Güney kanadındaki caydırılacak güç
NATO
Genel Sekreteri Rutte, Cumhurbaşkanı
Erdoğan'la bir araya geldi. Görüşmeden önce verdiği beyanatta, görüşmeyi sabırsızlıkla
beklediğini, söylemişti.
Şöyle
diyordu çiçeği burnunda yeni Genel Sekreter:
"Giderek öngörülemez hale gelen bir dünyada
Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunarak güney kanadımızdaki
caydırıcılığı güçlendiriyor" dedi.
Ama
NATO, Türkiye’nin zayıflaması için her türlü melaneti sergiliyor.
Aslında
NATO, İsrail’i korumak için kurulmamış olsaydı, Türkiye’nin bölge
politikalarını uygulardı. Güneyde caydırılması gereken terör devleti İsrail
soykırım yapamazdı.
NATO, BM, AB ve diğer uluslararası
kuruluşlar katliama, soykırıma, açlığa, göçe seyirci kalmak için
oluşturulmuşlar, sanki…
BM
Güvenlik Konseyi cinayet şebekesinin karar organı durumunda…
BM, İsrail aleyhine aldığı hiçbir kararı
uygulayamadı. İsrail, BM görevlilerini öldürüyor, hesap soran yok.
Uluslararası Adalet Divanında İsrail
yargılanıyor, gibi…
İlk
duruşma 29 Aralık 2023’te yapıldı…
Türkiye kamuoyu Süper Kupa
Provokasyonuyla
iğdiş edilme girişimine maruz kaldı. Gündemi değiştirdiler.
ABD
ve Avrupa her türlü siyasi ve lojistik destekle
başta İsrail olmak üzere terör örgütlerinin arkasında.
Gazze’de
terör devletinin katilleri öldürecek bebek bulamamaktan yakınırlarken HAMAS’ın 40 (kırk) bebeğin başını kesti
yalanıyla dünya aldatıldı, soykırım perdelendi. (Bu baş kesme yalanını 15 Temmuz’da da bir askerin başının kesilip
boğaza atıldığını söylemişlerdi. Yalanları bile aynı yerden…terörün ve cuntanın
merkezi İsrail’dir.)
Uluslararası
Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında yakalama çıkardı.
Almanya,
İtalya ve Macaristan karara uymayacağını açıkladı. İngiltere oyalanıyor…
İspanya'daki
sol görüşlü Podemos partisinin Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili İsabel Serra Sanchez:
"Bu tutuklama emri uluslararası hukukun
barbarlığa karşı bir zaferidir. Bu, tüm dünyada Filistin'i desteklemek için
gösteriler yapan vatandaşların zaferidir. Aynı zamanda Filistin halkının da
zaferidir.
Eğer Netanyahu bir yıldan fazla süredir
etnik soykırım yapabiliyorsa, Filistin halkına soykırım yapabiliyorsa bu, AB
diplomatik, siyasi ve finans desteğini de arkasına almasındandır.”diyerek
gerçeği AP’nin yüzüne haykırdı.
Roma
Anlaşmasının UCM’nin kararlarına uyumu mecburi kıldığını söylese de
Siyonistlerin şerrinden emin olmak isteyen bedhahlar duymuyor, görmüyor
modundalar.
“UCM kararını uygulamamanın uluslararası
hukuku öldürmektir. Savaş suçlularının yanında olmayı bırakın ve bu kez insan
haklarının tarafında durun." dese de İsrail’in kölelerinin taşlaşmış
vicdanlarına etki etmeyecektir.
Maşeri
vicdan ise katilleri çoktan mahkum etmiş durumdadır.
İsrail
mezalimine sessiz kalanlar kendi toplumlarında da asgari müştereksizler olarak temayüz etmişlerdir.
Ne
medyalarında ne kuruluş ve örgütlerinde soykırım gündem olmuştur. Tam aksine
terör ve münferit şiddet olaylarıyla halkın dikkatini başka yöne çekerek
katliam ve soykırım gizlenmeye çalışılmıştır.
Buna
en bariz örnek yakın zamanda TUSAŞ’a
yapılan terör saldırısıdır. Bu cinayetleri İsrail’e karşı gelmenin bir sonucu
olduğunun söyleyen etki ajanlarının çıkışlarıdır.
Mültecilere yönelik yıkıcı propagandanın
temelinde de Arap ve İslam düşmanlığı vardır.
Böl-yönet
taktiğinin yeni ve azgın versiyonudur.
Behemehâl belirtmek gerekir ki 29 Aralık
2023’te Riyad’da Süper Kupa Maçı’nın
Atatürk üzerinden iptal edilmesi de su katılmamış bir Sio-Kemalist bir
provokasyon ve perdelemeydi.
Üzerine gidilmedi.
Kılıçlı kalkışmaya cüret ettiler.
Her
an bir yerlerden meydanlara üşüşüp zindeliklerini ispat etme telaşındalar.
Türkiye’nin
İsrail’e ticari faaliyetlerini tamamen durdurmasına rağmen hâlâ ticaretin devam
ettiğini söyleyenlerin muhafazakâr/ mücahit Siyonist yancılar olması ise başlı
başına bir fecaattir.
Ebu Cehil’in safında tekbir getirmek…