Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Nisan 2020

Güler misin, ağlar mısın?

Hz. Ömer anlatıyor...

“Cahiliye devrinde yaptığımız iki şey vardı ki bunlardan birini hatırladıkça güler, diğerini hatırladıkça ağlarım.”

“Ya Ömer! Bunlar nelerdir?” diye sorarlar.

Hz. Ömer cevap verir:

“Bizler cahiliye döneminde özellikle uzun yolculuğa çıkacağımız zaman ve sair zamanlarda kendimize helvadan putlar yapardık. Yolculuk esnasında gün boyunca onlara tapınırdık. Bu arada o helvadan yaptığımız putlar kurur, bir o kadar da lezzetlenirdi. Bizler de acıktığımız zaman o taptığımız ve ilah saydığımız putların kollarını bacaklarını koparır onları bir güzel yerdik. Bu olay aklıma geldiğinde kendimi tutamaz gülerim. Ağladığım şey ise cahiliye döneminde kız çocuklarını bir zül, eziklik ve utanç sebebi sayardık. Bunun için de onlardan kurtulmak için her yolu denerdik. Birinin kızı olduğu zaman o insanla alay edilirdi. Bu yüzden kızlar diri diri toprağa gömülürdü. İşte bu olay karşısında da duygulanır ve ağlarım.”

Her dönemin cahillikleri vardır elbette. İçinde bulunduğumuz bu sıkıntılı dönemler geçer ve yine eski güzel günlere ulaşırız ama bu dönemde yaşadığımız ve şahit olduğumuz olayları hatırladıkça bazısına güleceğimiz ve bazısına da ağlayacağımız muhakkaktır.

Ezan ve salalarla koştuğumuz, her vakit mukabelelerle şenlenmiş, teravih namazlarıyla dolup taşan camilerimiz ve şenliklerle geçirdiğimiz ramazanları geride bırakıp, cami ikliminden uzak, cemaat sıcaklığından yoksun ve muhabbet ortamlarının olmadığı bir şekilde eda edeceğimiz ramazan ayını hatırladıkça gözlerimiz dolacak ve hüzünleneceğiz, din ve diyanetten yoksun, namaz ve oruçtan habersiz, ezan ve salalardan rahatsız zevatın televizyon ekranlarında ramazan ayının ertelenmesi tartışmalarını hatırlayıp güleceğiz.

Bir zamanlar kapılarındaki kuyruklarda hastalarımızın vefat ettiği, tedavi olup çıkmak isteyenlerin ödeyemediği hastane borcu yüzünden içeride rehin kaldığı, bir ilaç için günlerce eczane arandığı, pislikten ve çöpten geçilmeyen, yıpranmış ve sömürülmüş sağlık sistemini hatırladıkça gözlerimiz dolacak ve hüzünleneceğiz, bütün dünyanın gıpta ile seyrettiği sağlık sistemimiz ve devasa hastanelerimiz ile gururlanırken buna gölge düşürmek isteyen ve sağlık sistemimizi çıkmaza sürükleyen o köhnemiş zihniyetin bugünlerde fuar alanında kitap stantlarının perde ile çevrilmesiyle hazırlanan ve içinde herhangi bir malzemenin bulunmadığı sözde bin kişilik sahra hastanesini hatırlayıp güleceğiz.

Caddelerinde gezindiğimiz, sokaklarında neşelendiğimiz, meydanlarında hava aldığımız şehrimizi sokağa çıkma yasağı ile terk edip evimize hapsolduğumuz bugünleri hatırlayıp gözlerimiz dolacak ve hüzünleneceğiz, iki günlük sokağa çıkma yasağı dolayısıyla marketlere koşup rafları boşaltan, akaryakıt istasyonlarına koşup arabalarının depolarını dolduran kişileri hatırlayıp güleceğiz.

Korona virüs sebebiyle evlerinde kalmak mecburiyetinde olan başta yaşlılarımız için valilik ve kaymakamlıklarca oluşturulan vefa guruplarına verdiği siparişi kapılarda bekleyen büyüklerimizi hatırlayıp gözlerimiz dolacak ve hüzünleneceğiz, güvenlik görevlisinin amiriyle telsiz görüşmesinden öğrendiğimiz yine aynı vefa guruplarından alkol siparişi veren vatandaşımızı hatırlayıp güleceğiz.

Her zaman devletinin yanında olan milletimizin devletin başlattığı yardım kampanyasına yoğun ilgisini ve katkısını hatırlayıp gözlerimiz dolacak ve hüzünleneceğiz, milletin duygularını her zaman sömüren ve felaketleri bile siyasi ranta çevirmeye çalışan siyasilerin inanmadığı ve hiçbir zaman da vermediği zekât için hukuki hakkı olmamasına rağmen yardım adı altında istemesini hatırlayıp güleceğiz.

Sevdiklerimizden ayrı kaldığımız, en yakınımızın bile cenazesine katılamadığımız bu günleri hatırlayıp gözlerimiz dolacak, tahlili pozitif çıkan vatandaşın bütün akrabalarını ziyaret edip onlarla sarılarak vedalaşması sonucu hepsine virüsü bulaştırmasını hatırlayıp güleceğiz.

Sağlığını millet için tehlikeye atıp virüs kapan ve ebediyete gönderdiğimiz doktorlarımızı hatırlayıp gözlerimiz dolacak, bunu bile fırsata çevirip kendi piarı için kullanmaya çalışan, aşıyı buldum diyerek her gün yeni bir tarih vererek duygularımızı sömüren, buldum dediği ilacın halen kullanılmakta olan bir ilaç olduğu ortaya çıkan doktorları hatırlayıp güleceğiz.

Ne ağlayalım, ne gülelim.

Bence gülümseyelim.