Dolar (USD)
34.66
Euro (EUR)
36.31
Gram Altın
2942.01
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Haziran 2023

Hac Arafat'tır

Arafat vadisini âdeta haşir meydanına çeviren Hacılar; özgürlüğe kavuşmanın çırpınışı içerisinde dualarla, telbiyelerle, salavatlarla ellerini semaya kaldırarak kendileri, akrabaları, geçmişleri ve bütün mü’minler için niyazda bulmak, gözyaşları dökmek için sabırsızlanıyor. Bugün, büyük gün. Arefe’de, Arafat’a yivlenme günü. Hacc’da ilk fiil, ilk hareket, Arafat’tan başlıyor. Neden, Kâbe değil de Arafat? Buradaki sır Hz. Âdem Aleyhisselam’ın kıssasında gizli. Bu kıssadan yola çıkarak, Arafat’ı önemli kılan sebeplerin derinliğini anlamaya çabalıyoruz. “Kâbe”den, “Arafat”a iniş!..

*

Kur’an’da bahsedilen kıssaya göre; Allah’ın yeryüzündeki ilk halifesi Hz. Âdem, “cennet bahçesi”nde yeşillikler ve vadiler arasında yiyor, içiyor, sıkıntılardan arî (âzâd) bir şekilde yaşıyor. Tâ ki, İblis’in O’na vesvese vermeye başlamasına kadar.

Ruhuna fücur ve takva ilham edilen “Âdem’e secde edin!..” denildiğinde, İblis dışında bütün melekler bu emre ittiba ediyor. O, İblis ki; “Bana kıyamet gününe kadar süre tanı, O’nun (o çamurdan yarattığın, yücelttiğin ve secde etmemi istediğinin) soyunu -çok azı dışında- kendime bağlayayım” diye and etmedi mi?..

Vesvese İblis’in en büyük tuzağı! Hz. Âdem’in karşısına bu tuzakla defalarca çıkıyor. En sonunda Hz. Âdem’i tuzağına düşürüyor. Hz. Âdem ve Havva “yasak meyve”den yiyor. Ve İblis ahdinde muvaffak oluyor!..

Hz. Âdem’in yasak meyveyi yemesiyle birlikte “ihtiyaçsızlık bahçesi” birden bire “ihtiyaç, açlık, susuzluk, ıstırap ve dert dünyası”na dönüşüveriyor. Yani (hubût) yeryüzüne iniş!..

*

Arafat; Hz. Âdem’in yeryüzüne indirilişinin, O’nun ortaya çıkışının başlangıç noktası. Havva ile buluşma noktası. Yani, bütün beşerin dünyada yaratılışının başlangıcı. Kendini bilme, kendini bulma ve kendini tanıma noktası.

İnsanlar şu anlarda Kâbe’den “ihtiyaçsızlık bahçesi”nden Arafat’a “ihtiyaç bahçesi”ne inmenin heyecanını yaşıyor! Tıpkı babamız Hz. Âdem gibi! Tıpkı anamız Hz. Havva gibi! Arafat; tekrar Kâbe’ye doğru, Allah’a doğru yönelişte ilk merhale!..

Hac’da ilk hareket “Arafat”ta başlayacak. Güneşin tepeye yükselmesiyle birlikte “Arafat” mahşeri bir güne dönüşecek!

İnsanlar, Cebelü’r-Rahme’de (Rahmet Dağı) Rahmet Peygamberi’nin Veda Haccı’nda irâd ettiği hutbeyi dinlemenin hayaline dalacak... Arafat’ın pâk ve nûr güneşinin altında feyiz alacak... Tevhid okyanusunun milyonlarca katresi arasında varoluşun neşesini yaşayacak... Özgürlüğün hâlesinin altında, günahlardan âzâd olacak... Tâ ki, güneş Arafat Ovası’nda kayboluncaya kadar... “Arafat Vakfesi” durarak; “bilgi”yi kuşanacak.

