Haberlerin Ağında Afganistan
Tarihte hiç bir şey Müslümanları “batı medyası” kadar tehdit etmemiştir, ne tren, ne barut, ne telefon, ki bunlar geçen 2 asırda Müslümanların sömürgeleşmesinde büyük katkıda bulunmuşlardı.
Edward Said; “Haberlerin Ağında İslâm”da, “batı medyası”nın İslam’a nasıl
hunharca, ahlaksızca, vicdansızca, saldırdığı konusunu işler. Said, “Batı”lı haber
spikerlerinin, her akşam, art arda dizdikleri İslâm ve Müslümanlar hakkındaki yalanlarının
sonunda, “Yaa.., işte böyle sayın
seyirciler” klişesi ile haber bültenlerini noktalarlarken, vicdanlara nasıl
sabotaj yaptıklarını anlatır.
Ahmet Altan, medyanın gücünü, şöyle tarif eder:
“Bana iki televizyon, iki gazete verin, Türkiye’de bir katiller
ordusunun, her gün sokaklarda insanları
öldürdüğüne bütün halkı inandırayım. Bir gün içinde işlenen adi cinayetleri
haberlerde arka arkaya vereyim, o gün 10 adam öldürüldüyse bir katliam çıkarayım”.
8 Mayıs 2002 tarihinde
Karaçi’de Sheraton Oteli önünde bir saldır olur. Fransız Gemi İnşaatı
Müdürlüğü’nün 11 memuru ölür. Soruşturmayı yürüten Yargıç Bruguére, davada
finans ve siyaset çevrelerine yönelmesi gerekirken, ısrarla İslâmcı gruplara yönelir. Dava
sürecinde bombayı koyan kişiye ait otopsi raporu kaybedilir. Dava sonunda
kurban yakınları, Yargıç Bruguére hakkında yalancı
tanıklık yaptığı ve adaletin
işleyişine engel olduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulunurlar.
“Batı”
ve “medyası”, hep bu yargıcın yaptığını yapar.
“Batı”nın
icatlarından “Makyavelizm” hedefe
varmak için her türlü ahlaksızlığı mübah,
hatta vazife sayar.
Kara propagandayı
sadece “batı medyası” yapmaz, sahibinin sesi bizim “fondaş medya” da İslam’a hücumu,
bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, kinle, nefretle, öfkeyle bıkmadan sürdürür.
“Fondaş medya”yı,
çoğu kere patronları silah tüccarları
olan, “İnsan Hakları Savunma Hareketleri”
fonlar.
Kabil’e Taliban’ın girdiği
gün, “Habertürk” internet sitesinde Afganistan haberlerini okurken, haber
öylesine yanlı veriliyordu ki, gazetenin bir Türk gazetesi mi, yoksa ABD
gazetesi mi olduğu tereddüdüne kapıldım bir an, gazete başlığına tekrar
tekrar dönmek durumunda kaldım.
Afganistan uzmanı Olivier Roy;
“Afgan kadınları Sovyetlere göre feodal,
batılılara göre fundamentalist baskı
altındaydılar, gerçekse ikisi de
değildi” der.
Afganistan ve Taliban’ı “burka”ya indirgeyerek hedefe oturtan “batı medyası”nın çirkin
yüzü, Olivier Roy’un bu değerlendirmesiyle nasıl da pis sırıtır.
Batı’da feminizm, emperyalizm karşıtı ve sivil bir hareket iken, İslam
ülkelerinde feminizm, emperyalist,
kapitalist, modernleşmeci politikaların aracıdır. İslam ülkelerindeki
yoksul kesimlerin kadınları bu nedenlerle feminizme karşıdırlar.
Batı istihbarat örgütleriyle
iç içe çalışan “batı medyası”, İslam
ülkeleri kadınını, özelde Afgan Kadınını
feminizm ile emperyalizmin ağına düşürmeyi hedefler.
Afganistan’a Paris’in, Londra’nın, New York’un
gözlerinden bakarsanız sadece “Burka” görürsünüz.
Oysa yine Oilver Roy şöyle de
der:
“Afganistan’daki
acı ve vahşet o kadar dehşetliydi ki, Christophe de Ponfilly “Afganistan üzerine” filmini
bitirdikten ve bir kız çocuğu babası olduktan sonra kafasına bir kurşun sıkmıştı. Onun gibi 10 kadar vaka oldu”.
Afganistan’a ve “İslam
Alemine”, Kabil’den, Belh’den, Buhara’dan, Basra, Bağdat, Şiraz’dan,
Semerkant’tan, İslamabad’dan, İstanbul’un da “Fatih”inden -“Galata” sından değil- bakarsanız, sadece
“burka”yı görmez, Afganistan’daki o acıyı, vahşeti, dehşeti görürsünüz.
Afganistan’da 20 senedir,
siviller, ihtiyarlar, bebekler, çocuklar, gençler , kadınlar, Coniler
tarafından taammüden öldürülürken, feministlerin,
hümanistlerin, demokrasi aşıklarının, özgürlükçülerin neden gıkı
çıkmamıştır?
ABD, resmi kayıtlarına göre
Afganistan’da 172 bin Müslüman öldürüldü.
Ruslar, Afganistan’da
savaşmamışlar, katliam yapmışlardı.
3-5 bin kişi öldüren DEAŞ katil ve teröristir de,
Afganistan’da 172 bin, Irak’ta 2 milyon insan öldüren, yüzbinlerce kadının ırzına geçen ABD nasıl katil ve terörist değildir?
14 asırdır terörist üretmeyen Kur’an, nasıl olur da
1980’lerden itibaren teröristler üretir?
İşte bu “batı medyası”nın en iğrenç illüzyonudur.