Dolar (USD)
34.47
Euro (EUR)
36.40
Gram Altın
2951.92
BIST 100
9356.86
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Aralık 2022

Güçlendirilmiş(!) Parlamenter Sistem Yeni Mi?

Bilindiği üzere Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin yeni yüzyıl vizyonunu açıklamış ve

ülkemiz için yeni kızıl elma ülküsünü nihai hedef olarak göstermişti. Hedef kızıl elma ise her

şeyden önce Anayasa gibi devletin kurumlar arası işleyişini ve birey devlet ilişkilerini

düzenleyen kuruluş metinlerinin, vaat edilen ülküyü desteklemesi gerekir. Bu açıdan hala bir

takım vesayet odaklarının meşru zemini olan askeri anayasanın bir an önce sivil, özgürlükçü

ve yüzyıl hedeflerimizi destekleyen bir anayasaya tahmil edilmesi bir zarurettir. Keza Sayın

Cumhurbaşkanı da haklı olarak eni anayasanın gerekliliğine vurgu yapmıştı.

Kamuoyu siyasal iktidarın bu yeni anayasa vurgusunu heyecanla karşılamışken, millet

ittifakı durumdan vazife çıkartmış olacak ki yeni (!) anayasa teklifini (daha önceki önerisi 2018

yılındaydı) adeta seremonik bir lansman havasında “Yeni Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”

temalı olarak tanıttı.

Bir hukukçu olarak yakından takip ettim. Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim;

deklare edilen metin bende hem içerdiği ideoloji hem de hukuk tekniği bakımından tam bir

hayal kırıklığı yarattı.

İçerdiği ideoloji açısından Şöyle ki ;

1- Bu anayasa önerisi her şeyden önce devrimci değil, restorasyoncu bir öneri. Tüm

kurumları ile beraber eski Türkiye’ye dönüşü önceleyen ideolojik restorasyonu

methediyor.

2- Yeni bir anayasa yapma çabası değil, eski askeri anayasaya sivil hüviyet kazandırma

metni olarak adlandırılabilir. Dolayısıyla metin başlığındaki “yeni” kelimesi aslında

eskiye yenideni arzulamakta.

3- Millet iradesini hiçe sayan, yargısal ve bürokratik vesayeti yeniden millet iradesi

üzerinde sistemin regülatörü olarak kurma iradesi içeren bir metin olarak karşımıza

çıkıyor. Vesayet odaklarına meşruiyet kazandırma gayesi adeta ustaca hazırlanmış bir

demokrasi illüzyonuyla topluma sunuluyor.

4- Ak partinin yirmi yıl boyunca toplum dinamiklerini yansıtan muhafazakar

kazanımların, yine bu yirmi yıldaki seküler kayıplarla ikame etme çabasında bir

manzume olarak bu anayasa önerisi birey lehine anayasal kazanımların dahi öneri

hazırlayacıları tarafından müktesep hak olarak görülmediğini gösteriyor.

Hukuk tekniği açısından itirazlarıma gelince şöyle ki;

Anayasa önerisinin çıkış mottosu “Güçlendirilmiş Parlamenter sistem”. Bu başlık dahi

teknik açıdan içeriği yansıtmadığı için aldatmacadan ibaret bir başlık. Çünkü güçlendirilmiş

parlamenter etiketi hantal işleyen parlamenter sistemlerde yürütmeye proaktif yetkiler

verilmesini tanımlar. Örneğin ilk dönem parlamenter sistemlerde her yasanın istisnasız

meclis tarafından çıkartılması gerekirken, gelişmelere hızlı refleks alabilmek adına sonraki

parlamentarizmde yürütme organına bakanlar kurulu marifetiyle kanun hükmünde

kararname çıkartma yetkisi verilmesi güçlendirilmiş parlamenter sistem olarak

tanımlanmıştır. Diğer bir ifadeyle güçlendirilmiş parlamenter sistem yürütme organına karar

almada hız kazandıran bir sistem olmalıdır. Parlamenter sistem içinde yürütmeye hareket

kabiliyeti kazandıran her argüman “güçlendirilmiş” ibaresinin karşılığıdır. Ancak millet

ittifakının öneri metnine baktığımızda yürütme organın yetkilerini tamamen parlamento

lehine sınırlayan düzenlemeler getirdiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu öneriye, güçlendirilmiş

parlamenter sistem denmesi hukuken içeriği yansıtmaz. Önerilen sistemin teknik olarak adı”

güçlendirilmiş meclis hükümet sistemidir” Çünkü önerilen metin meclis hükümet sistemini

öncülemekte ancak meclis hükümet sisteminin ağır aksak yönleri parlamenter rejim

argümanlarıyla ikame edilmek suretiyle aşılmak istenmektedir.

Ez cümle; millet ittifakının anayasa önerisini yeni ve güçlendirilmiş kelimeleri bu tasarı

için gereksiz kullanıldığı açık. Anlaşılan o ki ilmi ve toplumsal açıdan ayakları yere basmayan

bu öneri metni yine aynı siyasi partilerin bir araya gelerek HDP desteğiyle “Anayasal

Demokrasi Çalışması Yol Haritası” adını verdikleri Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu başkanlığında

yürüttükleri 13 Ocak 2018 ile 7 Mayıs 2018 tarihleri arasında yapılan çalışma sonucu

olgunlaşan tasarı gibi tarihin tozlu sayfalarına gömülecek ibretlik bir manzumeden ibaret

kalacaktır.