Güzel gerçeklere gözlerini kapayanlar
Bazı kişiler televizyonlarda açık oturuma çıkıyor, ülke hakkında ileri geri konuşuyorlar. Tek hesapları var, reyting yapmak. İyi şeyler söylemek yok, dikkat çekecek sözleri heyecanla bazen yüksek sesle tekrarlayıp duruyorlar.
Üstad Hıncal Uluç da dayanamamış, "Felaket Açık Oturumlarınız Batsın!." başlıklı nefis bir yazı ile (Sabah, 23 Aralık 2016) cevap vermiş bu kişilere. Yazısının bir yerinde şöyle diyor:
"Terör tık der, haydi tüm kanallarda kerametleri kendinden menkul, sokakta görse kimsenin tanımadığı ekran meraklısı konuşmacılar toplanır. Aralarına siyasiler de karıştırılır ki, saatlerce birbirlerine sövsünler, saysınlar. Bunlar lafları ertesi gün gazetelere geçsin diye bir de 'Sivri' konuşurlar.. Bu da kanalın hoşuna gider.. Yayında ne kadar küfür, kafir, o kadar reyting!"
Evet, maalesef böyle. Milletin moralini bozmaya birebirler.
Halbuki şu son açılan Avrasya Tüneli bile ülkemizin büyük başarısı. Günlerce program yapsanız, tanıtsanız az bile. Bu kadar problemin içinde, bu kadar ülkeyi engelleme çabalarına rağmen son birkaç ayda hizmete açılan Osmangazi Köprüsü, Yavuz Selim Köprüsü ve şimdi de Avrasya Tüneli. Daha başka irili ufaklı bir sürü eser.
Daha dün Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız Kastamonu ile Çankırı arasında yer alan 15 Temmuz İstiklal Tüneli'ni açtılar. Bu tünel ile 2 saatte ulaşılan dağ yolu 8 dakikaya (evet, yanlış duymadınız 8 dakikaya) iniyor.
Hangi ülkede böylesi var? Neden bu kıymetlerimizi görmeyiz, Türkiye ile gurur duymayız da hep olumsuzlukları abartarak gündemde tutarız? Neden medyamız bu harika dünya çapındaki eserlere yeterince yer vermez?
Reyting hesapları ülke menfaatlerinin elbette önüne geçmemeli.
Yazımızı deneyimli gazeteci Hıncal Uluç'un tavsiyeleriyle bitirelim:
"İyi haberler vermeyi, iyi olayları tartışmayı bir deneyin. Ölmezsiniz.
Tersine farkına varırsınız belki, bu millet, asık suratlara, sövenlere, bağırıp çağıranlara değil, gülümseyen yüzlere, gurur veren haberlere, umut saçan sözlere hasret. Onları nasıl heyecan, nasıl özlemle bekliyor..
O zaman görürsünüz, asıl reyting, felaket tüccarlığında değil, 'İyi haber' televizyonculuğunda.."