Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Şubat 2017

Güle Güle Bürokratik Oligarşi, Hoş Geldin Milletin Devleti

Vatan kutsaldır. Güzeldir, sevgilidir. Devlet kutsaldır. Uğruna şehit oluruz. Vergi istenir, veririz. Askere çağırırlar gideriz. Öl derler, ölürüz; sürün, sürünürüz. Seferberlik ilan edilir. Yediden yetmişe eli silah tutan denir, bizim eli silah tutamayanımız, bıyığı henüz terlemiş olanımız dahil cepheye koşarız. Geriye de bakmayız.

Son yüz elli yıldır ödemediğimiz bedel kalmadı bu memleket için. İçten ve dıştan sırtlanlar gibi saldıranlar oldu. İhanetin her türlüsünü gördük. Cepheden cepheye koştuk İstiklal Savaşı'nda. Şahsen öz dedem tam yedi yıl esarette kalmış.

Demem o ki bu vatan ve devlet için hep Anadolu'nun öz evlatları çile çekmiş, şehit olmuş ve aç kalmıştır. Gözü yaşlı analar bugün de taşrada, kenar mahallelerde, gecekondularda. Niçin? Yüce devlet için.

Sahi, bu devlet kimdir? "Allah, devletimize zeval vermesin." diye dua eden bizleri, devlet biliyor mu? Sahi, devlet kimlerden, kimin nesi? Devlet babamız ise bu devlet, kimin ağabeyi, dedesidir? Devlet akrabamız olur mu? Devle ile bu kadar yakınız. Devlet baba! Peki, bu devlet baba bizi sever, korur mu? Korusa da korumasa da; sevse de sevmese de o, bizim babamızdır. Evet, bu kadar vefalıyız, sadakatliyiz.

Merhum Necip Fazıl'ın "Çatık kaş.. Hüku00fbmet dedikleri zat..." dizesinde ifadesini bulan sert güç müdür devlet? Bize kaşını çatan, üstten bakan ve acımasız güç! Biz devletin emrinde ve elindeyiz de devlet kimin elinde?

Millet, Devletini Ele Geçiriyor!

Osmanlı'da padişahın otoritesini yavaş yavaş yitirmeye başlamasıyla ortaya çıkan sivil bürokrasi başta çok cazip geldi. Sivil ve asker zümre zamanla bürokraside fazla güçlenince merkezu00ee yönetim zayıfladı. Böylece çatırdayan sistemde yıkılmalar oldu. Belki de bürokrasinin ne olduğu değil, kimin elinde olduğuna dikkat etmek gerekiyordu.

Nedir bu bürokrasiden çektiğimiz, kimlerden oluşur bu bürokrasi?

Bürokrasi kavramı ilk defa 1745'te Fransız fizyokrat ve iktisatçı Vincent De Gournay tarafından kullanılmıştır. Bürokrasi kelimesi "büro" (daire, memurlar) ve "krasi" (güç, iktidar) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Böylece bürokrasi "büroların iktidarı" anlamına gelmektedir.

Mezopotamya, Mısır ve Çin'de ilk örneklerini gördüğümüz bürokrasiyi Weber, iş bölümü, otorite hiyerarşisi olan, yazılı kurallar ve yazışmaları olan bir örgüt ve yönetim biçimi olarak ele almıştır.

Devletin somutlaştığı nokta bürokraside zamanla yığılmalar, hantallık ve artan kırtasiyecilik verimsizliği doğurmakta. Bürokrasi, toplumun üstünde yer alan ayrıcalıklı kişilerin elinde ve topluma karşı bir güç, otonom bir yapı haline dönüşüyor. Bazen de pasif ve korkak kişiler bürokraside bir makama gelmişse vay halimize! İşler bir türlü ilerlemez, dolambaçlı hale gelir. Bu durumda maksat iş yapmak değil, koltuğu kurtarmaktır esas olan.

Devletin ortaya çıkışı ile beraber bürokrasi de var olmaktadır. Bu şu demek oluyor:

Vatanı korumak, devleti yaşatmak milletin sorumluluğunda, devleti yönetmek ise bürokrasinin işi. Daha da açık ifade ile bürokrasi kendi özel zümresini doğurur ve bu gücü kendi elitleri içinde elden ele devreder. Vatandaş mı? Ona askerlik, vergi, gerektiğince ölüm düşüyor bu vatan ve devlet için.

Gelelim günümüze ve ülkemizdeki sistem tartışmalarına. Yeni Anayasa oylamasıyla fırtınalar koparanların derdi rejim değildir. Maruz kaldığımız ihanetler ve darbelerin de sebebi hiçbir zaman rejim olmamıştır. Bağırıp çığıranların derdi, özledikleri devlet-parti özdeşliği, parti il başkanlarının valiliği, halk için halk adına karar veren üstten bakan jakoben (tepeden inmeci) anlayış, bürokratik elitler ve bürokratik oligarşinin sınırsız ve sorgusuz gücüdür.

Tarihi millet yaptı; başkaları yazdı. Vatanı, millet kurtardı. Devleti, jakobenler, elitler ve özel zümreler ele geçirmişti. Yeni sloganımız:

Yeter, devlet milletindir!