Gündem, kurullarda toplantılarda görüşülecek konular olarak tanımlanıyor olsa da bugün genellikle gündem belirlemek olarak değerlendirilir.
Gündem, kurullarda toplantılarda görüşülecek konular olarak tanımlanıyor
olsa da bugün genellikle gündem belirlemek olarak değerlendirilir. Herkesin
kendine göre bir gündemi vardır. Kişi kendi gündemini belirleyebildiği gibi
etrafında olup bitenlere bakarak da bir gündeme yönlendirilebilmektedir.
Bireyin ve toplumun ortak ilgi ve dikkatini çeken olaylar, konular,
çevresinde yaşananlar ve tartışmalardan oluşan gündem, bugün maalesef ki
medyanın yönlendirmesiyle şekillenmektedir. Ne kadar medyayı suçlayacak olsak
da her gün haber kanallarında, gazetelerde ve sosyal medyada öne çıkan konular,
bir şekilde bizi etkisi altına alır. Böylelikle toplumlar kendi gündemlerinden
ziyade kendilerine dayatılan gündemle meşgul olmak zorunda kalır. Bu da o
toplumda yaşayan bütün bireylerin zihinlerinde ortak bir payda oluşturur. Her
ne kadar bireyin kişisel tercih, inanç, dünya görüşü hayatında etkin olsa da
dışarıdan gelen bu etki karşısında edilgen duruma düşmekten kendini alıkoyamaz.
Bu durum da hayatımızda medyanın ne kadar güçlü yer edindiğinin en büyük
kanıtıdır.
İsmet Özel, katıldığı bir televizyon programında “Ben yenir yutulur
şeyler söylemiyorum. Çünkü bu televizyon dediğimiz şey sadece yenir yutulur
şeylerin söylendiği yerdir. Yani burada sadece yutturmaca vardır. Bu yüzden ben
bir televizyon programı yapamıyorum.” diyerek medyanın gerçek yüzünü ortaya
koyarken medyanın bize dayattığı gündemin de bir yutturmacadan başka bir şey
olmadığını gözler önüne seriyor.
Kendi gündemini belirleme erdemini ortaya koyamayan topluluklar,
kendilerine dayatılan gündemi takip etmeye mecbur bırakılmışlardır. Artık
onların yerine düşünen, düşündürten, karar veren, yönlendiren birileri vardır.
Onlara da kendilerine ait hayat gemisinde dümeni tanımadığı birine vererek
gemiye çarpan dalgalarda sallanmak kalır.
Albert Einstein’ın “Dünyanın kötülük yapanlar yüzünden değil, buna
seyirci kalanlar yüzünden tehlikeli bir yer haline geldiğini unutmayın.”
sözü içine düşürüldüğümüz durumun acı bir göstergesidir. Kendi gündeminden
uzaklaşan bireyler günceli takip ederek resmin tamamına vakıf olmak yerine
fırçanın detayında boğulmaktadır. Medya da bunu körükleyen temel etkendir.
Gündemi takip etmek, bireylerin yaşayan bir dünya parçası olduğunu
hissetmesini sağlar. Bu, sadece bilgi edinmekle kalmaz; bireylerin eleştirel
düşünme becerilerini geliştirir, farklı bakış açılarını zenginleştirir.
Toplumsal boyutta ise gündem, ortak bir bilincin oluşmasına zemin hazırlar.
Kamusal tartışma alanları, gündemin yönlendirdiği konular etrafında şekillenir.
Dünyada güncel olan muhakkak takip edilmelidir. Zira dünyanın genel
gündeminden uzaklaşmaya çalışmak insanın yalnızlaşmasına neden olacaktır. Lakin
burada dikkat edilmesi gereken temel faktör takip edilen gündemin kişinin
fikir, ruh ve inanç süzgecinden geçirilmesi gerektiğidir.
Bir ülkede gündem genellikle siyaset, ekonomi, spor, kültür-sanat, bilim ve
teknoloji gibi alanlardan etkilenir. Ancak gündemin niteliği, bireylerin yaşama
dair algılarını ve önceliklerini de yansıtır. Sözgelimi, ekonomik kriz
dönemlerinde gündem çoğunlukla finansal sorunlar ve çözüm arayışlarıyla
yoğunlaşırken, bir doğal afet anında kurtarma çalışmaları ve dayanışma
hikâyeleri gündemin merkezine oturabilir. Bazen de önemli bir gündem ortaya
atılan suni bir gündem ile geçiştirilir. Bazen manipülatif haberler ya da
sansasyonel konular, gerçekten önemli olan olayların üstünü örtebilir. Bu
nedenle, gündemi takip ederken kaynak seçimine dikkat etmek ve eleştirel bir
gözle bakmak büyük önem taşır. Oscar Wilde’ın dediği gibi, “İnsanlar
gerçekleri nadiren sever, ama onların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu
anlara bayılırlar.”
Nihayetinde gündem, bireysel ve toplumsal hayatta aktif bir rol oynar. Onu
takip etmek, anlamak ve doğru yorumlamak, bilinçli bir birey ve sorumlu bir toplum
olma yolunda atılan önemli bir adımdır. Ancak bu, eleştirel düşünme ve doğru
bilgiye erişim gibi sorumluluklarla birlikte gelmelidir. Çünkü gündemin
niteliği, bireylerin ve toplumun geleceğini şekillendirme gücüne sahiptir.
Malcolm X’in “Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize
ve zalimleri sevmenize sebep olur.” sözü medyanın bize her gösterdiğine
inanmamamız gerektiğini öğretiyor. Unutmamak gerekir ki; kendini gündeminde
etken olmayan bireyler, başkalarının gündeminde edilgen bir halde yaşamaya
mahkum olurlar.