*

Batan güneşle gelen tufan, bir günlük şehri birbirine katacak. Arafat’ta gecenin dehşetiyle; Cebelü’r-Rahme’nin etrafında bir girdaba dönüşen mahşeri kalabalık, yatağını bulmuş nehir misali, dokunduğu zerreyi toz bulutlarına katarak, bembeyaz bir sele dönüşecek.

Nereye doğru? Şuur beldesi Maş’er’ul-Haram’a doğru. Bu beldede; fesat haram, haddi aşmak haram, canlıyı incitmek, bitkiyi koparmak haram. Burası, hürmet, emniyet, hürriyet, ismet yeri ve zamanı.

Meş’ar; savaş meydanıyla sınır olan bir ülkede seferberlik, silah toplamak, ruhî hazırlık, plan ve derinlemesine düşünmek için vakfe. Karanlık gecede silah toplanacak; fakat şuur ve Arafat’ın aydınlığında. Sessizlik, sükûnet ve derin düşünme mevsimi başlayacak! Meş’ar’da herkes kendisiyle baş başa kalacak. Herkes gecenin içinde aydınlığı tadacak!..

İnsan, vasıta ve sürücülerle dolup taşan mahşerî kalabalık!.. Mahşer!.. “O gün kişi; kardeşi, ana ve babasından... kaçar.”(Abese, 34, 35, 36) Meş’ar gecesinin mehtabı serin, şefkatli ve sevimli, Allah’ın gönül alıcı gülücüğü kalplerde tarifsiz bir bûse gibi... Ve O’nun çehresindeki kalpler, “Allah’ın aya ve mehtaba yemini” tanıklık edecek.

*

Minâ cephesinde Hannâs, mücahitleri beklemekte! İblisler, iman ülkesini esir almışlar! Seher vakti korkunç bir savaş patlak verecek.

Bu gece “bilinç ve silah” menzilinde eller mermiyle, bilinçle doldurulup, kalpler de “aşk” ve “dua” ile donatılmalı! Bütün susuzluklar Meş’ar göğünün altında tutulmalı ki, gaybî vahiy yağmurları susayanları doyursun ve kandırsın.

Meş’ar!.. Ellerde taş, dudaklarda dua, beklemede kavga sabahını!.. Birden bire Ezan’ın insicam dolu feryatları her köşeden uçuşmaya başlar. Yüzbinlerce “kâmet”, büyüleyici bir biçimde, rükû ve secdeye gider! Sabah Namazı, her zamanki namaz... Fakat burada kılınan bu namaz, başka yerlerdekine benzemez! Ezanlar susar ve Meş’ar uykuya dalar. Ve artık aydınlık sabahtır, peşinden gelen!..

Fakat daha sefer bitmedi. “Tevhid Ordusu” daha Minâ Vadisi’ne inecek... Seferin zaferle sonuçlanması için “Bismillah, Allâhu Ekber” nidaları ile İblis’in saltanatına son verip, İbrahimî bir duruşla İsmail’ini kurban etmesi gerekecek!..

Yarın Zilhicce’nin 10’uncu günü!.. Bayram!.. Kurban Bayramı!..

***

VAKFE DUASINI ERBAŞ YAPACAK

Bu yıl Hacı olmak için Türkiye’den 88 bin 430 kişi Suudi Arabistan’a gitti. Arefe günü öğle ve ikindi namazlarını cem ederek kılacak hacı adayları, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın yapacağı duayla vakfeye duracak. Başkan Erbaş'ın yapacağı vakfe duası, Türkiye'den de canlı yayınla izlenebilecek. Vakfe duasının ardından Arafat sınırlarının açılmasıyla Müzdelife bölgesine intikal edecek hacı adayları, Müzdelife'de akşam ve yatsı namazlarını cem ederek kılacak, Müzdelife vakfesinin ardından şeytan taşlamak için Cemerat bölgesine hareket edecek. Şeytan taşlamanın ardından Mescid-i Haram'a giderek ziyaret tavafı ve sa’y görevi yapılacak, tıraş olunarak ihramdan çıkılacak.