Dolar (USD)
34.61
Euro (EUR)
36.23
Gram Altın
2922.62
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Mart 2021

Hacı Bayram Lokantası'nda bir eğitim fakültesi mezunu

Berkant Yükseltürk’ü “sosyal medya”dan tanıyorum.

Hayli vakittir paylaşımları dikkatimi çekiyor.

Günlerden bir gün, herkese açık olan “DM” kutuma mesajının düştüğünü gördüm.

“Allah (cc) Serdar Arseven’den razı olsun. Bizlerin âhını bir o dile getirdi. Medyanın büyük bölümü maalesef kafasını kumlara gömmüş. Böyle, birinin sıkıntılarımızı, feryâdımızı duyması bizleri çok sevindirdi. Salgının bütün faturasının küçük esnafa yüklenmesi …” demiş…

Bu satırların devamında…

“Bugüne kadar hep Ak Parti’ye oy verdiğini” belirtmiş.

Ve şöyle devam etmiş:

“Samimi insansınız. Allah razı olsun sizden. İzledim az önce sizi, yıllardan beridir de takip ederim. Ankara’da Ulus, Anayasalar Caddesi’nde Hacı Bayram Lokantası’ndayız. İki ortağız. Ara sıra kısa da olsa düşüncelerimi sizle paylaşmak isterim.”

Berkant Yükseltürk, samimiyetle içini dökmüş.

Bir de telefon numarasını bırakmış.

Aradım.

Uzun uzun konuştuk.

Çok dertli.

O 28 Şubat hortumunun ortalığı kasıp kavurduğu süreçte, kendi bulunduğu yerde “Hak Mücadelesi” vermeye çalışmış.

Biz de, bilenler bilir, işin “medya” kısmında, elimizden geleni yapmıştık o karanlık yıllarda.

Berkant Yükseltürk, Selçuk Eğitim Fakültesi mezunu bir esnaf.

Tefekkürü asla ihmal etmediğini hemen belli ediyor.

Böyle “küçük” esnaflar çok lâzım, zira, bu kesimin sıkıntılarının uygun üsluplarla dile getirilmesi gerekiyor.

Bizlere telefon açıp, mesaj atıp dert yananlar çok ama “sosyal medyada” çok zayıf kalıyor bu kesim.

Böyle olunca da “madem bu kadar dertliler, niçin sesleri çıkmıyor?” gibi bir durum oluşuyor.

Sosyal medyada en çok ses çıkartanlar feministler, lgbt bireyler, şunlar, bunlar…

Bir de “yukarıya selâm, ranta devam” diyen “takımların” sesleri iyi çıkıyor.

“Allah bu milleti bir daha CHP zihniyetinin eline düşürmesin” demeye devam etmekle birlikte “Bu taraf da artık kendine gelmeli arkadaş!” mesajını vermeye çalışanların sesleri pek çıkmıyor, çıkamıyor.

Bunun çeşitli sebepleri var.

Başka vesileyle gündeme getirmeye devam ederiz kısmetse…

PLÂNDEMİ BÖYLE BİR ŞEY!..

Bugün, Muhterem Esnafımız Berkant Yükseltürk’ün kaleminden “alıntı” yapalım.

Lâfı, daha fazla uzatmadan, kendisine bırakalım:

“Etrafımızda 1 yıldır yaşadıklarımız, zaten yürürlükte olan 20 yıllık sürecin son bölümü.

Ulus devlet ve toplumlarına istediği şekli vermek isteyen küresel güç, bu sürecin plânını uzun yıllar önce hazırladı.

Senaristler, yönetmen, oyuncu kadrosu, figüranlar, malzeme, konu, vesaire…

Uzun ve derin analizler, araştırmalar neticesinde tespit edildi.

Hedef ne idi?

Küresel -dijital tam kontrol sistemini ikâme etmek.

Ülkelerin sınırlarını, kültürlerini, inançlarını, ekonomik ve eğitim sistemlerini -kendi istedikleri akıl ile teknolojiyi de üst seviyede kullanarak- birleştirmek.

Yeni bir dünya görüşü- Yaşam tarzı sunmaları için öncekini yok etmeliydiler.

Bu kolay bir iş değildi.

Toplumların yüzyıllar içerisinde olaşan ve kabul gören inanç-kültür ve alışkanlıkları öyle kolay kolay silinemezdi.

