GÜLEN CAMİ AVLUSUNA BIRAKILDI
Daha şimdiden Bank Asya ile ilgili gelişmelere baktığımızda adamların hiçbir ahlaki, dini, hukuki kurala uyma gereği duymadıklarını hayretler içinde izliyoruz. Bunun tek bir sebebi var:
La yüs'ellik, yani sorulamaz ve sorgulanamaza olan inancın verdiği aşırı güvenu2026
Kendilerine o kadar güveniyorlardı ki topladıkları himmetlerin hiçbir makbuzunu tutmamışlar. Keza kurban için dindar Anadolu insanından topladıkları paralarla kurbanlık hayvanları kimden aldıklarına dair hiçbir belge yok hatta alıp almadıklarına dair de kesinlik yok. Nasıl olsa kimse onlardan hesap soramayacaktı, Allah hesabından da çekinmemişler ise sorun yoktu.
Daha vahimi, BANK ASYA için ortaklıklar kurulmuş, bu ortakların 122'si gizli tutulmasından ve bir kısmının da paravan ortak olmasından çekinilmemiş. BDDK ortakların isimlerini isteyince ortakların % 63'ü belli değil. Adamlar kurallara, yasalara uymaya gerek bile duymamışlar, nasıl olsa devlet tamamen elimizde diye.
Yoksa UYAP'a girmeyen dosyalarla dönemin başbakanına ulaşma çabalarındaki gamsızlık,
Alakasız dosyalarla hükümeti yıkma teşebbüsleri,
Başbakanın evini kuşatmaya kalkışmaları,
Ya dinlemeler?
Başbakanın en gizli ve 3-5 kişi dışında kimsenin bilmediği kütüphanesine dileyici yerleştirmeleri,
Açıktan başbakana hakaret etmeleriu2026 hepsi güvenden kaynaklı nobranlık, hoyratlık ve densizlik;
Biz yeneceğiz, biz geleceğiz bu baharda diyorlardı sonsuz güvenle...
Neye ve kime güveniyorlardı dediğinizi biliyorum, az sonra açıklayacağım.
Ama önce yaptıklarını yeniden hatırlayalım ki soruya doğru cevap bulabilelim.
Adamlar MİT'e ait ve aranamaz Tırları "ayarladıkları" jandarma ile durdurup arayarak kendileriyle işbirliği yapan Haçlılara "Türkiye el-Kaide'ye silah götürüyor" koz ve mesajını verdiler. Bununla Tayyip Erdoğan teröristleri destekliyor, haydi gelin saldırın demek istemişlerdi. Haçlılar da Türkiye aleyhine zamanı gelince "teröre destek veren ülke" kozunu kullanacaktı. Peki, bu ispiyondan paralelcilere ne kaldı?
Ülkesine ihanet lekesi ve hukuk önünde hesap verme.
Başka ne yapmışlardı?
Besleme ve devşirme kalemşorları vasıtasıyla Batı'ya "Savcılar İslamcı teröristleri yakalamak ve tutuklamak istiyor, ama Recep Tayyip Erdoğan izin vermiyor" yalanını servis ederek ülkesinin başbakanına "teröristleri koruyan ve Batı'ya musallat eden başbakan" suç ve lekesini sürdüler. Bunu yaparken zerre kadar "ya gün gelir de bu iftiraların hesabı bizden sorulursa" endişesini taşımadılar.
Rahmetli Adnan Menderes için Fetullah Gülen'in müctehid darbeci generalleri uçaklar dolusu altın kaçırdı yalan ve iftirası gibi"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Tırlarla para taşıdı, 8 ülkeye para kaçırdı" diyerek hiç çekinmeden, Allah'tan korkmadan ülkesinin başbakanını dünyaya hırsız ilan ettiler.
İsrail'in talebi üzerine ve ablaların zılgıtla kutladıkları HALK BANK'ı batırmak istediler.
Şimdi de ablaların cevşen okuyarak kurtarmak istedikleri BANK ASYA'nın batık şirketlere kredi yağdırdıkları ortaya çıktı.
Uzatmayalım, Türkiye uluslar arası arenada ne ile sıkışacaksa, dönemin başbakanı R. Tayyip Erdoğan ne ile kötü olacaksa, devlet ne ile çökecekse, İsrail'in eli nasıl güçlenecekse, MOSSAD nasıl istemişse öyle davrandılar.
Hesap ve plan şuydu:
İsrail ve Neo-Con ABD'si başta olmak üzere Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmek isteyen kimi Batılı ülkeler Erdoğan'dan kurtulmak istiyordu. O zaman Erdoğan kesin gidecek. Bunun için işlerini kolaylaştırmak gerekiyordu. Erdoğan giderken kendileri (paralelciler) onun yerine geçip hükümet olacakları için kamuoyuna Erdoğan'ın neden gittiğini açıklayacak haklı gerekçeler bulmaları gerekiyordu. Tabi ki bu aynı zamanda Batı'nın da işini kolaylaştıran gerekçelerden olmalıydı.
İşte, MİT TIRları, İHH baskınları, El Kaide iftiraları, savcı teröristleri almak istiyor, ama Erdoğan teröristleri koruyor yalanlarıu2026 Hepsi hem Batı'nın işini kolaylaştırmak içindi hem de Türkiye kamuoyuna, "işte Erdoğan bu tehlikelerle ülkeyi felakete götürecekti, biz bu yüzden müdahale ettik" demeleri içindi paralelcilerin.
Fetullah Gülen istihbarat hastası, gençliğinden beri istihbaratlarla içli dışlı. Daha 27 yaşındayken "dönemin MİT Müsteşarı Fuat Doğu ile Vehbi Koç'un evinde davetlerdeymiş." Bunu anlıyoruz, ama kendisini bu konuda dolduruşa getirenleri neden tanıyamadı? Yani kendisini bu çirkin oyuna sokanların sonradan geri duracaklarını neden düşünemedi Fetullah Gülen? Bunlara nasıl bu kadar güvendi?
Çünkü kendisiyle işbirliği yapanlardan bazıları Fetullah Gülen'i "cami avlusuna bıraktı." Oysa mesele aşikar;
Batı bir denemede bulundu, başarılı olamadı ve Fetullah Gülen'i orta yerde bıraktı. Bu Batı'nın klasik taktiğiydi. Her zaman kullanır, işi bitince atardı, yine öyle oldu. Hele hele kullanıcı firma başarısız ise Batı'nın muamelesi daha dramatik.
Anlayın, Paralel örgüt aylardır devletin güvenliğini tehdit eden bir örgüttür. MGK kararı öylesine bir karar değil.
Artık mesele çoktan Ak Parti-Cemaat! ya da Tayyip Erdoğan-F. Gülen konusu ve kavgası olmaktan çıktı. Dolayısıyla sorun ulusal güvenlik sorunudur, devletin ve milletin güvenliği.
@ahmetay_