Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Eylül 2015

Günah Defteri

Galiba en büyük meselelerimizden biri de, halkını anlayamayan yarı aydınlar, milletinin değerlerine ters bakan bazı yazarlar ve bir kısım cahil sanatçılardır. Aslında Tanzimat'tan bu yana çektiğimiz çilenin sebeplerinden birisi de budur. Bir takım kişiler, mensup oldukları milleti tanımıyor, inançlarından habersiz, geleneklerinden uzaktır. Belki de bu yüzden kitapları okunmuyor, oyunları seyredilmiyor, düşünceleri değersiz. Çünkü o çeyrek aydınlar yerlilikten fersat fersah kaçıyor, millu00eeliğe öcü gibi bakıyor, İslamu00ee kavramları görünce kırmızı görmüş boğa gibi saldırıyorlar. Ne menem iş bu! Hangi toprakta yetişti bunlar, hangi uzay üssünden kalkıp Türkiye'ye geldi, anlamak zor.

Allah selamet versin Mahmut Çetin kardeşimiz yıllar önce Boğazdaki Aşiret'i yazmış ve taşları yerinden oynatmıştı. Kimin eli kimin cebinde, okumuş görmüştük. Başka hiçbir kitap yazmasa da Mahmut Çetin bu eseriyle şimdiden fikir hayatımızın unutulmazları arasına girdi bile. Şimdi bu kıymetli kitabın yanına bir eser daha kondu: Beyaz Türklerin Günah Defteri. Murat Başaran ile İsmail Sefa'nın müşterek hazırladıkları kitap dünden bugüne yazarcık ve aydıncıkların günah defteri olduğu gibi hata galerisidir de. Sinema, tiyatro, edebiyat, basın dünyamızdan pek çok isim var. Birkaçını sayayım: Metin Akpınar, Mehmet Ali Alabora, Müjdat Gezen, Rutkay Aziz, Ferhan Şensoy, Tarık Akan, Ertuğrul Özkök, Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil, Tuncay Özkan, Can Dündar, Uğur Dündar, Pınar Kür, Rahmi Turan, Oktay Ekşi, Yekta Güngör Özden, Vural Savaş, Sabih Kanadoğlu, Erdoğan Teziç, Türkan Saylan, Kemal Alemdaroğlu, Nur Serter, Levent Üzümcü. Eskilerden Mahmut Esat Bozkurt, Refik Ahmet Sevengil, Kemalettin Kamu, Behçet Kemal Çağlar ve siyasiler. Tabii adı geçen bu kişilerin söyledikleri, yazdıkları, ithamları, suçlamaları var. Kitabı baştan sona okuduğunuzda şu hükme varıyorsunuz: Bizim aydın zannettiğimiz, sanatçı, yazar ve siyasetçilerin bir kısmı cahil. Okumuyor, araştırmıyor, incelemiyorlar ama maşallah ahkam kesmeyi çok seviyorlar. Bakıyorsunuz elifi mertek sananlar fıkıh konusunda fetva veriyor. Podyumlarda dolananlar, kesin bir dille İslamu00ee hükümde bulunuyor. Hakikaten 'Cahiller cesurdur." İslam dünyasının tanınmış alimleri, hocaları bile herhangi bir İslamu00ee konuda fikir beyan ederken temkinli davranıyor, "bana göre" diye başlıyor. Ama tiyatroda iki şaklabanlık yapan nevzuhur bazı sanatçılar parmağını sallayarak din adına konuşuyor. Bu ne aymazlık, pervasızlık hatta küstahlık! Herkes işini yapmalı, kimse haddini hududunu aşmamalı.

Sunuş'a bakıyoruz: "Dini çok iyi bildiklerini iddia ediyorlar hem din cahili hem de dinden uzaklar. Dindarları sevmiyorlar. Dinden korkuyorlar. Laiklik ve Atatürkçülük ortak özellikleri. Bir de darbe severlik. Onlar Beyaz Türkler. Mason, dönme, çağdaş, ilerici vs. Osmanlı devletini yıkmaya çalışan, bunun için yüzyıllar boyu gizliden veya açıktan faaliyet gösteren Müslüman Türk milletinin düşmanlarıyla bile ittifak yapmaktan çekinmeyen 'İçimizdeki İrlandalılar'. Cumhuriyet'in kurulmasının üzerinden bir asra yakın zaman geçmiş olmasına rağmen bunlar hiçbir zaman 'halka ayar vermekten' geri durmadılar. Kendileri gibi düşünmeyenleri insan yerine bile koymadılar. Kendileri gibi düşünmeyenleri 'bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam' gibi hakaret içerikli vasıflarla nitelediler. Elbette sadece halka değil, kendileri gibi olmadığını düşündükleri yöneticilere de ayar vermekten geri kalmadılar. Öyle 60-70 sene değil, birkaç sene öncemiz bile böyle örneklerle dolu. Üstelik bitti sanmayın, bunların hezeyanları şimdi de sürüyor."

