Güvenlik ve tehdit değerlendirmesi !
Yeni bir döneme girdik. Savaş literatürüne girecek yeni tip savaş hamleleriyle, cephede fiili olarak savaş halinde ordumuz. Suriye meselesi istediğimiz gibi çözülmezse, savaşı kendi topraklarımızda vereceğimizin bilinciyle gerekeni yapmaya çalışıyoruz ordu millet olarak.
Kritik dönemler kritik kararlar almayı zorunlu kılar. Ülkemiz uzun bir zamandır tehdit altında. Amerika veya Rusya fark etmez, düşman, kendi çıkarı için bizi bölgede zayıf, güdülecek bir ülke haline getirmenin peşinde. Gücümüz nispetince “tahterevalli siyaseti” ile denge oluşturma çabasındayız. ABD, PKK’ya devlet kurdurmak için binlerce tır dolusu silah yolladı. İŞİD ile savaş maskesiyle sınırımızda neticesi “Büyük İsrail’e” uzanan bir devlet kurma peşinde. Bu hamlesine Rusya ile anlaşarak “Afrin Harekatı –Barış Pınarları Operasyonu” dizisiyle karşılık verdik. Rusya yüz yılların planı olan “Akdeniz’e açılma” hevesini uygulamak için, her zaman olduğu gibi yine ikili oynadı ve şimdi NATO-Batı bandını yükselterek “Bahar Kalkanı Harekatıyla” cevap veriyoruz.
Eski düşman dost olmaz ! Bizim Amerika veya Rusya veya Batı ülkeleriyle dost olmamız mümkün değil. Her şeyden önce bizi inancımızdan dolayı düşman görüyorlar. Sonra çıkar çatışması! Dünyanın belki de en kritik coğrafyasında, en kritik zaman diliminde tarihi ve siyasi olarak bağımızın bulunduğu hinterlandın kalbinde yaşıyoruz. İslam Dünyasında yıkılmamış tek ülkeyiz. İslam Dünyasında emperyalist haçlılarla savaşabilen tek ülkeyiz. Bu yüzden de her şekilde hedef olarak görülüyoruz.
Gücümüzü zirveye çıkartıp hepsine birden rest çekecek noktaya gelene kadar, bu denge siyaseti yürütmek zorundayız. Kendi gücümüzün farkında ve masadaki şartları, sahadaki gücün belirlediğinin şuurunda olarak.
Gücümüzü zirveye çıkartmak nasıl olur?
Tarih boyunca bizi hep içimizden vurarak yıktılar! Cennet mekan ecdadım Abdülhamit Han’ın “Tarih tekerrür etmez, hatalar tekerrür eder” sözünü sık sık dile getiriyoruz. Tarihe baktığımızda üç kıtaya hükmetmiş, yedi kıtayı titretmiş, adalet devleti Osmanlı’nın yıkılışı da dahil, bütün devletlerimiz içerden çökertilmiştir. Kibarca ifadesiyle “hırsız içerden olunca kapı kilit tutmaz” demiş eskiler. İçimizde bulunan, bu milletin efradıymış gibi davranan, bu milletin dilini konuşan belirli kişi, kurum ve gruplar, düşman için çalışıyor ve buna karşı bir şey yapılmıyorsa, bu şer zihinlerin sesi gür çıkmaya başlayınca orada zafer değil hezimet beklenir.
İç tehdit algısı değişmeli artık!
Kendi hayatımdan, benim gibi düşünen çoğunluğun yaşadıklarından yola çıkıyorum meseleleri ele alırken. Mesela biz resmiyette “terörist-devlet düşmanı” yaftasıyla yaşıyoruz hala. Şehit olan nicelerimiz bu yaftayla şehit oldu.
Bu toprakların, Anadolu’nun çocukları olarak, vatan ve milletimiz için can vermeyi cana minnet bilen, Mehmetçiğimizin ayağına taş değmesin diye can vermeyi göze alan insanlarız. Kemalizm ve laiklik maskesi takmış bir zihniyet, bize yıllarca zulmetti ve bizi “terörist-devlet düşmanı” diye yaftaladı. Niye? İnancımıza uygun yaşayalım, vatanımız bağımsız, güçlü ve tarihi misyonuna uygun olsun dedik diye. Peki bize bu zulümleri yapan ve “devlet düşmanı –terörist” yaftası vuran zihniyet şimdi nerede, kimin yanında, kimlere destek veriyor? İyi bakın, iyi değerlendirin!
Hazin olan bize “devlet düşmanı” yaftası vuran zihniyeti savunanlar, şimdi açık bir savaştayken ülkemizin gizli operasyonlarını ifşa edebiliyor, bizi Batı’ya şikayet edip yaptırım uygulamalarını talep ediyor, askerimize kurşun sıkanlarla ittifak yapabiliyorlar. Sonra da karşımıza geçip bize “siz teröristsiniz- sabıkalı devlet düşmanısınız “ diyebiliyorlar. Onlar devletçi oluyor, bu vatan için pazarlıksız can vermeyi göze almış bizler “devlet düşmanı !”
“Türkiye İran ile savaşsa İran safında yer alırım, Türkiye Esed ile savaşsa Esed’i desteklerim” diyen, İrancı, Rusçu veya Batıcı zihniyet, savaş halindeyken bile resmen algı operasyonu çekmeye çalışırken buna bir şey yapamamak acziyeti getirir. Şehit olan 36 yiğidimiz için “Askerimiz ne uğruna öldü” diye manşet atan, “savaşa hayır” mavalı okuyarak güya askerimizi düşünüyor muş gibi algı oluşturan zihniyet, sadece hendek teröründe PKK tarafında şehit edilen güvenlik personeli sayımızın 793 olduğunu ve sivillerle beraber 1107 şehidimiz olduğunu bilmiyor mu? Biliyor tabi ki! Bunu bile bile PKK ile ittifak kurabiliyorlar.
Güvenlik algısı, tehdit değerlendirmesi değişmeli artık. Dost –düşman tanımı tekrar yapılmalı. Bu vatan için pazarlıksız ölümü göze alan Anadolu insanı ile vatan düşmanlarıyla kol kola gezenler aynı kefeye konulmamalı. Bu, bugün ve geleceğimiz için hayati öneme sahip. İş işten geçmeden yapılmalı.