Dolar (USD)
32.45
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2440.90
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Kasım 2021

Gül kokusu

Mescide gel zâhidâ ma‛nîde Hak dîvânıdur

Gülşen-i ihsânıdur insana rahmet kânıdur

(Taşlıcalı Yahyâ)

Gül... Tüm güzel sıfatları bünyesinde toplayan çiçeklerin şahı. Bundandır ki sevgilidir gül; sevgilinin yanağıdır; teridir, elleri ve kulaklarıdır. Sevgilinin boyu gül fidanıdır. Sevgilinin yüzü gül rengidir. Gül, Efendimiz (s.a.v)’ın kokusudur, O’nun yansımasıdır. Ondandır ki şair “Gül devrini bilseydim onun, bülbül olurdum/ Yâ Rab, beni evvel getireydin ne olurdu?” diyerek ruhunda yankılanan gül devrine ve güle dair özlemi dile getirir. Sonra vuslatı imkânsız hale getirilmiş hayali bir güzeldir gül. Gülün olduğu yerler gülistan oluverir. Sonra gül hikayelerimiz vardır bizim, tarihin imbiğinden süzülen, gül hikayeleri. Ve bizim tarihimiz nice şanlı zaferlerle doludur. Her zafer kendi içerisinde binlerce gül kokulu hikâyeler barındırır. Bu yazımızda iki şanlı zaferlerden, iki kutsal şehirden ve bir şanlı kumandandan ruha dokunan bir gül hikayesi kaleme almaya çalıştım. Yazdım ki unutulmasın. Yazdım ki tarihi tefekkürüm mumyalansın ve asırlar sonrasına bir demet gül yazısı ve şehrimin gül hikayesi hatıra kalsın.

Selâhaddîn Eyyûbî, 1183’te Diyarbakır’ı alır ve buranın yönetimini Hısn Keyfa Emîrî Artuklu Nûreddîn’e verir. Artuklular 1232 senesine kadar burada hüküm sürerler. Henüz Kudüs fethedilmemiştir. Selâhaddîn Eyyûbî’nin Kudüs'ü fethetmeden 5 yıl öncesidir. Şehrin hanımları, Diyarbekir anneleri, Diyarbekir Fatihi Selâhaddîn Eyyûbî ile görüşmek isterler. Huzura kabul edilirler. Diyarbekir anneleri Selahaddin'e bir emanet vermek istediklerini; ancak bu emanete sahip çıkıp çıkamayacağını sorarlar. Selâhaddîn Eyyûbî ise emanetlerinin ne olduğunu sorar. Diyarbekirli anneler, Selahaddin'e, bir yıldır Diyarbekir'deki en güzel gülleri topladıklarını, gül suyu yaptıklarını ve bunu bir kaba koyduklarını, Kudüs'ü fethettiğinde Mescid-i Aksa'yı bu gül suyu ile yıkamalarını isterler. Selâhaddîn Eyyûbî de bu kokuyu 5 yıl boyunca yanında saklar. Mısır ve Suriye’nin Sultanı Selâhaddîn Eyyûbî İslam İmparatorluğunu kendi gölgesi altında birleştirir ve 1187 yılında gerçekleşen Hıttin Savaşı'nda Haçlı ordusunu yenilgiye uğratarak Kudüs'ü hakimiyeti altına alır. Kudüs'ü fethettiğinde kendisine emanet verilen gülsuyu ile Mescid-i Aksa'nın içini yıkatır ve soluğu gül kokulu olan sultan Mescid-i Aksa’nın kapısında şunları söyler: “Benim Kudüs'ü fethetmemde en çok Diyarbekirli annelerin gül suyu emaneti ve Halepli marangozun minber emaneti etkili olmuştur.”

Geçen hafta gül şehri Diyarbekir’de Ulu Camii’nin yakınlarında bir bürosu bulunan alim ve fazıl bir şahsiyet olan Abdulaziz Yatkın hocamla yukarıda zikrettiğim hadiseyi, hasbihalimizde konuştuk. Abdulaziz Hocam bu hikayeye binaen başından geçen şu muhteşem hadiseyi de aktarıverdi bana. Ben de aynı şekilde bana anlatılanı onun dilinden aktarıyorum: 2017 yılında alim ve fazıl bir şahsiyet olan M. Sirac Öztoprak Hocam ile Kudüs’ü ziyarete gittik. Ben bir sabah yanımdaki bir kutuyu çıkararak Siraceddin Hocama “Hocam bu kutunun içinde ne var bilir misin?” dedim. Gül Suyu... Bundan 800 yıl evvel ninelerimizin Selâhaddîn Eyyûbî’ye emanet olarak verdikleri gülsuyunun bir zeyli olarak hazırladım ve Mescid-i Aksa’nın minberini bu gül suyu ile temizleyelim, dedim. Siraceddin Hoca’mın sevinçten yüzünde güller açtı ve duygulandı. Cuma günü sabah namazı vaktinde Mescid-i Aksa’ya gittik ve namazdan sonra minber-i şerifi gülyağı ile silip temizledik. Her tarafa gül kokuları yayılıverdi. Cuma namazına gelenler bu güzel kokunun hikmetini sorduklarında Mescid-i Aksa’nın imamı: 800 önce ninelerinin göndermiş olduğu bir gülsuyu hatırasını yeniden derhatır etmek için Diyarbekirli kadınların torunları geldiler ve minberi gülyağı ile sildiler, dedi. Azîz olun Abdulaziz Hocam. Güzel adam Pakdil ne hoş ifade etmiş:

Gel

Anne ol

Çünkü anne

Bir çocuktan bir Kudüs yapar

Adam baba olunca

İçinde bir Kudüs canlanır.