Güvenlik ve Teknolojik Gelişim
Mümkün olduğunca günlük siyasi meselelerin uzağında, asıl problemleri irdelemeyi ve onlara çözüm önerileri sunmayı tercih ederim.
Ancak geçtiğimiz günlerde siyasilerden biri hava savunma sistemi “S-400” füzelerinin alımına karşı çıkarak "S-400 niye alındı, bize kim saldıracak?" gibi ifadeler kullanmıştı.
Bu soruya en güzel cevap 150 yıl öncesinde şair Abdülhak Molla’nın söylediği şu ifadelerin olduğunu düşünüyorum.
"Bütün devletler kurtuluş başarısını bu ibretlik sözde bulur; Şayet barış istiyorsan savaşa hazır ol."
Huzurlu ve güven içinde bir ülke olmak için saldırılara karşı caydırıcı güce sahip olmak gerekir.
Kaldı ki sadece ülkemiz için değil aynı zamanda bölgemiz için de güvenliği sağlayıcı güce sahip olmalıyız ki ülke güvenliğimiz sınırlarımızın çok ötesinde başlasın.
Bugün süper güç olarak tanımlanan ABD ülke güvenliğini binlerce kilometre uzaktan, Ortadoğu’dan başlatıyor.
Yakın coğrafyamızda huzur ve güven ortamı olduğu takdirde bizim de güvenliğimiz sağlanacaktır.
Türkiye’nin coğrafi olarak etrafına şöyle hızlıca bir göz gezdirelim.
Suriye’den başlayalım. 2011’den beri iç savaş ve terör olayları bir türlü bitmek bilmedi. Bu yetmezmiş gibi ABD terör örgütü PKK/PYD/YPG’ye on binlerce tır dolusu silah yardımı yaptı ve yapmaya devam ediyor.
Doğu Akdeniz’de bulunan doğal gaz rezervi sebebiyle birçok ülkenin savaş gemisi yakınlarımızda adeta fink atıyor.
Yunanistan desen AB’den aldığı gaz ile sataşıp duruyor.
Irak bölgesinden ülkemize terör örgütlerinin girişini engellemek için sınır ötesi harekâtlar gerçekleştiriyoruz.
Bu saydıklarımız yakınlarımızda olanlar. Libya’da yaşanan iç savaşın güvenliğimizi tehdit etmediğini düşünmeyin sakın.
Türkiye de tüm bu olup bitenlere karşı kendi güvenliğini sağlamak mecburiyetindedir. Uygulanan dış politikaların da bu bağlamdan ayrı düşünülmemesi gerekmektedir.
Kaldı ki; S-400 hava savunma sistemini alırken sadece sistemi değil aynı zamanda onların nasıl yapılacağı konusundaki sırları, püf noktaları ve tecrübelerini de satın aldık.
Devam edelim…
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da gerçekleşen “Teknofest” etkinliği de bahsettiğim tehditler kapsamında alınan önlemlerin bir kısmını görmemize güzel bir vesile oldu.
Savunma sanayinde başlatılan “Milli Teknoloji Hamlesi” sayesinde, bir zamanlar bize satılmayan askeri malzemeleri nasıl ürettiklerimizi görme fırsatı bulduk.
Özellikle yerli uçan araba Cezeri, yerli ve milli olan Taarruz İnsansız Hava Aracı Akıncı Türkiye’nin önündeki en önemli teknolojik projelerinden biri olarak duruyor.
Akıncı insansız hava aracının özellikleri dünyanın en modern insansız hava aracı olma özelliği taşıyor.
Akıncının en önemli özelliği bir taarruz insansız hava aracı olmasıdır. Yani havadan havaya taarruz kabiliyeti olacak. Bunun yanında akıllı radarı sayesinde savaş uçaklarını görebilecek ve TÜBİTAK’ın ürettiği mühimmatlarla onları vurabilecek. Ayrıca elektronik harp kabiliyetiyle çok stratejik görevler ifa edebilecek. En önemli özelliklerinden biri de hava savunma radarlarının yerlerini tespit edebilme özelliğine sahip olacak. Bu görevleri de en önemli kıymetimiz olan insan olmadan yerine getirebilecek.
Savunma sanayindeki başarılı gelişmeler sayesinde Türkiye’de son yıllarda terörle mücadelede önemli başarılara imza atıldı.
Uluslararası arenada daha güçlü olmak için bu tür yüksek katma değerli üretimleri artırmak mecburiyetindeyiz. Böylece hem güvenliğimiz sağlanırken hem de ekonomik gelişime en önemli katkılar sağlanmış olacaktır.