Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Ağustos 2024

​Güzel insanları uğurlamak

En zor yazılardır veda yazıları… Vefat etmiş bir yakınınız, bir arkadaşınız, bir hocanız, bir değeriniz için yazı yazmak gerçekten zordur. Ancak bu tip yazıları yazmak da vefanın, dostluğun bir gereğidir.

Geçtiğimiz günlerde önce TYB Kurucu Genel Başkanı D. Mehmet Doğan’ı, adından Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Dr. Yakup Ömeroğlu’nu ve son olarak da Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan üstadımızı kaybettik. Rahmetle yâd ettik. Mekânları cennet olsun.

Dünya dönüyor ve hayat devam ediyor. Her gün bu dünya misafirhanesine yeni gelenlere, dünya gurbetini tamamlayıp edebi âleme göçenler ekleniyor. Bu defa genç bir arkadaşımız, TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı Halil Köse de dünya gurbetini tamamlayıp Rabbine kavuştu.

1975 yılında Uğurludağ İlçesinde dünyaya elen Halil Köse Maliye eğitimi almış, bir müddet Maliye Bakanlığı taşra birimlerinde ve Milli Eğitim Bakanlığında çalışmış, son olarak TBMM’de farklı kademelerde başarılı bir şekilde memuriyetini ifa etmişti.

Bu memuriyetleri esnasında onun çalışkanlığını, becerisini, dürüstlüğünü, mesai arkadaşlarıyla uyumunu Türk Parlamenter Gazeteci ve Yazarlar Birliği Başkanı ve 26-26-27. Dönem Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir şöyle anlatmış:

“Halil Köse insanlara olan saygısı, görev bilinci ve iyi bir insan olmanın sorumluluğunu her zaman taşıyan bir kişilikti. Halil Köse, yalnızca bulunduğu görevdeki başarısıyla değil, aynı zamanda insanlara olan saygısı, çevresindekilere verdiği değer ve dürüst kişiliğiyle herkesin gönlünde taht kurmuştu. İyi bir insan olmanın ve hayatı boyunca değer öğretmenliği yapmanın önemini her zaman hatırlatan biriydi. Görevini hakkıyla yerine getirmenin ne kadar kıymetli olduğunu yaşamıyla örneklemiş bir arkadaşımızdı. Halil Köse çalışma ortamlarında daima özverisi ve gayretiyle ön plandaydı. Bulunduğu her zeminde sorumluluğunu yerine getiren, dürüst ve çalışkan bir insandı. Onu hatırlarken aklımıza gelen ilk şeylerden biri, görevine olan sadakati ve insanlara verdiği değer olacaktır.”

Hani birisi hakkında konuşurken “ben onun çocukluğunu bilirim” deriz ya, bendeniz de Halil Köse’yi çocukluğundan itibaren tanırdım. Daha lise yıllarında okul müdürü Lütfi Öztürk ve şimdilerde profesör olan edebiyat öğretmeni Turgut Tok gibi hocaların önderliğinde arkadaşlarıyla Uğurludağ’ın Sesi isminde bir gazete çıkarmışlardı. Halil Bey bu gazetede muhabirlik, köşe yazarlığı gibi görevleri icra etmiş gayretli bir öğrenciydi.

Memuriyete atıldıktan sonra doğduğu toprakları unutmamış, özellikle Uğurludağlı gençlerin okuması, bir yerlere gelmesi için bir eğitim gönüllüsü olarak canla başla mücadele etmişti. Bu amaç uğruna duyarlı herkesi bir araya getirmişti. Yıllar sonra onunla yollarımızın bu amacı gerçekleştirebilmek adına kesişmişti.

Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjisi vardı. Şahsen ben bu tempoya ayak uydurmakta zorlanıyordum. Zira hem çalışma hayatım hem de yazı hayatım bana bu kadar geniş bir zaman imkânı sunmuyordu. Bu durumumu kendisine aktardığımda gayet büyük bir olgunlukla “Abi senin bizim yanımızda olduğunu bilmek bile bizim için yeterlidir.” diyebilmişti.

Zaman zaman bu çalışmaları bazı çevrelerin gözüne batıp “bunun amacı ne?” gibi ettikleri sözler kulağına kadar geldiğinde telefon açar dertleşirdi. Hâlbuki o rızâen lillâh, fisebilillah çalışan bir insandı. Kariyeri zaten onun farklı hesaplar içine girmesini gerektirmeyecek bir durumdaydı. Onun siyasette gözü yoktu. Meşhur Çinli ozan Kuan-Tzu’nun Balık Tutmasını Öğretmek isimli şiirindeki “Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, on yıl sonrası için ağaç dik, yüz yıl sonrayı düşünüyorsan, insan yetiştir.” sözlerini sık sık tekrar eder ve bu amaçla uğraşırdı.

Bir dostumuzun söylediği gibi onu hesap eğitimi almıştı ama hiçbir zaman hesabi olmamış hep hasbi olmuştu.

Uğurludağlı öğrenciler arasında şiir yarışmaları, resim yarışmaları ve hatıra yarışmaları düzenlemişti. Üniversite öğrencilerinin tercih işlerinde gönüllü danışmanlık yapardı. Bazen üniversite kazanmış gençleri TBMM’de misafir eder onları mecliste gezdirirdi. Bazen de yetim çocukların ihtiyaçlarını gidermek için çabaladığını, onları elleriyle giyindirdiğini ve sevindirdiğini görürdük.

Ölümünden bir hafta önce Uğurludağlı dostları ile bir araya geldiğinde “Arkadaşlar ben son dönemeçteyim, vaktim çok azaldı. Bir an önce bir şeyler yapmak lazım. Ben olmasam da bu işleri birileri yürütmeli.” dediğini aktardılar. O an için bu sözlere pek bir anlam verememişler. Lakin bir hafta sonra ani bir kalp krizi neticesi aramızdan ayrılmasıyla bu sözler öyle bir değer kazandı ki adeta içimize oturdu.

Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş başta olmak üzere AK Parti Çorum Milletvekili Av. Yusuf Ahlatçı, İstanbul Milletvekilleri Nilhan Ayan, Tuğba Işık Ercan, Av. Özlem Zengin, Anayasa Komisyonu Başkanı Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt, Erzurum Milletvekili Av. Fatma Öncü, Şanlıurfa Milletvekili Abdurrahim Dusak, Sivas Milletvekili Hakan Aksu, İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, Edirne Milletvekili Dr. Fatma Aksal ve MHP Gaziantep Milletvekili - Meclis İdare Amiri Sermet Atay gibi birçok milletvekilimiz taziye mesajları yayınladılar. Allah hepsinden razı olsun.

Cenaze namazına Uğurludağ Belediye Başkanı Remzi Torun ve diğer idarecilerimiz ile yediden yemişe tüm Uğurludağlı hemşehrilerimiz katılırken bunun yanında başta TBMM Genel Sekreter Yardımcısı Naim Çoban olmak üzere birçok çalışma arkadaşları da iştirak etti. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz.

Hayat bu işte! Bir varsın bir yoksun. Geride güzel izler bıraktıysan ölsen bile gönüllerde yaşıyorsun. Amel defterin hep açık kalıyor. Halil Köse de güzel bir insandı. Güzel insanların acelesi olur hep. Kısacık ömürlerine uzun yıllarda yapılabilecek sayısız faaliyetleri sıkıştırıp çekip giderler. Onu tanımak bir ayrıcalıktı. İyi ki tanıdım, iyi ki onunla birlikte bir şeyler yapmaya çalıştım. Rabbim rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.