Güzel ahlak ve Elçi
Yeryüzünden nice üstün insani özellikli, nice yetenekli, nice edepli insanlar gelip geçmiştir. Bunların içinde en iyileri, en üstünleri hep Peygamberler olmuştur.
Bütün Peygamberlerin her bakımdan çok üstün insani özellikleri vardır. Zaten olmamış olsa dünyanın en zor görevi olan bizzat Allah’ın verdiği bütün insanlara “elçilik” görevini asla yapamazlardı.
Her Peygamber takdire mazhar olmuş ve bizzat Allah tarafından övülmüştür. Yüce Mevlâ, her türlü nimet ve yetenekle donattığı Peygamberlerini överken asla çok iyi yönetici, çok zeki, çok yetenekli diye övmemiştir.
Buna rağmen örneğin son Allah Resulü Hazreti Muhammed’den bahsederken “sen azim bir ahlak üzeresin” yani sen en büyük ahlak sahibisin buyurmuştur. Onun ahlakının en büyük olduğu bizzat Allah tarafından tüm insanlara ısrarla ve hassaten bildirilmiştir.
Onu tanıyanlar, Ondan kötüleme ve şikâyet ile değil aksine yüksek bir ahlak sahibi, sevgi ve şefkat yücesi, yürüyen Kuran olarak bahsetmişlerdir.
Onunla alakalı tüm bilinenler bu güzellikte ve nihai hedef, Ona benzeyebilmek ve Onun gibi olabilmek ise o zaman insanlara sormak lazım.
Hazreti Peygambere ne kadar benzeyebildiniz?
Madem Allah’ın elçisinin yine Allah tarafından büyük ve güzel bir ahlak ile övülmesi söz konusu ise Müslümanların en büyük özelliğinin de mutlaka güzel ahlak olmasını gerektirir.
Bugünün
Müslümanlarının en büyük özelliği ahlak
mı?
Değilse sebebi nedir?
Niçin ahlakımızı kaybettik?
Madem en büyük
örnek kabul edilen ve özenilen son Peygamber ise Müslümanların Onun ahlakını sanki bir elbise gibi giymelerini,
kendilerinin de topluma birer güzel ahlak elçisi, birer yüce gönül aynası
olmalarını gerektirir.
Böyle bir durum gerçekten var mı?
İnsanların ana
gayesi, gerçekten “ahlak ve maneviyat” olmuş
mu?
Diğer taraftan insanlar Ona Rahmet Peygamberi diyorlar. Rahmetin içerisinde bolca sevgi, bolca merhamet ve bolca şefkat vardır.
Peki, bugünün Müslümanlarında bütün bu
vasıflar var mı?
Her halükarda bu vasıfların var olmasının ya da olmamasının sebepleri nelerdir?