Dolar (USD)
35.12
Euro (EUR)
36.69
Gram Altın
2955.46
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Güncelleme ne demek?

Dini düşüncede güncelleme, yeterince kamuoyundan ve ilim çevrelerinden ilgi görmedi gibi geliyor. Enine boyuna bir tartışma için Yetkin Düşünce dergisinin 3. Sayısı "dini düşüncede güncelleme" konusuna ayrılmıştır. Bu konudaki katkıları beklemekteyiz.

Güncelleme ile ilgili olarak daha önce birkaç yazı yazmıştım. Birkaç gün önce bir konferansta konuşma yaparken, sorulan bazı sorular güncellemenin nasıl algılandığına dair bana bir fikir verdi ve doğrusu başlığı da bu minvalde oluşturdum.

Konferansım sırasında dini düşüncede güncellemenin, toplum nezdinde daha çok fetvalar çerçevesinde bir değişim çerçevesinde algılandığını belirtmek isterim. İnsanlar nezdinde fetvalar ise, daha çok ibadetler, dini ritüeller ve bazı haram ve helallerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca iki boyutlu bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Birincisi, toplumun aklına, güncelleme ile haram ve helallerde değişiklik gelmektedir. İkincisi de, güncelleme sadece fıkıhla ilgili bir işlem olarak görülmektedir.

Halbuki güncellemeden anlaşılan şey bu olmamalıdır. Zira mesele çok daha derindir. Bunu insan hakları konusundaki bir örnekle anlatmaya çalışacağım. Bugün dünyada insan hakları konusunda Batı tüm dünyaya güncel bir metin sunmuştur. "İslam dünyasında böyle bir metin var mıdır" şeklindeki soruya birçokları Veda Hutbesi diye cevap vereceklerdir. Veda hutbesinin insan haklarını ifade eden bir metin olduğu doğrudur. Ancak günümüzün sorunlarını cevaplandıracak bir metnin Veda hutbesine referansla yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Klasik fıkıh kitaplarımızın başında "zarurat-ı Hamse" denilen ve korunması gereken beş temel hak vardır. Esasen bütün fetvaların da temelde bu hakları korumayı esas aldıkları söylenebilir. Dini, nesli nefsi, aklı ve malı muhafaza şeklinde ifade edilen bu haklar, insanın doğuştan getirdiği devredilemez ve askıya alınamaz insan haklarıdır.

Esasen bugün Müslüman toplumların, devredilemez ve askıya alınamaz insan haklarını esas alan, evrensel bir metin oluşturmaları elzemdir. Nihayetinde dünya ölçeğinde Müslüman toplumların önemli oranda insan hakları ihlalleri konusunda sorunları olduğu olgusal bir durumdur. Bir diğer olgusal durum da, insanların bu tür ihlallerde Batı'da insan hakları mahkemesine başvurduklarıdır. Bu durum, Müslüman dünya için oldukça inciticidir. İsterdik ki, tüm dünya adaleti bizde arasın.

Bu sözlerimize Batı'nın sömürgeci olduğu şeklinde bazı itirazlar hep gelmektedir. Ben de aksi bir şey söylemiyorum. Ancak bu durum, insan haklarının güncel ifadesi (beyanname) konusunda Batı'nın Müslüman toplumlardan daha iyi durumda olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Batı sömürgeciliği sona erdirilmek isteniyorsa, bunun yolu kapsamlı ve adaletli bir insan hakları metni oluşturmak ve bunu uygulamaktan geçmektedir.

Bugün dünyada ciddi anlamda insan hakları ihlalleri söz konusudur. Bu konuda ilk yapılması gereken şey; insan ve varlık konusundaki temel perspektif ve felsefemizi ortaya koymaktır. Ardından olgusal durumu gözden geçirmek gerekmektedir. Olgusal durum, küresel bir dünya ve bu dünyada insanların yan yana yaşayabilmeleridir. O zaman tüm insanların belirtilen temel haklardan nasıl yararlandırılacağını göz önüne alarak bir metin oluşturmak zarureti bulunmaktadır.

Dolayısıyla benim dini düşüncede güncelleme dediğim, tekil bir konuda fetva üretmekten ziyade, önce daha köklü bir perspektif geliştirmek ve ardından kapsayıcı metinler oluşturmaya dayanmaktadır. Bunun için de neredeyse tüm konularda yeniden esaslı çalışma ve tartışmalara ihtiyacımız vardır.