O halde ne yapmalıydılar?

Elbette öncelikli hedef kitle gençlerdi.

Moda tabirle ‘z kuşağı’..

Dijital tam kontrol sisteminin kurulmak istendiği toplumun hammaddesi olan yeni neslin inşâsı için; bilim adamları, psikologlar, pedagoglar, önceden devşirilmiş örnek ağbiler (youtuber) vs. gibi

insanlardan müteşekkil dev bir çalışma ekibi kuruldu.

Çocukları cezbedecek oyunlar ,filmler, platformlar oluşturuldu.

Bunun fizibilitesi çok daha öncedeki bir aşamalar silsilesinde zaten halledilmişti (ilgi alanlarının keşfi, kontrol altına alma vs)

Çocuklara hangi bilgisayar oyunlarıyla hangi duygu-düşünce ve karakter yapısı kazandırılır , bunu çok iyi araştırıp sundular gençlere. Ne devlet , ne de ebeveynler bu zihin inşâsı için yapılan işgal operasyonunu anlayabildi.

Anneler, babalar, tv dizisi seyrederken, yan odada çocuklarının pc ekranında sadece masumane ve hoşça vakit geçirmek için oyun oynadığını sanıyorlardı.

Halbuki o oynanan oyunlar çok sinsice hazırlanmıştı.

Bu oyunlar, istedikleri şahsiyet ve dünya görüşünü çocuklarımıza giydirmek isteyen dev bir işgal ordusunun aparatlarıydı.

Bizler küçükken hangi oyunları oynardık?

Çocukken hangi çizgi filmleri izlemiştik?

Hemen hepimiz aynı isimleri sayabiliriz ve mutlaka aklımızda güzel tiplemeler ve yararlı mesajlar kalır.

Oyunlar ise saklambaç, futbol, ebeleme vs.

Arkadaşlıkları pekiştirici oyunlar.

Bilgisayarda çocuklarınızın oyunlarını hiç incelediniz mi?

Çete, adam öldürme, hırsızlık, kolay yoldan zengin olma, acımasızlık, bencillik, diğerini yok etme, uzaylıların saldırıları, zombiler, başka oyuncunun aylarca zaman harcayıp kurduğu şehri işgal edip tüm zenginliklerini çalma.

Yeni normalleri oyunlarla geleceğimiz olan çocuklarımıza zaten çoktan giydirdiler!..

Aldığınız bir kıyafetin, oyuncağın kıymeti niçin olmuyor?

Neden çabucak her şeyden sıkılıyorlar?

Niçin merhametleri bu kadar az?

Sevmek, âşık olmak ,dürüstlük, dostluk, saygı adeta yok olmuş vaziyette...

Deizm artıyor.

Listeyi uzatabiliriz.

Siz odada dizi izlerken,eşiniz mutfakta yemek hazırlarken, küresel akıl çocuğunuzu ‘kurgulağı sisteme’ uygun bir nefer haline getirdi bile.

Toprak işgalinden önce zihin işgali gereklidir.

F-16 ları tepemizde uçuran ‘ altın nesil’, kendi ülkesine - milletine bu ihaneti yapacak karakteri bir günde mi yetiştirdi sanıyorsunuz?

Covid virüsü üzerinden (dışarıdan) oynanan son bir yıllık oyun, plândemi tiyatrosunun son perdelerinden.

Tedbir ve önlem denilerek pişirilen yeni sistem kurulmak üzere.

O sistemin içindeki toplum bizim çocuklarımız ve zaten pişirildi uzun zamandır…

Milyonlarca twit atıp ‘Yüzyüze sınav istemiyoruz, uzaktan eğitime devam edilsin’ filan diyenler kimler?

Tabii ki istisnalar var ve o istisnalar çoğaldıkça umutlarımız da o oranda yeşerecek.

Uyanmışlar uyuyanları uyandırdıkça umutlanmaya devam. Kendimiz,ailemiz,çevremiz öncelikli olmak üzere iktidar-muhalefet ayrımı yapmadan düşüncelerimizi,endişelerimizi , umutlarımızı iletelim ve takipçisi olalım.

Allah bir toplum kendisini değiştirmek istedikçe yardımını esirgemeyecektir.”