Günah ve gamdan berata
İhtiyar ve kirletilmiş dünyanın bu dağdağalı devresinde feyiz ve bereket iklimlerine ne kadar da İhtiyacımız var… Bir taraftan İslam âleminde içleri karartan, yürekleri paralayan tablolar… Diğer taraftan içeriden ve dışarıdan yaşanan ihanet ve hıyanetler… Sadece ülkemiz değil, İslam diyarının altını oymalar, İslam’ı tahrif çalışmaları… Ne ki, İslam diyarının sair kısımları, büyük oranda teslim alınmış, şimdi son kale Anadolu’ya yüklenmeler… Maskeli yüzler… Elbisesiz adamlar… Adamsız elbiseler, altılı yedili tiyatrolar, kripto hainler… vs…
İşte böyle zamanlarda insan
sığınacak bir merci arar, şefkatli bir anne kucağı misali… Aynen necip fazılın
dediği gibi…
Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat.
Yalnız seccademin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz madem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccadem!
İşte bugün ilahi rahmetle bizi saracak, ruhlarımızı
okşayacak lahuti dokunuşlara ihtiyacımız var… Ümmet olarak Allah'a (cc) kulluğun
hakkını vermekten uzaklaştık… Kardeşliğin, birliğin beraberliğin, şefkatin,
merhametin, yardımlaşmanın, dayanışmanın hakkını vermekten uzaklaştık…
Efendimiz buyurmuyor mu ki: “Merhamet
edin ki, merhamet olunasınız.” İtiraf ediyoruz ki merhametin hakkını
veremedik. Ama yine de ilahi rahmet kapısından başka gidecek bir yerimiz de
yok.
Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor:
“Apaçık olan Kitab’a
andolsun ki, biz onu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik. Elbette biz
insanları uyarmaktayız.” (Duhan 2,3) Birçok âlim, Kur'an'ı Kerim’in iki
farklı inişinden bahsederler. Birincisi; toptan Levhi’l-mahfuz’dan yeryüzü
semasına indirilmesidir ki berat gecesindedir. İkicisiyse vakti geldikçe, kısım
kısım yeryüzüne indirilmesidir ki, o da kadir gecesindedir. Hadis kaynaklarında
bu geceyle ilgili birçok rivayetler var…
Her sene, Şaban ayının on beşinci
Berat gecesinde, o senede olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri,
yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh’i mahfuza yazılır. Resulullah
efendimiz, bu gece, çok ibadet, çok dua ederdi.
Şaban ayında niçin çok oruç tuttuğu sorulduğu zaman
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
"Bu ay (Şaban ayı) Receb ile
Ramazan arasında insanların gafil bulundukları bir aydır. Bu ayda ameller
alemlerin Rabbi olan Allah'a arz olunur. Ben de amellerimin oruçlu iken Allah'a
sunulmasını arzu ederim." (Nesâi, Sıyâm, 70)
Aişe (ra) annemiz der ki: "Peygamber (sav) hiçbir
ayda, şaban ayında tuttuğu oruçtan daha fazla oruç tutmazdı. Şaban ayının
tamamını oruçlu geçirirdi." (Müslim, Siyam 176; İbni Mâce,
Siyam 30)
Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
“Şu beş gecede
yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan
ve Kurban Bayramı geceleri.” (İbn Asakir, Tarihu Dimaşk, 10/408; Deylemi,
2/196)
“Allah’u teâlâ, Şaban
ayının 15. gecesinde rahmetiyle tecelli ederek, kendisine şirk koşan ve
Müslüman kardeşine kin güdenler hariç, herkesi affeder.” (İbni Mâce) “Allah Teâlâ Şaban ayının on beşinci
gecesi bütün yarattıklarına muttali olup, Onların hepsini bağışlar. Ancak
müşrik ve münafık olan kulları bağışlamaz.” (Tergib ve Terhib 2/ 471.)
"Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman,
gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde(on beşinci günde) oruç
tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teala dünyaya en yakın göğe inerek(rahmet nazarı ile bakarak) fecir oluncaya kadar, 'Benden mağfiret
dileyen yok mu, onu bağışlayayım! Benden rızık isteyen yok mu, onu
rızıklandırayım! Belaya duçar olan yok mu, ona afiyet vereyim! Şöyle olan yok
mu? Böyle olan yok mu?' buyurur." (İbni Mâce, İkâmet, 191)
“Cebrail (as) gelip,
“Kalk, namaz kıl ve dua et! Bu gece Şaban ayının 15. gecesidir” dedi. Bu geceyi
ihya edenleri Allah’u teâlâ affeder. Yalnız, müşrik, büyücü, falcı, cimri,
kinci, müşahin, içkici, faizci ve zaniyi affetmez.” (Taberani)
“Allah’u Teâlâ, Şaban’ın yarısının (Berat) gecesinde, dünya
semasına tecelli eder. Beni Kelb kabîlesinin koyunlarının kıllarından daha çok
kimsenin günahlarını affeder.” (Tirmizî, Savm 39, 739)
Dolayısıyla Şaban’ın 15. Gecesi olan berat gecesi, bizim
için bir fırsat anıdır. Kendimiz, ailemiz, akrabalarımız ve çevremiz olarak bu
gibi fırsatları iyi değerlendirelim. Herhangi dünyalık bir fırsatı haber
aldığımızda, nasıl ki birbirimize haber verir, akrabalarımızı uyarırız ya…
Gelin bu geceyi de böyle değerlendirelim ve yapabildiğimizce çevremizi de
istifade ettirelim. Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke... Muhammed Özkılınç