Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.98
Gram Altın
3006.89
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Ağustos 2021

Hacı Bektaş-ı Veli'nin Tarihsel Yolculuğu

Büyük düşünür ve İslam alimi Hacı Bektaş-ı Veli’nin vefatının 750. yıl dönümü vesilesi ile bu yıl ülkemizde çeşitli etkinliklerle anılıyor.Taçkıran salgını ve diğer doğal afetlerden dolayı gözle görülen etkinlikler olmasa da başta Kültür Bakanlığı,valilikler, belediyeler, bazı kamu kurumları ve çeşitli sivil toplum kuruluşları bu hususta etkinlik takvimlerini kamuoyuyla paylaşıyorlar.

Biz de bu propgramlar dahilinde bir çalışma yapabilir miyiz, düşüncesi içerisindeyiz.yapacağımız programın teması “Neden bu yıl Hacı Bektaş-ı Veli yılı kabul edildi ve Hacı Bektaş-ı Veli hakikatte kimdir?” sorularına cevap arayacağız. Bu yazımızda daha çok Hacı Bektaş-ı Veli kimdir sorusuna cevap aradık.

Orta Asya’daki Moğol diğer bir tabirle Cengiz istilası sebebiyle Anadolu’ya doğru gelen derviş göçleri içerisinde Hoca Ahmed Yesevi’nin de öğrencileri vardı. Bunların başında Hacı Bektaş-ı Veli geliyordu. Prof. Dr. Ahmet Yaşar Hoca İslam ansiklopedisinde Hacı Bektaş-ı Veli’yi Anadolu’ya gelirken bir Türkmen aşireti ile birlikte geldiğini söylüyor ve bu aşiretin Anadolu’ya gelen Bektaşlı aşireti olabileceğini söylüyor. (Bkz. https://islamansiklopedisi.org.tr/haci-bektas-i-veli). Bu bilgi neticesinde Hacı Bektaş’ın Horosan erenlerinden olduğu aşikardır.

Horasan ismi ve bölgesi bugün büyük çoğunluğu İran sınırları içinde olan tarihi bir bölgedir. Bu bölgenin Belh ve Herat şehirlerinin olduğu bölüm Afganistan’dadır. Merv ve Nesâ yöresi Türkmenistan’da: Nişabur, Şirvan ve Meşhed ise İran sınırları içeirindedir. Bu bilgileri niçin veriyorum. Hacı Bektaş, 1209 yılında Nişabur’da doğmuştur. Mevlana ise 1207 yılında Belh şehrinde doğmuştır. Afganistan, Türkmenistan ve İran isimlerinin olmadığı bu dönemde Harzemşahlılara bağlı Horasan Valiliğinin başkenti Merv idi. Sonrasında Moğol saldırıları sonucu bu şehirler yakılıp yıkılıyor. Mevlana Celaleddin, ailesiyle birlikte Belh şehrinden kaçarak hayatını kurtarıyor. Hacı Bektaş da ailesiyle birlikte Nişabur’dan kaçarak hayatını kurtarıyor.

Bugün Afgan göçleri ile o zamanki Orta Asya’dan gelen göçleri kıyaslarsak şunu söyleyebiliriz. O zamanlarda resmi devlet sınırlarının olmadığı bir dönemde Gerek Hacı Bektaş ve gerekse Mevlana Anadolu’aya aşiretleriyle birlikte geldiklerinde ıssız bir bölgede oba kurmuşlar. Daha sonra yerleşim yerlerine yakın giderek onlarla temasa geçmişlerdir. Bu Horasoan erenleri, daha sonra Anadolu’da bulunan beyliklerin mahiyetine girmiştir. Ve tekke açmalarına izin verilmiştir.

Mevlevilik ve Mevlana ile ilgili devrinde binlerce yazılı kaynak olmasına rağmen Bektaşi kaynakları ve Hacı Bektaş-ı Veli hakkında yazılanlar ne yazık ki menkıbelere dayanmaktadır. Hacı Bektaş’ın Anadolu’ya geldiği yıllarda önemli bir iz bırakmaması ve çok sonradan yaygın bir şöhrete sahip olması tarihi açıdan yetersiz bir problemdir. Menkıbevi Hacı Bektaş, Rum Abdalları tarafından oluşturulmuş bir kişiliktir.

