Güven dili ve hakikat
Güvenmek,
itimat etmek ve kefil olmak, modern insanın kaybettiği değerler olarak
yaşadığımız hayatı etkilemektedir. Güven problemi ve sorunu, insanların
birbirlerine karşı şüpheli ve ön şartlı bakmalarına sebep olmaktadır.
Allah’a
iman eden kimse, güvenilir insan olmaya söz vermiş demektir. Ahd-e vefa
gösteren için, büyük hayır var demektir. Söz vermek ve güvenilir olmak, büyük
mükâfata talip olmaktır.
Güvenli
bölge denilen Mekke ve Medine, Rahman’ın koruduğu yerler demektir. Güven,
herkese gösterilen bir duruştur. Güven içinde olmak, selamette olmayı akla
getirir. Allah’a güvenene, bütün gönüller itimatla yaklaşır. Allah’a güvenmek,
bütün limanlardan daha korunaklı, muhafazalı bir mekânı istemek anlamına
gelmektedir. Onun için inanan, ancak alemlerin Rabb’ına güvenir. O’na dayanır,
O’na sığınır ve her türlü zarar ziyandan O’nun muhafazasıyla emin olur. Allah,
zatına güvenene itimat eder ve onu sever.
Güvenin
olduğu hallerde fitne ve fesat yoktur. Güven zulmü yok eder, zâlimi hareketsiz
bırakır. Onun için güven vermeyen ziyandadır; hem kendine hem de başkasına
zarar verir. Nitekim Nemrut, İbrahim’in emin bir kul ve peygamber olduğunu
görünce, ona zarar veremedi. İsmail, Allah’a güvendiği için babası İbrahim’e
itaat etti ve bıçak onu kesmedi. Güvenilir olduğu için Mısır’ın firavunu,
Yusuf’a itimat etti. Nuh, sözüne güvenildiği için, zalimlerin tacizine uğramadı
ve gemisi güvenilir bir liman oldu. Musa el-Emin’den başkasına kulluk etmediği
için Kızıldeniz’i güvenle geçti. Güvenilir İsa’yı, Roma’nın zâlimleri alt
edemedi. Mekke’nin müşrikleri, Hz. Peygamber’e (s) inanmadıkları halde, değerli
eşyalarını ve paralarını ona teslim ettiler; ve ona Muhammedü’l-Emin adını
verdiler. Hz. Peygamber (s), aynı zamanda ‘güvenilir bir öğütçü’ idi.
Haksızlık
ve zulüm, güveni yok eder. Güven, adaleti çağırır, iyiliğin kapılarını açar.
İyiliğin açtığı fayda hanelerine güven anahtarıyla girilir. Güven anahtarı,
erdemlilerin taşıdığı besmeledir.
Vekil
ve kefil, güvenin dostudur. Güven ve itimadın olmadığı arkadaşlık ve dostluğun
içi boştur. Orada samimiyet ve ihlâs barınmaz.
Güvenilir olmak, kefil
olmak demektir. Kendisinden kötülük ve şerrin doğmadığı kişi, tıpkı Mekkeli
müşriklerin Hz. Peygamber’e (s) dedikleri gibi ‘emin’ kimsedir. Emin kimse için
en büyük vekil ve kefil Rahim Allah’tır. Hakk’a dayanmak, mü’mini hakikat
yolunun yolcusu yapar. En Güzel İsimlerin (el-Esmaü’l-Hüsna) Sahibi, el-Mü’min,
en büyük güven veren, emin kılan ve koruyandır.
Güvenilir olan, saygı
ve hürmet görür. İhanet eden günahın levhasını boynunda taşır. Güven, sahtekâr
ve sahte olanı ortadan kaldırır. Nitekim Hakk gelince batıl ve sahte olan yok
olur. Ancak hak eden hakkını alır, asla haksızlığa uğratılmaz.
Emin kimse, aynı
zamanda ehil kimsedir. Emanetler güvenilir insanlara verilir, teslim edilir.
Aksi taktirde zulmün yaygınlık kazanması kaçınılmaz olur. Emanete ihanet eden,
kendine ihanet eden güvenilmez insandır. Onlarla alışveriş, dostluk ve ticaret
yapılmaz; bir arada olunmaz ve birlikte yemek yenilmez. Çünkü emin olmayan
kimse, bereketsiz insandır. Gittiği yerlerde bereketi kaçırır. Bereket, tıpkı
‘Harem bölgesi’nin bereketi gibi, çoğalan ve paylaşan hazinedir. Güvenin
olmadığı yerde, şüphe ve peşin fikirlilik vardır.
Şu halde güven dili,
hakikatin dilidir.