Güvenlik soruşturması ve KHK mağdurları
27 yıldır tanıdığım ve her geçen gün daha çok muhabbet duyduğum bir kardeşimizdi. Çok genç yaşlarda babasını kaybettiği için kardeşlerinin, ailesinin sorumluluğunu üstlenmişti. Uzun yıllar öğretmen olarak çalışan bu kardeşimiz benden 7 yaş küçük ve çiçeği burnunda emekli bir memur.
Geçen hafta bu kardeşimiz arayıp acil görüşmek istediğini söyledi. Hemen işimi bırakıp onunla görüşmek üzere yola çıktım. Buluştuk, boğazı düğümlenmiş, baktı baktı, sonra gözleri, “Hocam, biz bu milletin beraberliği için, başının dik olması için kendimize göre 30 yıl boyunca beraber mücadele ettik. Tehditler aldık çark etmedik, sonuç böyle mi olmalıydı?” dercesine bakıyordu. Allah var, o hiç şikayet etmedi, ama dedim ya ben gözlerini böyle okudum.
En büyük oğlu okumuş doktor olmuş, TUS’a girmiş kazanmış, uzmanlığını bitirmiş, devlet hastanelerinde göreve başlamış, kaç yıldır hekim olarak çalışıyor. Bununla yetinmemiş, mesleğinde daha verimli olmak yani çocukların sağlıklı olmaları için yan dal sınavına girip kazanmış. Yan dal için müracaat ettiği üniversiteden “güvenlik soruşturması sonucu” gerekçe gösterilerek red cevabı almış.
Sustum, tanıdığım çocuktu, bunun başvurusu reddedilmiş ise bir yanlışlık olmalıydı. Bu yüzden işin peşini bırakmadım, sordum soruşturdum.
Meğer doktorun üniversiteyi yeni bitiren en küçük kardeşi öğrenci iken 1 gün gözaltında kalmış. Başka bir şey yok.
Baba ağlamaklı, “Bu çocuğu (en küçük oğlu) senin de desteğinle yola getirdik, üniversitede bir ara yolunu şaşırdı, lakin Allah yardım etti çocuk düzeldi. Bunun bedeli nasıl diğer çocuklarıma ödetiliyor?” dedi ve ağlamaklı ses tonuyla, “Neden güvenlik soruşturması için benim dosyama bakıp karar vermiyorlar? Benim oğlum kardeşinin cezasını neden çeksin?” dedi ve sustuk.
Aradan 10 gün geçti.
Telefonun öbür ucunda yine o arkadaş.
Hocam görüşelim dedi, buluştuk.
Dokunsan ağlayacak. Sordum:
Ne oldu?
Ortanca oğlu da görevden atılıyormuş.
Ankara’da taşerondan kadroya geçenlerden olan ortanca oğlu için hiçbir açıklama ve sebep gösterilmeden “güvenlik soruşturman” demişler ve bugün (9 Ekim 2018 günü) görevine son vereceklerini iletmişler. Yine sorduk, soruşturduk, en küçük kardeşinin malum durumu doktor olan büyük ağabeyinden sonra bu ağabeyinin de başını yakmış.
Baba, ”Hocam 1991’den bugüne kadar Fetullah Gülen bizim için Fettoş değil miydi? Hocam 1991’den bugüne kadar PKK bizim için terör örgütü değil miydi? Hocam sen de ben de Fettoş’un Müsteşarları yüzünden müdürlük görevinden olmadık mı? On binlerce liralık tazminattan ve ölünceye kadar maaş kaybımıza bizim o yıllarda Fettoş dediğimiz FETÖ’cüler sebep olmadılar mı?..”
Bu ay nişanı yapılacaktı bugün görevden atılan oğlunun. Şimdi çocuklarının işten atılmasını kızın ailesine nasıl açıklasınlar?
Susuyorum, söyleyebileceğim bir tek kelime aklıma gelmiyor.
Dertliydi ve de haklıydı.
Kimler yapıyor?
Niçin yapıyorlar?
Ne yapmak istiyorlar?..
Sanki gizli bir el güvenlik soruşturmaları ile, KHK ile mağdurlardan ordu değil, ordular oluşsun ve toplumsal patlama meydana gelsin diye masum insanları mağdur etmeyi planlamış ve bu plan tıkır tıkır işliyor.
İnsanlar bize yazıyor:
Benim hakkımda bir tek işlem yapılmamış. KHK ile görevden atıldım. Yargıya gittim, yargı da masum olduğuma karar verdi lakin görevime dönemiyorum.
FETÖ hilesi olmadan bu şekilde aklanan çok sayıda insan var. Zaman kaybedilmeden bu tür mağduriyetler giderilmeli. Binlerce aile, çoluk çocuk perişan.
Kimse FETÖ’nün darbeci hainlerine destek çıkmıyor, lakin birileri tarafından kasıtlı ve bilerek bu potada mağdur edilen bir kesim var. Bunların daha fazla işlerinden güçlerinden mahrum edilmemeleri lazım.