki hakkı yüzde
17-18 sevilerine düşüyor.” Şimdi bunun Türkiye için anlamı şu; “Boğazlardan açılan bir Türk ticari veya
askeri gemisi Yunan karasularına direk girmek zorunda kalacaktır. Bu mantık
çerçevesinde Türkiye, Anadolu karasında sıkıştırılıp, boğulmuş olacak.”
Yunanistan bu tür üst perdeden çıkışlarla, en üst seviyeden kazanımlar elde
etmeye çalışıyor. Yunanistan şuana kadar hep böyle yaptı. Yunanistan,
bu çıkış ve operasyonu kesinlikle kendi adına ve kendi başına yapmıyor. Kendi
kabiliyeti, imkânı ve kudreti buna müsait değildir. Bunu başta Fransa, Almanya
olmak üzere AB adına yaptığını iyi görmemiz gerekiyor.
****
Temelde fotoğraf sadece adalar, Ege veya Akdeniz değildir.
Şu anlamda son derece önemli; bu gerilimlerin Suriye harekâtları ve Libya
meselelerinden sonra ortaya çıkması son derece dikkat çekici. Burada Avrupa Birliği’nin deniz
sınırlarını, Yunanistan eliyle genişletme operasyonunun olduğu çok açık.
Şöyle bir hatırlarsak geriye doğru, Fransa’nın “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” söylemi vardı. “Fransa, Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı
kullanmak suretiyle NATO’da bir gedik açmak istiyor.” ABD, bu nedenle
Fransa’ya karşı tepkili ve kazan kaldırıyor. Fransa, NATO yerine belli ki bir AB ordusu yani Haçlı Ordusu kurmanın
zeminini hazırlıyor. Fransa’nın amacı bu. Bundan en başta ABD zarar
görüyor. O yüzden sert tepki vermişti Fransa’ya. Kavganın asıl sebebi Ege gibi
görünse de doğrusu Doğu Akdeniz ve Türkiye’nin oradaki adımlarıdır. İsrail ve
Mısır bundan çok rahatsız.
****
Ne var bu Doğu Akdeniz’de peki? Emperyalistler, Doğu Akdeniz’e
niçin bu kadar savaş ve uçak gemisiyle, asker yığmış? Doğu Akdeniz’deki
kavganın en temel şifresi “enerji”dir.
Doğu Akdeniz’i kontrol eden; “Kızıl
Deniz’den Hint Okyanusu’na kadar olan koridoru kontrol eder. Arabistan
yarımadasını da kontrol eder. Trilyonlarca m3 doğalgaz ve zengin petrol
yataklarını da kontrol eder. Akdeniz, Kuzey Afrika ve Arap dünyasına şekil
verir. Bölgedeki etnik ve mezhepsel
sınırları çizer. İslam dünyanın kaderine yön verir.” Doğu Akdeniz’i kontrol
etmek isteyen bir ABD için de tüm bunların yanında “Dünyadaki biricik aşkı, sevdası ve vazgeçilmez müttefiki İsrail’in
güvenliği de temel amaçlardan biridir. “
****
Doğu Akdeniz’de,
Türkiye’yi çok dar bir alana mahkûm etmek isteyen stratejiler kapalı kapılar
arkasında, masaların üzerinde uçuşuyor. Bunu Türkiye olarak kabul etmemiz asla
mümkün değildir. O yüzden özellikle Doğu Akdeniz’deki enerji alanlarına ilişkin
Türkiye’nin haklarını savunmak ülkeyi yönetenlerin asli görevidir. Hiç kimse
Türkiye’nin uysal koyun olmasını, eski vesayetçi günlerdeki gibi emperyalizme
diz çökmesini beklemesin. “Hiçbir ülke ile aramız bozulmasın, kötü olmayalım,
her şey yolunda olsun” şeklinde beklenti içinde olanlar bilsinler ki böyle bir
Türkiye şu konjonktürde kendi haklarından feragat etmiş, kendi içine kapanmış
bir Türkiye olur. Tarihte böyle kritik dönemlerde kenara çekilen, diz çöken
Türkiye’nin hali içler acısı olmuştur. Ulusal ve uluslararası onur ve
saygınlığı ayaklar altına alınmıştır.
****
Devletler oyununda
gücünüz nispetinde hatta kimi hal ve durumlarda gücünüzü de aşan şekilde oyuna
müdahil olmanız; oyun kurucu olamasanız da oyun bozucu rolünü üstlenmelisiniz.
Çekilirseniz, yarın sizin sınırlarınıza ve haklarınıza ilişkin bir takım hak
iddiaları gündeme gelebilir ki çekilmenin, uysal koyun olmanın sonu ve manası
da yok. Haklarınızı cesaretle savunmalısınız. Eğer cesur olamasanız, o
cesarete sahip olan kimi yapı ve ülkeler sizin haklarınıza nüfuz etmesini çok
iyi bilirler. Ne kadar cesur ve güçlü olursanız devletler oyununda o kadar
haklı olursunuz. Artık masada ve sahada da kazanan bir Türkiye var. “Yenilgi de
olsa şerefli oldu” diye avunan bir Türkiye artık geride kaldı.