Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Ağustos 2019

Günümüzde demokrasi neden kıymetlidir?

Demokrasinin günümüz dünyasında kazandığı popülaritesine kanarak onun nevzuhur bir sistem olduğu zehabına asla düşülmemelidir. Zira demokrasi yeni bulunmuş bir yöntem olmayıp Kadim Yunan’dan beri bilinen bir sistemdir.

Lakin önceleri kimse değer vermezken günümüzde olabildiğince kadir ve kıymet verilir bir hal almıştır.

Antik dünyadan başlayalım. Ne Aristoteles ve ne de Platon nezdinde demokrasinin on paralık bir değeri yoktur.

Keza yine başta Farabi olmak üzere bizim semtin düşünürlerinin tamamı da demokrasiye hiçbir prim vermezler.

Zira bu düşünürler için “siyaset” insanların mutluluğa ulaşması için bir araç mesabesindedir. Mesela Farabi için siyasetin konusu, insanların kendilerini mükemmelliğe eriştirecek şeylerin elde edilmesi keyfiyetidir. Kısacası siyaset “iyi”dir ve insanların çoğu kendilerini hakiki mutluluğa vardıracak bilgiye sahip değildir. Zira çoğunluk sahte mutlulukların yani paranın, mevkinin, iktidarın maddi hazların peşinde koşar. Dolayısıyla bu sahte mutlulukları vaad eden erdemsiz önderlerin peşine düşerler.

Oysa ideal toplumun ideal önderi, gerçek mutluluğa götürecek olan bilgiyi topluma sunar ve uygular.

Farabi bu kişiyi “er-reisü’l- evvel” diye tanımlar ve bunların hakiki filozof ve peygamberler olduğunu vurgular.

Demek ki klasik siyasi öğretide itibar gören anlayış avam-havas ayrımına dayanmaktadır. Buna göre herkes hem doğuştan getirdikleri hem de sonradan kesbettikleri bilgi itibariyle eşit değillerdir. Bu ahvalde siyaset anlayışı “eşitsizlik” üzerine bina edilmiştir. Halkın çoğunluğu avam seviyesinde olduğu için hakikati anlatacak ve onları mutluluğu taşıyacak bir lidere ihtiyaç duyulur.

İşte günümüzde demokrasi tam da bu noktada önemli ve yararlı bir sistemdir.

Çünkü eskiden insanlar arasındaki eşitsizliğin konusu “erdem” hususundaki farklılıklarıydı. Günümüzde de insanlar eşit değil, ama bu eşitsizliğin kaynağı asla “erdem” değil. Zira günümüzde insanlar erdem söz konusu olunca şaşılacak derecede birbirine benzemiş ve yakınlaşmış vaziyettedirler.

Dinli, dinsiz; Müslüman veya değil; zengin veya yoksul; batılı yahut doğulu; ırkı, rengi, dili fark etmez; insanlar erdem konusunda eşitlenmiş durumda. Erdem maalesef diplerde can çekişmekle meşgul…

İşte bu ahval ve şerait altında demokrasi tam bir can simidir. Zira İnsanların eşitsizliği artık sınıfı, nüfusu, elinde bulundurduğu gücü, sahip olduğu maddi imkânı ile alakalı.

Herkesin dünyevi menfaatinin peşinden koştuğu bir toplumda sorulması gereken soru şudur? Halkın yani çoğunluğun menfaati mi yoksa bir azınlığın menfaati mi tercihe daha şayan kabul edilmelidir? İşte bu nedenle günümüzde demokrasi çok daha işlevsel ve yararlı bir sistemdir.

Yoksa doğruyu, hakikati ve adaleti bulmak açısından değil.

Zira çoban yahut Profesör, her ikisi de aynı derece de erdeme uzak, aynı derece de çıkarına yakın. Madem öyle azınlık yerine çoğunluğun menfaati korunsun hiç olmazsa

Evet, bu bağlamda demokrasi oldukça yararlı lakin bir o kadar da tehlikeli. Neden mi çok basit, bugün artık bilgi sahibi olmayan kimse hemen hemen yok gibi. Sağ olsun medya hele ki sosyal medya. Diplomalı yahut diplomasız insanların bilgi sorunlarını çözen bir twitter var artık. Hakikat(!) bir tık kadar yakın; merhum Hüsamettin Arslan’ın işaret ettiği gibi birkaç kelime ile edinilebilecek kadar basit.

İşte bu da demokrasinin günümüzde arz ettiği tehlike: Dünya üzerinde bilgi üreten mahfiller “hap” misali paketledikleri bilgilerle demokrasinin kaynağı olan halkı iğfal edip çıkarları için dünyayı zahmetsizce kendilerine çiftlik haine getirmezler mi?

Elbette getirirler. Ama buna şöyle de yanıt verilebilir. Aynı mahfiller demokrasinin olmadığı ortamlarda yönetici azınlığı ele geçirip aynı neticeye ulaşamazlar mı?

Anlayacağınız, vaziyet “değneğin iki ucu” misali vahim.

O zaman?

O zaman yapılması gereken şu olsa gerek sanırım: “Hakikat”, “adalet”, “ahlak” gibi erdemlere dünyamızda yeniden yer açmak.