Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2962.95
BIST 100
9666.11
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Kasım 2021

​Güzellik Endüstrisi

Güzelliğin tüm dünyada bir norm haline gelmesiyle birlikte, değerler sisteminde altüst oluşlar yaşanıyor… İnsan güzelleşmenin, gençleşmenin ve görünmenin bütün yollarını keşfetmenin derdinde… Güzellik sektörü görünmek ve beğenilmek uğruna insanın fiziğini, kimyasını, doğasını bozuyor… Fıtratını zorluyor… Ve insanoğlu kendini kandırıyor…

Dışını süslerken, içini tüketiyor… Cildine bakım yaparken, canını yoruyor… Tenini parlatırken, kalbini parçalıyor… Bedenini beslerken, ruhunu aç bırakıyor…

Dışı süslü fakat ruhu sürünen insan teki çoğalıyor, insanın raf ömrünü uzatmak için makyaj, maske, imaj, estetik, kozmetik arayışlar hız kesmiyor… Pazar büyüyor… Sunulan güzellik reçeteleri oldukça revaçta…

Kapitalizmin ‘’sömürü stratejileri’’ sayesinde bir ‘’güzellik endüstrisi’’ oluştu…

Güzellik yarışına ayak uyduramayanlar kendilerini kusurlu görüyorlar… Kusursuzluk arzusu, kişileri güzellik endüstrisine esir kılıyor… Artık insanlar saygınlığı bu sektörde arıyorlar… Kendilerini sergileme yarışına giriyorlar… Beğeni ve takipçi sayısına göre kendilerini tanımlıyorlar… Öyle ki, artık ‘olmak’ ve ‘olgunlaşmak’ değil, önemli olan ‘güzel görünmek’ oldu… Kişinin sosyal statüsünü belirleyen kriterler değişti…

Görsel ve imaj bombardımanı insanın düşünce sistematiğini ve hayata bakışını etkiledi…

Kendini geliştirmeyenler, kendini güzelleştirmekle teselli bulmaya çalışıyor… Ya da tüketim kültürünün dayattığı güzellik ideali bir iktidar aracı, karşı cinse hükmetme fırsatı oluyor…

Bu sektörün dayattığı güzellik hobisi yalnızca insanın dış görünümüne yöneliktir… Bu da sahteliğe, sathiliğe hizmet ediyor…

Kozmetikten cerrahiye, reklamcılıktan konfeksiyona muazzam bir ekonomi bu arzuyu örgütlüyor… Genel beğeni uğruna, mükemmelleşmek adına her yola başvurmak normalleşiyor… Ve bu süreç çocuk yaşta Barbie bebeklerle başlıyor…

‘’Esaslı güzellik’’leri ıskalayanlar, ısmarlama güzelliklerin metası oluveriyorlar… Harika görünmek adına kendini harap ettiğinin farkında bile değiller… Hatta güzellik takıntısı kişilik bozukluğuna kadar gidebiliyor… Güzel görünme çabası birçok psikolojik hastalığın habercisi diyebiliriz… Abartı, takıntı, tutku, kapris, kompleks zamanla bunalım, buhran, depresyon ve özgüven eksikliğine neden olabiliyor…

‘’Kusursuz güzellik’’ arayışı birçok şeyi kontrolden çıkarıyor… Dolayısıyla bu endüstrinin güzelliğe yaptığı kötülük küçümsenmeyecek boyutta… Doğrusu güzeli görücüye çıkarmak, rekabete sunmak, başkalarıyla yarıştırmak, pazarlama yoluna gitmek başlı başına bir yanlıştır…

Kaldı ki insan güzelliğin sahibi değil emanetçisidir… Güzelliklerimiz de sınav konusudur…

Güzellik değişkendir, geçişkendir, geçicidir… Gün gelir güzellik deforme olur, dökülür, bozulur, çürür, pörsür…

Güzellik tensel bir olgu değildir… Güzellik ruhtan bağımsız değerlendirilemez…

Bize aklımızı başımızdan alan güzellik değil, ruhumuzu besleyen, bakışımızı olgunlaştıran güzellik lazım…

Özünde güzel olmayanın, göze yönelik, görece güzelliği aldatıcıdır… Güzellik sadece fiziğin konusu değildir, metafizik konusu daha derindir…

Merhum Aliya ne güzel söylemiş:

‘’Müslümanlık görünmek değil, olmaktır.’’

Öncelikle en “güzel örnek”liğe yüzümüzü dönmemiz gerekiyor…

Efendimiz (sav) ne buyurmuşlardı:

‘’Allah sizin suretlerinize (görünüşünüze) ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.’’ (Müslim)

Peki, Rabbimizin çağrısı hangi güzelliklere?

‘’O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi(ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.’’ (Mülk, 2)

Aslında güzellik görüntü ve gösteriden ziyade anlaşılmak ister…

Şahitlikleriyle insanlara etki edenlerin güzelliği kalıcıdır…

‘’Yüzü güzele doyulur, huyu güzele doyulmaz’’ demiş büyükler…

Tekrardan altını çizmek gerekirse; ebedi olan ruhun güzelliğidir…

Çürüyen insanların cilalanan cildi, sünnetullahı değiştirmiyor…

Ömrün de, ölümün de güzel olması duası ile…