Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2969.84
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Haziran 2020

Güçlü Türkiye’nin ayak sesleri

Necip Fazıl Kısakürek, tarihimizde nice şehirler, ülkeler fethetmiş kahraman devlet adamları olduğunu hatırlatır ve sorar, “Niçin hiçbirinin adı, hâs isim olarak Fatih değil?”

Sultan II. Mehmet Han öyle bir şehri fethetmiş ki, Napolyon, bu şehir için, “Dünya tek devlet olsaydı, merkezi İstanbul olurdu” demiştir. Osmanlı Devleti’nin imparatorluk olduğu dönemde tüm dünya İstanbul’dan yönetilmiştir.

Bugün Libya’da Türkiye’nin kazandığı başarılar, bir zamanlar üç kıtada 10 milyon metrekarelik dev vatanda hükmünü sürdüren bu büyük milletin geri dönüşünün ayak sesleridir. 783 bin kilometre kareye sıkıştırılmış bir milletin yeniden kıpırdanması ve kabuğunu kırmasıdır.

“Emperyalist” kelimesini dünya terminolojisine kazandıran Marksistlerdir. Emperyalizm, askeri hegemonyaya dayanan ve karşı tarafı tutsak almayı ifade eden bir mana taşır. “Emperyal” kelimesi ise liberal terminolojide güce dayanan, bu gücü diğer ülkeler üzerinde hissettiren anlamına gelir.

Türkiye, doğası ve yapısından dolayı tarafsız ve edilgen bir ülke olamaz. Türkiye, ya diğer ülkeleri de etkileyen güçlü bir dünya devleti olacak veya emperyal devletlerin etkisi altında kalacaktır.

***

Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi sadece Roma mozaiklerinin ortaya çıkarılması için yapılmamıştır. Hilalin sembollerinin indirilip haçın sembollerinin ortaya çıkarılması da değildir. Fetihle şereflenen Türk ruhunun müze haline getirilen bir hücreye tıkılmasıdır.

Ayasofya, müze yapıldığından beri manevi ruhunu kaybetmiş bir taş yığınına dönüşmüştür. Sadece bununla da kalınmamış, üzerimize saldırmak için salyasını akıtan tek dişi kalmış canavarların hemen her alanda iştahını kabartmıştır. Necip Fazıl, 1965 yılında MTTB’de verdiği konferansta şöyle der:

“Ayasofya’nın kapatılması, Türk tarihine, mukaddesatına, ruhuna, ihanetlerin en büyüğü şeklinde meydana gelmiştir. Türk’ü yoktan var ettiğini iddia eden bir zümre ve (klik) zihniyeti, Ayasofya ile Türk vatanını, göklerdeki aslî ve hakikî vatanıyla beraber satmıştır.”

İbadete kapatıldığından beri ağlamakta olan Ayasofya, yıllardır Türk Milleti’ni de ağlatmaktadır. Yahya Kemal bir şiirinde bunu ne güzel ifade eder:

Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle,
Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz’ı hayal ettiren âhengiyle.”

***

Necip Fazıl, Ayasofya konferansında ümitli olduğunu vurgular ve şunları söyler:

“Allah diyen bu millet mutlaka kalacak; ve kalacağına göre, öteki dünyadakinden evvel, bu dünyada hesap gününü açacaktır. Ayasofya, muayyen bir idare ve zihniyetin getirdiği, ruhî, ahlâkî, içtimâi, iktisadî, idarî, siyasî felaketler eliyle Batı dünyasına takdim edilen hediye kutusu üzerindeki fiyonklu kordelâdır. Topyekûn şahsiyetlerini düşmana teslim edici böyle hediyeleri veren milletler ise, hediyeyi alanlar nazarında hakir ve zelildir.”

Şimdi güçlü Türkiye’nin bu zilleti kırma zamanı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Mayıs’ta Fetih Suresi’nin okunmasından sonra “Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması konusunda bir çalışma yapın, getirin” diye talimat verdi. Ve bu konuda hassas davranılmasını istedi.

Eğer yapılabiliyorsa, Ayasofya sadece cami veya Müze değil, Müslümanlar için cami, gayrimüslimler için müze olmalıdır. Şu anda Ayasofya’da ezan okunuyor ve bir bölümünde namaz kılınabiliyor. Ancak Fatih Sultan Mehmet Han’ın vasiyetine uyularak cami olmalı, yabancılar ise yine ücret ödeyerek burayı ziyaret edebilmelidir.

Son hatırlatmamı pandemi döneminden etkilenen şirketler için yapmak istiyorum. 15 Haziran’a kadar olan icra takiplerinin süresi biraz daha uzatılmalı, bankaların mesafeli duruşu önlenmeli ve pandemi dönemine kadar hiçbir çeki yazılmamış olduğu halde bu dönemde zor durumda kalan şirketler kredi ile desteklenerek ayakta kalmaları, yaşamaları sağlanmalı, büyük Türkiye’nin dev şirketleri olmaları için çaba gösterilmelidir. Unutmayalım, zincirin bir halkası kırılırsa kalanın bir fonksiyonu olmaz. Türkiye, bilgili ve donanımlı insanı ve güçlü şirketleri ile yükselmelidir.