Guten Tag Şaban!
İhlâs…
Resûlüllah (Sallallahu aleyhi ve
sellem) Efendimiz, “İhlâs Sûresi, Kur'ân'ın üçte
birinedenktir.” buyuruyor.
İhlâs, “İbadet ve iyilikleri, riyadan ve çıkar endişelerinden arınarak
yalnızca Allah için, Allah rızası için yapmak.”
Samimiyet.
Şirk ve riyadan, bâtıl inançlardan,
kötü duygulardan, çıkar hesaplarından ve gösteriş arzusundan kalbi temizlemek…
Yalnızca Allah’ın rızasını gözetmek.
Bir sohbet
sırasında, “İhlas’ı kaybettik” dedikten
sonra, aklıma, nereden estiyse, ekleyiverdim:
“İhlas,
finans oldu!..
Sonra, malûm, neler oldu!”
İhlas Finans oldu, Bereket de Sigorta!
Bereket
Sigorta,
Hayat
sigortası!
x
Bereket;
Ne güzel
bir kelime, başka hiçbir dilde aynı mânâyı bulamazsınız…
Bereket, bolluk-çokluk
demek değil.
Az olan
bereketli olabilir, dünya kadar malın mülkün tek kuruşluk bereketi olmayabilir.
A’raf
Sûresi’nin 96. Âyetinde; iman, ihlâs,
takvâ sahibi toplumlara gökten ve yerden bereket kapılarının açılacağı,
insanların başına gelen felâketlerinin ise tuttukları yolun kötü olmasından
kaynaklandığı buyruluyor.
Eskiden
her alışverişimizde geçerdi “Bereket”
duası.
Bakkalımız,
yarım ekmeğin parasını verdiğimizde “Allah bereket versin” derdi, biz de
“Bereketini gör” diye mukabele ederdik.
Süper marketlerdeki-zincir
marketlerdeki kasiyerler, parayı alıp üstlerini verirken, kredi kartından
parayı çekerken “Allah bereket versin” der mi?
Nasıl
desin?
Bu sistem
öyle bir sistem değil ki!
X
İşte, “Hizmet.”
Ne güzel
bir kelime.
Allah
rızası için yaratılanlara hizmet etmek, Allah’a ibadet mesâbesinde.
Anne,
babaya hürmet ve hizmet, cennetin kapılarını
açıyor, kutsi hadislerde müjdeler var.
Ne güzel
bir kelimedir, hizmet…
Ah onu da,
“cemaat” kisveli malûm karanlık yapı
aşındırdı.
Nice
zamandır, güzelim “hizmet”
kelimesini kullanmaktan imtina eder olduk.
Bir de
“Zaman” var, tersinden okursanız “Namaz”.
“Zaman” gazetesi vardı bir zamanlar.
Kaybedilmeden
kıymetinin anlaşılması emrolunan nimetlerden, zaman.
Zamandan
borç alan, borcunu asla ödeyemez!..
Epeyce
vakittir “zaman” kelimesini kullanmıyorum, “vakit”
diyorum.
İhtiyacı
karşılıyor çok şükür de, “zaman”ı
niçin kaybedelim?
x
Merhum
Cemil Meriç, “Kâmus namustur!” der.
Kâmus,
sözlük.
Kelimelerimizi,
kavramlarımızı yitirdikçe, aslında nelerimizi yitirmiş oluyoruz?
Popüler
kültür, bizi “kavramlarımızdan”
vuruyor.
x
Selamün Aleyküm.
Geçenlerde,
bir popüler-feminist program yapımcısı kadının programına bağlananlardan biri
“Selamün Aleyküm” deyince…
Programcıdan
acayip tepki geldi.
“Guten Tag (Almanca iyi günler)
deseydin bari”, filan
dedi, o kadar yani.
Selamün
Aleyküm, Arapça ya…
Kızgınlık
oradan, verilen Guten Tag misaline bakılırsa!..
Selâm
yerli olmalı!..
İyi de…
“Selâm” kelimesi de, “merhaba” kelimesi de, Arapça!..
“Hayırlı
günler!” deseniz…
Onun da
“kök”ü, hayr, o da Arapça!
X
Şaban.
Ne güzel
bir kelimemizdir.
Ne de
güzel bir isimdir de, artık çocuğuna Şaban
ismini koyan yok, neredeyse!
İnsanlara
“Bebeğinize Şaban ismini koymayın!”
derseniz, gider özellikle koyarlar!..
Bunun
yerine, aşındırın kelimeyi ve oluşturun şartları!..
x
Recep,
Şaban, Ramazan…
Üç abuk
sabuk tip!..
Filmlerden,
taaa o zamanlardan başlayan “zemin
aşındırma” faaliyeti!..
Seni hiç
sevmedim süt oğlan…
Zaten
babanı da sevmezdim!..
X
Bir de şu
var:
“Ali, Veli, üç de ondan evveli…
Recep, Şaban, Ramazan, bir de rahmetli
baban!”
Birçok
evlilik yapmış kadını tarif için böyle bir şey uydurmuşlardı…
x
Şaban!..
Bir
daireyi satışa çıkartmıştı adam.
Emlâkçıda
şahit oldum.
Satıcıya
koyduğu fiyatın çok yüksek olduğunu ifade etmek için “Şaban”ı kullandı emlâkçı, “O
fiyata ancak bir Şaban alır senin evi” diyerek!..
X
İnsanlar
“dil” ile düşünür.
Kavramlar,
kelimeler ile düşünür.
Kelimesini
bilmediğinizi düşünemezsiniz!
Hayalinizde,
gözünüzün önünde canlanmaz…
Rüyâsını
bile göremezsiniz!..
X
Bizler de
epeyce kaymaya uğradık…
Aşınmaya… "Selamün Aleyküm", "Aleyküm Selam" yazmak zor geliyor bize....
“S.A.” yazıyoruz, kısaca…
Karşımızdaki
de “A.S.”
Parmaklarımız
o kadar yoğun-yorgun ve vaktimiz de o kadar az ki…
Uzun uzun
yazamıyoruz…
“Selam”
yok artık yazışmalarda, kısaca, “slm”
var, ortadaki “sesli” harflerden tasarruf etmiş oluyoruz…
Her
kelimeye takılıyoruz artık; “tasarruf”u
da “ampul”e indirgedik, tasarruf ampulleri…
Kamuda “tasarruf” var, bir türlü olamayan…
Bir de
çağrı:
“Tasarruflarınızı yüksek faiz getirisiyle
bereketlendirin!”