Dolar (USD)
35.17
Euro (EUR)
36.82
Gram Altın
2966.33
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Ağustos 2020

Gündem oburluğundan kurtulmak

Toplum olarak ne kadar çok gündem odaklı yaşamaya başladık. Gündemleri ise o kadar hızlı tüketiyoruz ki resmen gündem oburu olduk. Gündem dayanmıyor.

Bir bakıyorsunuz Türkiye’nin olmazsa olmazı saydığınız bir konu iki gün içinde unutulup gidiyor. Gündemler bu kadar hızlı değişince sokağa çıkıp sorsanız dün neler konuşulduğunu hatırlayan olmayacaktır. Çünkü en hayati konunun bile tartışılma ve konuşulma süresi üç günü geçmiyor. Hani tartışılan konuşulan konu ülke için, toplum için senin-benim için vazgeçilmez ve hayati bir konuydu?

Niçin bu kadar hızlı gündemler değişiyor, farklılaşıyor ve unutuluyor. Bunun sosyolojik tarafı nedir? Bilen varsa gelsin beriye.

Birde o gündemler nereden ve nasıl toplumun gündemine sokuluyor, kimler bu dizaynı nasıl yapıyor ? Neden tam çözüme ulaşmadan gündemler uçup gidiyor? Neden ortaya atılan gündemler toplumsal birliği sağlaması gerekirken toplumsal ayrışmanın nedeni oluyor?

Önümüzdeki günlerde toplumun önüne hangi gündemler düşecek, hangi konular tartışılacak, toplumu hangi ölçüde ilgilendirecek? Bugünden bilmek imkanı yok.

Türkiye’nin bundan sonra ki gündemlerinin toplumun yararına, çözüm odaklı olması kaçınılmazdır. Toplumsal ayrışmayı körüklemekten çok toplumsal mutabakata katkı sağlayacak konular olmalıdır.

Dünya yeni bir döneme girmiştir. Yeniden kurulmaktadır. Önümüzdeki beş yıl içinde dünyanın hangi noktada olacağını tahmin bile etme yoktur. ABD’nin bile akıbeti belli değildir.

Bugün geleceğini iyi planlamayı başaran, yönünü iyi belirleyen ülkeler ve toplumlar gelişimi yakalayacak, diğerleri geri kalacaktır.

Dünyanın güç merkezi artık Asya’dır. Asya’nın güç merkezi olması ile Türk dünyası ve İslam alemi güç merkezinin en büyük dengeleyicisi durumuna gelmektedir. Bu noktada tarihsel geçmişi ve devlet tecrübesi ile yeniden kurulan dünyada Türkiye vazgeçilmez bir noktadadır. Dolayısıyla Türkiye yeniden kurulan dünyanın çok önemli dengesi haline gelmektedir.

Türkiye’nin son 10 yıldır yaşadığı toplumsal, psikolojik ve ekonomik çalkantılarını tesadüfi görmemek gerekir. Düştüğü orta gelir tuzağından çıkmak için bir an önce üretime dayalı ve reel ekonomik alt yapıyı kurmak zorundadır. Cumhuriyetin 100. Yılına girerken mutlaka devletin kodlarında değişikliğe gitmek zorundadır. Dünyayı yeniden dizayn eden güç odaklarının nelere ve nasıl bir ihtiyaçları olduğu iyi analiz edilerek ortaya çıkan fırsatlardan en iyi şekilde yararlanmak zorundadır.

Türkiye bugün bölgesinde yetişmiş her alanda en iyi kadrolara sahiptir. Fakat bu noktada devletin ön tıkayan değil ön açan bir pozisyonda olması gerekir. Bunu yapacak iktidardır. Bürokrasinin frenleyen tarafları teker teker temizlenmelidir.

Var olma savaşı verdiği dönemdeki devlet kodları ile bugün hedeflediği menzile ulaşması imkansızdır. Var olma savaşı verdiği dönemleri aşmalı ve bölgesinde varlığını hissettirme dönemine girdiğinin farkına varmalıdır.

Her şeyden önce Türkiye’nin suni gündemlerden sıyrılarak gerçek gündeme dönmesi gerekmektedir. Boş ve toplumsal ayrışmayı sağlayan, tartışma ortamı yaratan gündemlerden uzaklaşarak önümüze çıkan fırsatları toplumun bütün kesimleri ile birlikte faydaya çevirmenin peşine düşmek zorundayız.

Bir an önce gündem tüketen oburluktan kurtulmalıyız.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…