Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Aralık 2017

Güçlü Millet Güçlü Türkiye

Güç savaşı tüm hararetiyle devam ediyor.

Soğuk savaşın bitmesinin ardından ABD sermaye gücüyle dünya üzerinde hegemonik güç sahibi olmuştu.

Fakat son yıllarda Çin ve Rusya başta olmak üzere Türkiye'nin de dahil olduğu ülkeler güçlendikçe ABD'nin hegemonik gücü zayıflamaya başladı. ABD son dönemde hegemonyası altındaki ülkeleri kontrol altında tutabilmek için daha hırçın politikalar izlemeye başladı.

Hırçın politikalarının son halkasını geçtiğimiz hafta BM toplantısı öncesinde gördük.

ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Haley BM Genel Kurulu'nda Kudüs konusunda yapılan oylamada, üye devletlerin kullanacakları oyların Beyaz Saray'a bildirileceğini söyledi.

Yaptığı tüm tehditler boşa gitti. Yapılan oylamada ABD, adı sanı bilinmeyen birkaç ufak tefek ülkenin dışında tüm dünyanın desteğini kaybetti. Bu bir Kudüs oylamasından çok küresel sermaye gücü tarihinin de bir kırılma noktasını oluşturdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni işaret ederek söylediği "Dünya Beşten Büyüktür" sözünü uygulamalı olarak herkese göstermiş oldu.

Yeni nesil küresel savaşın diplomasi cephesinde Türkiye stratejik bir hamle yaparak yeniden küresel bir güç olduğunu tüm dünyaya gösterdi.

***

Gelelim gücün kaynağına.

Türkiye binlerce yıllık tarihi birikim ve tecrübeye sahip bir ülke. Stratejik bir coğrafyada yer alıyor ve güçlü bir siyasi iradeye sahip.

Hedef 2023 ile doğru bir stratejik planlama yaparak yola çıktı ve ekonomisi her dönem büyümeye devam ediyor. Savunma sanayinde dışa bağımlılığı gün geçtikçe azalıyor.

Diğer taraftan eğitim seviyesi hızla yükseliyor. Eğitimde özel sektörün ve teknolojinin payı sürekli artıyor. Bütçenin beşte biri, vergi gelirlerinin %23'ü eğitime harcanıyor.

Gücün bir diğer kaynağı da kamu maliyemizin sağlam olması. Devlet borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı birçok ülkeye göre düşük ve maastricht kriterlerinin altında. (maastricht kriterleri %60 Türkiye'nin %28,3 Euro Bölgesinde %89,2)

***

Cari açık problemimiz var. Evet. Ancak şunu da bilmek gerekir; petrol ve altın hariç cari açığımız milli gelire oranla sıfır.

Fakat üretmek için enerji ithal etmek zorundayız.

Bu kapsamda enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak hamleler yapıyoruz. Maalesef ki bu konuda çok geç kalmışız.

Dünya ekonomik sıralamasında ilk sıralarda yer alan ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Almanya, Fransa'da onlarca nükleer santral var. Bulgaristan, Ermenistan, Güney Afrika, Arjantin gibi ekonomik olarak bizden geride olan ülkelerde bile en az bir veya iki adet nükleer santral bulunuyor.

Bir diğer önemli husus; son yıllarda savunma sanayinde dışa bağımlılığımızı hızla azaltsak da hava savunma sistemi gibi önemli bir konuda hala dışarıdan almak konusunda birçok diplomatik baskıya maruz kalıyoruz.

***

Bu baskıları büyük ölçüde def edebilsek de Rusya ile çıkar işbirliği yürüttüğümüzü unutmamalıyız.

Ne Rusya, ne ABD, ne Çin ne de AB bizim çıkarlarımızı ve iyiliğimizi istemez.

Kendi işimizi kendimiz görmeli, yerli ve milli sanayimizi güçlendirme çalışmalarını hızlandırmalıyız.

***

Sonuç olarak nerede bir mazlum varsa umudu haline gelen Türkiye enerjiden teknolojiye savunma sanayinden yatırım sermayesine her konuda dışa bağımlılığını azaltıp daha güçlü hale gelmesi gerekli.

Uluslararası mecralarda bağımsız ve güçlü politika üretebilmenin yolu bağımsızlık ve güçlülükten geçer.

Türkiye, yürüttüğü diplomatik girişimler sayesinde ABD'ye tarihi bir tokat attığı bugünlerde bunun bilincine vararak daha çok çalışmalıyız.

4. Sanayi devrimi bağlamında rekabetten kopmamak için en önemli mesele eğitim. Akıl-Bilgi yoğun insanlar yetiştirerek beşeri sermayenin kalitesi artırılmalı. Bunun için ise öncelikle öğretmenlerin kalitesi artırılmalı.

Bu arada eğitimde model konusu sürekli tartışılsa da içerik ve yöntemin daha önemli olduğunu düşünüyorum.

Talebelere analitik düşünme, karmaşık problemleri çözme yeteneği kazandırılmalı.

Böylece bilgi üreten bir toplum oluşturabilir ve dünya üzerinde sadece oyunları bozan değil oyunlar kuran bir ülke konumuna gelebiliriz.