Güzelliklerin adamı
Katılır mısınız bilmiyorum ama öğrencileri mutlu edelim derken, öğretmenlerin mutluluğunu ihmal ettik. Dezavantajlı öğrenciler kavramını gündemimize aldık ama dezavantajlı bölgelerde çalışan öğretmenlere yönelik bir politika geliştirmemiz gerekirken bırakınız politikayı bu bölgelerde çalışan öğretmenlere yönelik tanımlayıcı bir kavram dahi üretmedik. Ailelerinde kilometrelerce uzaklarda bulunan bu mutsuz öğretmenlerden mutlu öğrenciler inşaa etmelerini bekledik. En azından bu öğretmenlere yönelik ekonomik bir takım iyileştirmeler yapılabilirdi.
Aldığı maaşın neredeyse yarısından fazlasını maddi imkanları kısıtlı öğrencilerine harcayan, onların yüzlerine tebessüm olmaya çalışan öğretmenler biliyoruz. Ebeveynleri tarafından sahiplenilmeyen, okutulmayan öğrencileri sahiplenip, her türlü ekonomik giderleriyle ilgilenen fedakar öğretmenler var. Bunlar arasında gerek bizzat tanıdıklarımız, gerekse basından, eş dosttan duyduklarımız var. Ekonomik hesaplar peşine düşmeden yüksek iç motivasyonlarıyla öğrencilerin geleceğine ışık tutmaya, onların yarınlarını aydınlatmaya çalışan bu fedakar öğretmenlere destek olmayı ihmal ettik. Dezavantajlı öğrencilere yönelik politikalar belirlerken tabiri caizse dezavantajlı öğretmenlere yönelik pek bir adım atmadık.
Kar kış demeden yayan evine giden öğrencinin servis harçlığını karşılayan, öğle arası aç kalıp etrafındakileri izleyen kimsesiz çocuğun karnını doyuran, ayakkabı, eldiven, spor kıyafeti gibi desteklerle öğrencilerin yüzünü güldüren öğretmenlerimizin yüzlerini güldürmeyi şu veya bu sebeple unuttuk.
Hakkari’de, Diyarbakır’da, Mardin’de kötü koşullarda öğretmenlik yapan biri ile İzmir’de, Muğla’da, Antalya’da iyi koşullarda öğretmenlik yapan birini eşdeğer tutup her iki öğretmene de eğitim-öğretime hazırlık ödeneği veriliyor.
Dezavantajlı kategoride olan okullarımız belli. Aklıma gelmişken sormak istiyorum; bütün öğretmenlere eğitim-öğretim ödeneği verilmesi yerine, buraya ayrılan bütçe sadece dezavantajlı okullarda çalışan öğretmenlere verilebilir mi acaba? Ya da bu bölgelerde çalışan öğretmenlerin ek dersleri, tıpkı Destekleme ve Yetiştirme Kurslarında olduğu gibi 2 kat olarak hesaplanabilir mi? Bunlar olmuyorsa bile, başka ekonomik iyileştirmeler yapılıp fedakârlıkla, zorluklara katlanarak bu mahrumiyet bölgelerinde mesleklerini severek yapmaya, icra etmeye çalışan bu öğretmen arkadaşlara yapılacak ekonomik destek onlar psikolojik olarak kendilerini daha güçlü hissetmeleri ve daha uzun süreyle bu bölgelerde çalışmalarının yanı sıra mesleklerini daha bir özveriyle yapmalarına katkı sunacaktır.
Doğrusu “teşvik” kelimesinin kökenini araştırmadım ama “şevk” ile bir bağlantısı olduğuna inanıyorum. Öğretmenlere verilecek her teşvik onların daha bir şevkle çalışmalarına katkı sunacaktır. Bu bağlamda 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde ciddi politikalar bekliyorum açıkçası. 24 Haziran sonrasındaki yeni süreçte eğitime yönelik beklediğim politikalara yönelik neredeyse bütün adımlar atıldı. Öğretmenlerin yıllardan beridir hasret kaldığı, her 24 Kasım günü geldiğinde heyecanla bekledikleri ama sonrasında sukut-u hayale uğradıkları müjdeli haberleri bir türlü alamıyorlar. Yalnız Bakanlığın bu yönde adım atacak her türlü donanıma, imkana sahip olduğuna inanlardanım. Bu inancımın bir gereği olarak bütün öğretmenleri kapsayıcı bir adım atılır mı bilmiyorum ama en azından dezavantajlı bölgelerde çalışan öğretmenlere (benim tabirimle dezavantajlı öğretmenlere yönelik) bir çalışmanın kamuoyu ile paylaşılması gerektiğine inanıyorum. Böyle bir çalışma hem bu tür bölgelerde çalışan öğretmenlerin istihdamını kolaylaştırır hem de öğretmenlerin şevk ve motivasyonunu arttırır. Dolayısıyla bu da beraberinde öğrencilerde olmasını istediğimiz ahlakî, kültürel, akademik başarı çıtasını daha da yukarıya taşıyacaktır.
Fedakarlıkla, zorluklara göğüs gererek, uykusuz ve stresli günler geçirip, öğrencilerin kişisel gelişimlerine katkı sunmak için kendilerini çocuklarına adayan bu bölgelerde/okullarda çalışan öğretmenlerin çabalarının bakanlığın öncü kadrolarının nezdinde karşılıksız kalmayacağına ve bu yönde ciddi politikaların kamuoyu ile paylaşılacağına inanıyorum.
Göreve geldiğinizden beri güzel başlangıçlara, ilklere imza attınız Ziya Hocam. Siz güzelliklerin adamısınız, siz yaparsınız. Bunu herhangi bir söylem olarak değil, içtenlikle ve samimiyetimle inanarak yazıyorum…