Bu satırların altına hangi vicdan sahibi imzasını atmaz ki? Yüzde yüz doğru. Bu yıkıcıların, darbecilerin, gezicilerin, tahripçilerin, fitnecilerin, tahammülsüzlerin, haddini bilmezlerin şükürler olsun ki sayısı da azaldı, gücü de. Artık eskiden olduğu gibi sesleri çıkmıyor. Çünkü hemen hak ettikleri cevabı alıyorlar. Zira herkes uyandı. Öyle eskisi gibi, insanımızın 'Ağzına vurup, lokmasını alamazsınız." Değerlerimize saldıranlara, inancımıza hakaret edenlere misliyle cevap veriliyor, vereceğiz. Pişman olacaklar, sözlerini ölçerek, biçerek ve düşünerek sarf edecekler. Böyle olması gerek. Öyle yalınkılıç milletine saldıran yazarcıkların, sanatçı müsveddelerinin devri bitti, sesleri kısıldı şükür.

Kitabı bir solukta okuyacaksınız. Okuduktan sonra mutlaka başkalarına da okutma ihtiyacı hissedeceksiniz. Türkiye'mizin başına çorap örmek isteyenlerin gerçek yüzlerini göreceksiniz. Ülkemizi yıkmak isteyenlerle imar ve ihya etmek isteyenler arasındaki bariz farkı bir kez daha kavrayacaksınız. Marcel Yayınları'ndan çıkan kitabı çok sevdim. Eminim sizler de seveceksiniz. Murat Başaran'ı ve İsmail Sefa'yı kutluyorum. Murat Başaran, perşembe günü Babıali Sohbetleri'nde, "Türkiye'de Köksüz Aydınların Günah Defteri"ni, yani kitabı anlatacak. Arka kapak yazısındaki sözkonusu zırvalar, kitabın özünü de yansıtıyor, okuyalım: "Bidon kafalı halk. Göbeğini kaşıyan seçmen. Namaz kılınacaksa bu sahne hiç açılmasın. Ben masonum. Türkiye'de 15 bin mason var. Her 29 Ekim'de Atatürk sofrası kurarım. İstanbul Türk halkı tarafından ele geçirilmiş durumda. İstanbul'da sadece Atatürkçüler ve cumhuriyetçiler var. Mesele Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı, hadi gel! Karımdan boşanmamın tek nedeni türban takması olur. Önce şizofren sonra Müslüman olunabilir ancak. Bu sabah bana laba buba suresi indi. Gelin hep beraber dinci, şeriatçı basına ve televizyonlara 'hayır' diyelim ve çalışmayalım. Şeriata karşıyım, teröriste terörist diyemem. Bizi örteceğinize kendi nefsinizi terbiye edin öküzler! Başörtüsü benim için tekstil malzemesi, insan dünyaya çıplak geldi. Cenazem kiliseden kaldırılsın istiyorum. Meclis'e dün itibariyle dört adet sıkmabaş kelle soktular. Kahrolsun şeriat, meclis benim Kabe'm. Yaklaşık 50 çocuk, Cuma namazı kılarken kameralarımıza yakalandı. Kur'an-ı Kerim'de kadın-erkek eşitliği olmadığı gibi, cariye ve köle düzeni vardır; demek ki çağdaş değil. Güzel başörtülü kadınlara üzülüyorum. Ben demokrat değil cumhuriyetçiyim. Millet iradesiymiş, ıvır zıvır, geçin efendim bunları. Halk oyunun hiçbir önemi yok; değil yüzde 47, yüzde 97 oy alsa bile bu dava açılır. Park ve bahçeler de kamusal alandır. Namaz kılan değil, bale yapan çocuklar istiyoruz. Başörtülü Türkiye cehennem olur. Atatürk'ü sevmek ibadettir."