Günübirlik Müslümanlık
Çağın
insanı günübirlik yaşama derdinde... Ve dahi günümüz Müslümanı için de aynı
durum söz konusu...
Nerede
başlayıp nerede biteceği belli olmayan hayatın akışı anlamsızlık ve amaçsızlık
girdabına bizi sürüklüyor... Arzular avareliklere eviriliyor…
Sanki
dağınık Müslüman sendromu yaşıyoruz…
Gelişigüzelcilik,
rastgelecilik, kendiliğindencilik ‘’saldım çayıra Mevlam kayıra’’cılık
geleceğimizi tehdit ediyor...
Plansızlık,
projesizlik, perspektifsizlik, programsızlık var olan potansiyelimizi heba
ediyor…
Tanımlamadan,
zamanlamadan, planlamadan hangi işi tamamlayabiliriz?
Problemlerimizin,
pasifliğimizin temel nedenlerinden biri de bir düzen ve disipline giremeyişimiz
değil midir?
Bir
mücadelemiz olacaksa önce bir sistemimiz, bir hedefimiz olmalı evvel
emirde... Kaldı ki biz sistem eleştirisi geleneğinden geliyoruz; peki
kendi özelimizde sistemimiz nedir?
Başkasını
suçlamadan önce kendi gerçeğimize dönelim... Adil olalım... İlkeli duralım...
Gerçekçi davranalım...
Hayatı
doğaçlama yaşayan Müslümanların doğruları yankı bulmuyor, duruşları güven
vermiyor... Müslümanlığımız günübirlik olunca inandırıcılığımız azalıyor...
Umut olamıyoruz... Ufuk sunamıyoruz...
Günübirlik
yaşamak mevcutla yetinmektir... Gamsız, tasasız, gayesiz, hedefsiz yaşamı
içselleştirmektir...
Daha
acısı, ‘günübirlik yaşama’ adeta bir hayat felsefesine dönüşüyor…
Günübirlik
Müslümanların sayısı hızla artıyor... Hayatın hayhuyu içerisinde hakikat
ıskalanıyor…
Gelişigüzel
kullukta kalite kalmıyor…
Hedefsizlik
sadece zamanı öldürmez, insanı da bitirir...
Kendimize
hedefler koymadan, planlamalar yapmadan, yol haritası, eylem planı belirlemeden
İslam'ı gereği gibi ne temsil ne de tebliğ edebiliriz...
Hayatın
karmaşası içinde boğulmak istemiyorsak net kararlarımız ve bu kararları yaşama
geçirecek kararlılığımız olmalıdır... Aslında bu kabiliyet bizde var…
Sorun kararlılık gösterebilmemizde... Oyun kurucu olabilmemizde... Bize düşen
figüran değil aktör olmaktır…
Eylemlilik
için olması gereken nedir?
İstek
ve irade… Düzen ve disiplin… Plan ve program…
Dinamik
bir hareket için emek ve efor yetmiyor, nerede ne yapacağımızın farkında
olmamız gerekir... Zuhurata tabi olmak bizi kurtarmıyor...
Daha
iyisi için daha çok kafaya yormalıyız, daha çok yorulmalıyız... Birlikte ve
bilinçle... İlkeli ve prensiplerimizle…
Slogan
ve söylem yetmiyor...
Zemin
etüdü, risk analizi, toplum tahlili yaparak mücadeleye ivme kazandırabiliriz...
Tesadüfi
başarılar, görece kazanımlar, geçici güzellikler bizi oyalamasın...
Organizasyon
kapasitemiz, örgütlenme gücümüz ideallerimizle örtüşüyor mu?
Süreci
doğru yönetiyor muyuz? Tedrici bir iyileştirmeyi becerebiliyor muyuz?
İşin
kolaylığına kaçmadan kulluğun hakkını vermeliyiz… Kuşkusuz bu iş planlama
ister... Ciddiyet ister... Odaklanma ister...
‘’Haydi’’ demekle işler yürümüyor...
Rotası
belli olmayan gemiye hiçbir rüzgâr fayda vermiyor...
Rutinin
dışına çıkmalı, radikal kararlar alabilmeliyiz...
Günübirlik
yaşama lüksümüz olamaz... Çünkü biz Müslümanız... Halifeyiz... Şahidiz...
Bohem
yaşamlara boyun eğmeyiz, Rıza-i Bari’ye muhtacız... Günübirlik
yaşamların günah yükünü daha fazla taşıyamayız... Toplumsal
sorumluluklarımıza yeniden dönmeliyiz...
Günü
değil geleceği kurtarmak için doğrulmalıyız...