Hacı Bektaş’tan bahseden en eski kaynak 15. Asırda Elvan Çelebi’nin yazdığı Menâkıbü’l-kudsiyye adlı eseridir. Daha sonra Ahmed Eflaki Menakibü’l-arifin’i kaleme alır. Bu eser dönemin Mevlevilik tarihini kaleme alırken Hacı Bektaş’ı Veli’den kısaca bahseder. 15. Asırda Hacı Bektaş-ı Veli adına düzenlenmiş Velayetnâme (vilayetnâme) bir eser vardır. Uzun Firdevsi tarafından yazıldığı kabul edilen bu eser, iki asır boyunca eklemeler ve çıkarmalar yapılarak hazırlanmıştır. Aslında bu eser Uzun Firdevsi’ye gelene kadar Kalenderilik, Hurufilik, Babai hatta Orta Asya Şamanizmi de katışarak ortaya çok fikirli bir komisyon kitabı haline gelmişti. Bu kitapta anlatılan rivayetler, o zamanlar Anadolu Halk İslamı dediğimiz popüler kültür (göçebe halk İslam’ı) ve dini anlayışı da sergilemektedir.

Bektaşi tarakitakına gelince şunları söyleyebiliriz. Hacı Bektaş-ı Veli’ye isnad edilen Vilayetname kitabı,onun ölümünden iki asır sonra Uzun Firdevsi tarafından derlenince bu kitap Bektaşiliğin kitabı olarak kabul edilmişti. Bektaşi tarikatı da Babailik, Kızılbaş ve Şii’likten farklı yeni bir forma dönüştürülmüştü.

Selçuklulara karşı çıkarılan Babaî (Malya) isyanında şeyhi Baba İlyas’ı ve kardeşi Menteş’i kaybeden Hacı Bektaş, Selçuklulardan kurtulup Kırşehir’e gelmiş ve Sulucakara kasabasındaki tekkesinde inzivaya çekilmişti. Hacı Bektaş-ı Velinin vefatından sonra Bektaşilik Kırşehir Merkezli gelişti. Selçuklu devletinden sonra Osmanlı devleti, Bektaşi’liği halka dayaı adap ve erkanı yeniden tepit ettirip tanımıştı. Osmanlı Devleti, bunun yanında padişah 2. Beyazid döneminde 1501 yılında Bektaşi şeyhi Balım Sultan’ı Rumeli’de Kızıldeli dergahından alıp Kırşehir’deki Hacı Bektaş Tekkesi Postnişinliğine getirmişti. Böylece Konyâ’da Mevlevilik ve Kırşehir’de Bektaşilik olmak üzere iki önemli tarikat Anadolu’da kurumlaşmış oldu. Osmanlılar, bunun yanında Kızılbaş tarikatını ve Yeniçeri şeyhlerini de Bektaşi tarikatına bağlamıştı. Bektaşilik, İslam tarikatları içerisinde gayrimüslimleri ençok etkileyen iki tarikatten biri olmuştur. Diğeri de Mevleviliktir.

Netice olarak şunları belirtmekte yarar var. Başta da dile getirmiştik. Hacı Bektaş-ı Veli, Hoca Ahmet Yesevi’inin ikinci kuşaktan talebesidir. Ahmet Yesevi'nin öğrencisi olan Lokman Parande, Hacı Bektaşi Veli'yi yetiştirmiştir. Yani, Mevlana, Yunus Emre,Tapduk Emre, Ahi Evran gibi Horasan Erenleri ve Anadoluda yetişen öğrencileri birbirine uzak olmayan insanlardır. Hacı Bektaş-ı Veli’iyi kendine rehber edinenler günümüzde onun fikirlerinden uzaklaşmışsa ya da Mevlana’nın fikirlerini kendine rehber edinenler onun fikrinden uzaklaşmışlarsa yapacak şey şudur:Tekrar Mevlana’ya ve Hacı Bektaş’a dönmek ve onların eserlerini ciddi bir anlamda inceleyip araştırmak olacaktır. Hacı Bektaşi Veli’nin “İncinsen de incitme” ve “düşmanının da insan olduğunu unutma” sözleri insanlığı, hoşgörüye davet ederken Mevlana’nın bu şekilde mesaj veren onlarca ifadesi vardır.