Güçlendirilmiş 'konsolide' beslemeler
Tanklara karşı çıplak eller, 23 yıl önce
bugün, 11 Ekim 1998’de Pazar günü el ele tutuşarak tarihin en büyük sivil
toplum eylemini yapmıştı;
“İnanca
Saygı Düşünceye Özgürlük İçin El Ele…"
Emperyalizmin uşaklarının azgınlaştıkça
azgınlaştıkları 28 Şubat post modern
darbe günleriydi.
90’lı yıllarda işledikleri cinayetlerle
ülkeyi yaşanmaz hale getirmişler, binlerce vatandaşı ya ülke içinde ya da ülke
dışına göçe zorlamışlardı. Binlerce köy boşaltılmış, terör örgütlerine
propaganda malzemesi oluşturulmuştu.
30 Ocak 1990’da Muammer Aksoy’u katlederek kitleleri cephelere bölmüşler, Uğur Mumcu’nun katledilmesiyle de bu fitneyi
alevlendirmeye girişmişlerdi.
Bugün de bu cinayet ve hıyanet planlarını uygulamaya dönük söylemlerle
ortam hazırlamaya çalışıyorlar.
Yeni fitne merkezi olarak Boğaziçi Üniversitesini planlıyorlar.
Mülteci ve Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA)
düşmanlığıyla ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışıyorlar.
Konsolide edilmiş beslemeler içte (Suriye’deki gibi) “demokratik
güç birliği” maskesi altında toplanırken efendileri de ABD’de mektuplarla
Türkiye’ye ambargo koymaya ve Ülkü
Ocaklarını terör örgütü statüsüne sokmaya, terör örgütlerini ise meşrulaştırmaya girişiyor.
TÜGVA’yı
27 saat işgal edenlerle 17-25 Aralık’ta sermayeye, ülke yönetimine el
koymaya çalışanların zihin dünyaları aynı; ittifak içindeler zaten.
Türkiye’nin büyük projelerini yapanları
eğer ülke yönetimini ele geçirirlerse yatırımları durduracaklarını, paralarına
el koyacaklarını, “kendilerini unutsunlar” diyerek analarından doğduklarına
pişman edeceklerini, iki satır yazı yazıp bunu da kanun yerine koyup
uygulayacaklarını, kendilerine karşı gördükleri basın- yayın kuruluşlarını
kapatacaklarını uluorta açıklamaktan da çekinmiyorlar. Pervasızlar. Özgüvenleri
hayli kabarık.
15 Temmuz öncesinde de böyleydiler…
Cumhurbaşkanı’nın yurtdışına kaçacağını,
sonra da getirip yargılayacaklarını, asıp keseceklerini söylüyorlardı. 15
Temmuz’da halkın katledilişini ekran karşısında kahvesini höpürdeterek
izleyenler, Cumhurbaşkanı’nın öldürülmesini, ülke yönetiminin kendilerine
‘ikram’ edilmesini bekliyorlardı.
15 Temmuz Zaferinden 18 yıl önceki (11
Ekim 1998) “İnanca Saygı Düşünceye
Özgürlük İçin El Ele…" eylemi, 15 Temmuz’daki direnişin temellerindendir.
23 önce ülkeyi nefessiz bırakmak
isteyenler bugün de aynı Cinayet ve Hıyanet Platformunun içindeler.
Millî ve manevî değerlerinden uzak,
köleleştirilmiş bir nesil istiyorlar…
Sömürüye, sömürülmeye meftun bir nesil…
11
Ekim 1998 Pazar…
FETÖ, “füruat” hezeyanıyla zulmü körüklüyor, Vatikan’da efendisinin elini
yalıyordu.
Bugün TÜGVA’ya “çökenler”, o günlerde de
İkna Odaları’nda haysiyet cellatlığı
yapıyorlardı.
Başörtülüleri,
sakallıları insandan saymıyorlardı.
Kur’an öğrenmeyi ve öğretmeyi
yasaklamışlardı.
“İnanca
Saygı Düşünceye Özgürlük İçin El Ele" eylemiyle zalimlere korku salındı, zulüm tel’in edildi.
O günel ele verenler,2002’de tüm şer planları da altüst
etti, 2007’de 367 dayatmasını çöpe attı, Gezi
kalkışmasını parçaladı ve 15 Temmuz’da darbe ve işgal planlarını tarihin
gayya kuyusuna gömdü.
Tarihin en büyük ve en vakarlı sivil
toplum eylemidir. Eylemciler hiç kimsenin malına canına zarar vermedi. Ama
beslemeler, cinayet işlediler; eylemcilerin idamını istediler.
İkna
Odaları’nınNemrutları bugün müebbete
mahkûmlar…
O günlerde Zulmün adı: “ İrticayla mücadele” idi.
16 Ocak 1998’de milletin oylarıyla
iktidar olan Refah Partisi
kapatılmış, “Toplum Mühendisliği”ne hız verilmişti.
Bir general bozuntusunun Başbakan’a
küfretmesinin“ boşalma hakkı ” sayıldığı günlerdi.
Necmettin Erbakan’ın hükümet kurması nevirlerinin dönmesine yetmişti.
1997’nin 28 Şubat’ında tankları
yürüttüler.
Şiir okuyan Erdoğan’ı 6 Kasım 1998’de İBB
Başkanlığı görevinden aldılar.
Tarihte ilk defa esnaf, sokaklara döküldü.
Bankaları, sahipleri soydu, 300 milyar dolar zararı millete ödettiler.
İMF’den ekonomi bakanı atandı.
Peruk, başörtüsü sayıldı.
Şimdi de Emperyalizmin “konsolide” beslemeleri, Boğaziçi,
mülteci,TÜGVA ve Ülkü Ocakları düşmanlığı üzerinden terörü kuluçkaya yatırıp
2023’e hazırlanıyorlar.
Millet ise el ele…