Gündem ve Ötesi
Dünya tarihinin en önemli kırılma anına şahit oluyoruz. Evlerimizden çıktığımız zaman yepyeni bir dünya bizleri bekliyor olacak. Dünyanın siyasi ve iktisadi yapısı bugünlerde dönüşüm geçiriyor. Çünkü gerek siyasetin, gerekse ekonominin temelinde insan faktörü vardır. Şu an yaşanan psikolojik dönüşüm sosyolojik dönüşüme neden olacak. Ancak sihirli bir değnek değmiş gibi bir anda olmasını beklemek de elbette yanlış olur.
İsterseniz adım adım gidelim.
Soğuk Savaş sonrası dünya hızla küreselleşmeye başlamış, sınırlar kaldırılmış, çok uluslu şirketler tüm dünyaya yayılmış, mobilizasyon hızla artmıştı. İçinde bulunduğumuz dünya treni o kadar hızlı ilerliyordu ki farkında bile değildik aslında. Ancak bugünlerde o tren aniden frene bastı. Fizikteki eylemsizlik prensibi gereği şu an sarsılma yaşıyoruz. Hızla giden tren aniden frene bastığı için çarkların bazıları kırıldı. Tren henüz durmadığı için hasar tespiti yapamıyoruz. Ancak sadece tahmin edebiliyoruz.
Korona virüsü sebebiyle evlerimize kapanmak birçok kişide psikolojik değişimlere neden olacak. Yaşanan izolasyon sürecinin nasıl bitebileceğini tahmin edemiyoruz. Adım adım mı yoksa bir anda mı biteceğini henüz kestiremiyoruz. Ancak bu rahatlama evresine geçiş bile zaman alacak. 10 gün sonra Ramazan ayı başlıyor. Hâlihazırda evlerde kalan birçok kişi Ramazan ayı münasebetiyle evlerde kalmaya devam edecek. Ardından bayram geliyor. Ardından normal şartlar altında yaz dönemi ve tatil sezonuydu. Ancak virüsün oluşturduğu psikolojik etki ve iş yapma sürecindeki kayma sebebiyle birçok kişi tatil bölgelerine gitmeyecektir. Aynı şekilde yurt dışından gelen turist sayısı ve yurt dışına çıkışlar da azalacaktır. Çünkü aynı durum dünyanın her yerinde yaşanmaktadır. Diğer taraftan kafe ve lokantalara gidişler ve toplu organizasyonlara katılım, korona öncesine kıyasla azalacaktır. Sadece bu alanlarda yaşanacak gelir kaybı sebebiyle birçok kişi işsiz kalacaktır. Toplam gelirdeki azalma sebebiyle ekonomide genel bir dönüşüm yaşanacaktır.
Bu süreç yerli üretimin ne kadar önemli olduğunu da net bir şekilde gösterdi. Bu sürecin ardından daha küçük sanayi sitelerinin oluşturulmasıyla, öncelikle kendimize yetebileceğimiz, ardından ihracatını yapabileceğimiz bir ekonomik düzene geçilecektir.
Bu elbette sadece ülkemizde değil, birçok ülkede yaşanacak bir süreçtir. Ancak burada öne çıkan husus elbette bilgi birikimidir. Bilgi birikimi olan ülkeler ihtiyaç duydukları stratejik alanlarda yerli üretimlerini artırmayı başarırken bilgi birikimi olmayan ülkeler ithal etmeye devam edecektir. Bu da evlere kapandığımız, “zamanım yok” bahanesinin öne sürülemeyeceği bu dönemde kişisel gelişime zaman ayırmanın gerekliliğini göstermektedir.
Devam edelim…
Bu süreç, AB’nin gerçekten birlik olmadığını da ortaya çıkardı. BREXIT süreci ile sarsılan AB, Korona sürecini ağır bir şekilde yaşayan ve AB ülkelerinden beklediği yardımı görmeyen İtalya ve İspanya başta olmak üzere birçok AB ülkesinde gerçeklerin görülmesine neden oldu. Bekledikleri yardımların Türkiye’den gitmesi AB içinde farklı çatışmalara neden olacaktır.
Korona sürecinden gündemimizden düşmeyen Doğu Akdeniz meselesinde de yeni sürece geçilecektir. İtalya, İspanya kendi iç meseleleriyle boğuşurken Yunanistan yeniden mülteci akını ile karşı karşıya kalabilir. Bu da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de daha rahat hareket etmesine neden olacaktır. Nitekim Fatih sondaj gemimizin Akdeniz’den ayrılarak Karadeniz’e geçmesi o bölgedeki görevini tamamladığı ve yeni rezervlere geçtiği yorumlarına neden oldu. Gerek AB’nin gerekse ABD’nin kendi iç meseleleriyle uğraşması ile Doğu Akdeniz’de rahatlayacak olan Türkiye nükleer santral çalışmalarını da devam ettiriyor. Bu bağlamda enerjide dışa bağımlılığı ve cari açığı büyük ölçüde azaltacak hamlelerine devam edecektir.
Bir süredir yerli ve milli üretim mottosuyla hareket eden Türkiye, bu sürecin ardından özellikle dış baskılarına azalmasıyla birlikte dönüşümünü hızlandıracaktır. Terörle mücadeleye hız kesmeden devam eden Türkiye, PKK terör örgütünün üst yönetimini etkisiz hale getirmeye devam ediyor. Bu sürecin ardından sadece Türkiye’ye olan baskıların azalması değil aynı şekilde terör örgütlerine olan desteğin de azalabileceğini söyleyebiliriz. Bu da Türkiye’nin bölgesinde daha rahat hareket etmesine yarayacaktır.
Korona sürecinden önce Suriye’den her gün ölüm haberleri alırken bugün Avrupa’dan, Amerika’dan çok sayıda ölüm haberleri gelir oldu. Terör saldırısı olmadan Avrupa’dan, Amerika’dan her gün binlerce kişinin öldüğü haberlerini alıyoruz. Bu sürecin ardından birçok ülke lideri gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Yeni bir dünya bizi bekliyor. Peki, biz ona hazır mıyız?