Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2960.00
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Mart 2023

Güneş Motel hortladı

Yıllar sonra Bülent Ecevit’in, “En büyük siyasi hatam” dediği Güneş Motel Skandalı şöyle gelişmişti:

CHP-MSP Koalisyonu döneminde (1974) Kıbrıs Barış Harekâtı başarıyla neticelendikten sonra Ecevit’in başında bulunduğu CHP’ye teveccühler artmıştı. Karaoğlan dedikleri Ecevit girdiği 1977 seçimlerinde %41 oy alarak birinci parti oldu lakin bu oran tek başına hükumet kurmasına yeterli gelmiyordu.

Uzatmayayım.

Bülent Ecevit, 1978 yılının ilk günlerinde İstanbul Florya’da bulunan turistik Güneş Motel’de dönemin başbakanı Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi’nden milletvekili seçilen 12 kişiyi (Tuncay Mataracı, Şerafettin Elçi, Mete Tan, Hilmi İşgüzar, Orhan Alp, Fethi Acar, Mehmet Oğuz Atalay, Cemalettin İnkaya, Ali Rıza Septioğlu, Enver Akova, Ahmet Karaaslan ve Güneş Öngüt) partilerinden istifa ettirmek için görüşmeler yaptı. Sonunda 10 kişi bakanlık vaadiyle partilerinden istifa ederek Demirel hükûmetine verilen gensoruda CHP ile birlikte hareket ederek Demirel hükûmetini düşürdüler.

Türkiye’nin 77 yıllık çok partili siyasetinde siviller tarafından tezgâhlanan en çirkin olayı olarak kayıtlara geçen Güneş Motel Skandalının bir benzerini tam 46 yıl sonra yine CHP’nin başını çektiği siyasi zihniyet sergiledi.

Bildiğiniz gibi bir buçuk yıldır 6’lı masa adını verdikleri ama aslında Millet İttifakı’nın iki ortağı olan CHP ile İYİ Parti tarafından sevk ve idare edilen oluşum 11 kere toplandığı halde bir türlü Cumhurbaşkanlığı için aday belirlemeyi başaramadılar çünkü bu hususta hiçbir bileşen yekdiğerine güvenmiyordu.

Nitekim geçtiğimiz hafta Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 12. Toplantıda ilk kez Cumhurbaşkanı adayı telaffuz edilmişti ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasına şiddetle itiraz etmişti.

Geçtiğimiz Cuma günü Akşener canlı yayında zehir zemberek sözlerle 6’lı masayı yaylım ateşine tutmuştu. Herkes Akşener bir daha masaya dönmez diyordu. İnanın bendeniz de insandaki hayâyı esas alarak Akşener’in yeniden masaya dönmeyeceğini düşünüyordum. Lakin son dönemlerde kurulan ay da kurdurtulan “hiçbir parti öz inisiyatifiyle bir tasarrufta bulunamaz!” yaklaşımım gereği her an her şey olabilir diyordum, oldu da. Ancak giderken de gelirken de Kılıçdaroğlu’na ağır hasarlar veren Akşener, yeniden masaya oturdu ve Kılıçdaroğlu’na adeta, “Ben bir hiçim!” dedirtti.

Nasıl mı?

“Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur” diyen CHP’lilerin aksine Meral Akşener aylardır kendi kurmaylarına “Bizim Cumhurbaşkanı adayımız kazanabilen biri olmalı” dedirtiyordu. Bu, ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağına inanıyoruz’ anlamına geliyordu. Zaten İYİ Partililer aynı açıklamalarında “Bizim tabanımız Kılıçdaroğlu’na oy vermez” de diyordu.

İşte bu şekilde ilerleyemeyen süreç Akşener’in İBB ve ABB Başkanları Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’na dayattı. Kemal Bey de bunu yuttu, sonra bu iki isim hakkında Meral Akşener ile Cumhurbaşkanı Yardımcılığı konusunda anlaştı.

Bu dayatma ve kabul Kılıçdaroğlu’nun itirafıdır: evet ben bu iki isim olmadan kazanamam ve aslında bir işe de yaramam…

Benzeri yoktur. Sadece bizim ülkemizde değil, iktidarların seçimle el değiştirmeyi kabul ettiği hiçbir ülkede benzerini bulamazsınız.

Kılıçdaroğlu aday olma uğruna kendi şahsiyetini Akşener’in ayaklarının altına sermiştir.

Son olarak,

Bu 6+1-3 koalisyonunun seçimlere kadar birlikte olacaklarına bile ihtimal vermezken, seçimde başarıyla çıkmaları halinde ülkeyi ne hale getireceklerini düşünmek bile istemiyorum.

Ama bu cephenin vermeye çalıştığı imaj sanki Pazartesi günü daha önce 6’lı masada yer almayan ve %20 oyu olan bir parti 6’lı masaya dâhil olmuştur.

Yok öyle şey,

Meral Akşener gitti, sonra yaralı meral Akşener döndü.

Olay bundan ibarettir.

Neyse avunmak da bir meziyet ister.