Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Kasım 2022

Güçlü şahsiyetin kaynağı İslâm'dır!..

Yüce dinimiz İslâm; emir ve yasaklarıyle insanı kuvvetli bir şahsiyete ve sağlam bir karaktere kavuşturur. Dinimizin ortaya koyduğu bu ilke ve değerler; bir yandan insanın duygu, düşünce ve davranışlarını düzenlerken diğer yandan da şahsiyetini olgunlaştırır.

Hayatın mânâ ve gayesine, varlığın kökeni ve serüvenine, bilginin kaynağı ve sıhhatine; sevap günah, iyi kötü, doğru yanlış, güzel çirkin ve faydalı zararlıya dair tüm sualler, İslam’ın inşa ettiği müslüman şahsiyette gerçek cevaplarını bulur.

Müslüman şahsiyetini oluşturan en önemli unsur, dünyayı ve âhireti anlamlandıran imandır. İman, kişiyi kulluk yolculuğundaki savrulmalardan koruyup saadet-i ebediyeye ulaştıran en büyük güçtür.

Müslümanın sapasağlam bir karaktere sahip olmasında imandan sonra gelen en kuvvetli etken, ibadetlerdir. Bundan dolayı müslüman, imanının göstergesi olan ibadetlerini titizlikle yerine getirir. Zaten insanın yaradılış gayesi, Allahü Teâlâya ibadet etmektir? Âyet-i kerimede buyuruldu ki:

“Ben, cinleri ve insanları, ancak Bana ibadet etsinler, diye yarattım!..” (Zâriyat 56) İnsanın yaradılış gayesinin; Allahü Teâlâya ibadet etmek olduğu gerçeği ile alakalı başka âyet-i kerimeler de vardır, birkaçı mealen şöyledir:

“Hüküm yalnız Allah’ındır. O, size, kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.” (Yusuf 40)

“Ey insanlar! Hem sizi hem de sizden önceki insanları yaratan Rabbinize ibadet edin!” (Bakara 21)

“Allah’a ibâdet edin ve hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayın!” (Nisa 36)

Ayrıca her gün kıldığımız namazlarda, defalarca: “Ancak Sana ibâdet eder ve ancak Senden yardım dileriz,” (Fâtiha 5) âyet-i kerimesini tekrarlarız.

Müslümanın sapasağlam bir karaktere sahip olmasındaki en güçlü bir diğer etken de, ibadetlerin tabii bir sonucu olan ahlak-ı hamide yani güzel ahlaktır. Bir toplumun kalitesi, onu oluşturan fertlerin hangi nisbette güzel ahlaka sahip olmalarıyla ölçülür. Bunun için yüce dinimiz İslâm; güzel ahlaka çok büyük değer vermiştir. İslam’ın güzel ahlaka verdiği değeri, hiçbir düşünce sistemi vermemiştir. Bundan dolayı, Kuran-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde ahlak konusu çok geniş yer alır. Efendimiz aleyhissalatü vesselam şöyle buyuruyor: “Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim!” (İmam Ahmed) Aynı şekilde İslâm âlimleri de, yazdıkları kıymetli eserlerle güzel ahlak konusunda insanlara rehberlik etmişlerdir.

Evet kuvvetli şahsiyetin inşasında imandan sonra ibadet ve güzel ahlakın yeri çok büyüktür. Çünkü ibadet, insanın yaradılış gayesi ve kulluğunun özüdür. Güzel ahlak ise, zihnini inşa eden ve ona sağlam kişilik kazandıran asil davranışların tamamıdır.

Her konuda olduğu gibi bu şahsiyet meselesinde de yegane örneğimiz sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellemdir. Âyet-i kerimede buyruldu ki: “Hakikaten, Allah’ın Resulünde sizler için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı bekleyenler ve Allah’ı çok zikredenler için en mükemmel bir örneklik vardır.” (Ahzab 21)O halde bize düşen şey, Efendimiz aleyhisselamın örneklik ve rehberliğinden bir an olsun ayrılmamaktır. Tıpkı O’nun gibi; temelinde tevhid olan, ibadetlerle mayalanan, güzel ahlakla olgunlaşan bir duruş sergilemektir. Ayrıca İslam’ın izzet ve şerefini kuşanmak, zamana ve zemine göre değişmeyen güçlü bir kişiliğe sahip olmaktır.

Böyle güçlü bir karaktere sahip olan kişiler; daima iyiliğin peşinde koşar ve hayırlı işlerde yarışırlar. Onlar, haksızlığa, zulme ve şiddete asla meyletmezler. Başta anne baba olmak üzere, eşlerine, çocuklarına ve herkese şefkat ve merhametle yaklaşırlar. Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemin buyurduğu gibi: “Elinden ve dilinden hiç kimsenin zarar görmediği bir müslüman” (İmam Ahmad)olabilmek için gayret gösterirler. Böyle güzel bir karaktere sahip olanlara ne mutlu. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: (Ey mü’minler!) Şüphesiz ‘Rabbimiz Allah’tır’, deyip de sonra (kulluk görevlerinde ve işlerinde) istikamet üzere (dosdoğru) olanlar var ya, onların üzerlerine (ölümleri anında) melekler inerler de: ‘(İlerisi için) korkmayın, (bıraktığınız evlat ve ailenizden de) endişe etmeyin, size söz verilen cennetle sevinip neşelenin,’ derler.” (Fussilet 30)