Güç varsa imtihandasın
Güç zulme tekabül ediyorsa nice olur hal,
Güç merhamet iyilikse, yürek konuşur, dil lal…
Güç imtihan ise, işte o zaman düşün,
Ne ad kalır ne san bir gün! Ne ihtişam ne de ün...
“Güç varsa, gücün varsa altındaki her bireye karşı
imtihandasın.”
Gazze ‘de çocuklar narkozsuz ameliyat ediliyor! Gazze'de
çocuklar anneler babalar ölüyor! Yüreğimizin yangınına kelimeler yetmiyor. Güç
var, top tüfek var, alay var, merhametsizlik vicdansızlık var. Var da var ama!
bu gücün ne büyük imtihan olduğunu, var edeceği sonuçları bilselerdi keşke.
Her damla gözyaşının dünya üstüne bombalardan daha
güçlü düştüğünü bilselerdi keşke.
Gözyaşıyla açılan oyukların, imar edildiğini sandıkları
dünyanın! gövdesinde kapanmaz yaralar açtığını da bilselerdi. İnsanlıktan
nasibini almamışların, kendilerince merhemi icat etmeye kalkışanların nice
hezimete uğrayacaklarını da bilselerdi.
Ahh zulüm bu güç senin için ne büyük imtihan, ne ağır bir
yük bunu da bilseydin keşke!
Dünya üzerinde zulme önderlik edenler,
Gücünü iyiye
kullanmayan yöneticiler , ailesine gereken itibarı vermeyen güç kullanan ebeveynler, amirler, patronlar, işçilerine haddinden
fazla iş yükleyen işverenler,her meslek gurubunda üstün alta tasladığı
üstünlükle gelen eziyet ;güce yüklenen zulüm de! değil midir... Daha nicesini saymak
mümkün elbet.
Elimizin altında, gücümüzün yettiği zayıfa karşı acaba
Allah'tan ne kadar korkuyoruz?
Gücümüzün sınandığı kitle arttıkça vebal de o derece artıyor
şüphesiz .
“Güçsüzlük , acizlik! “Bu da ayrı bir vebaldir insana.
Otorite sahipleri bu gücü kullanırken Allah 'tan müstağni olmasıdır
imtihan ...Koltuk, nefs, amirlik, mülk, zenginlik, lüks düşkünlüğü ile unutmasıdır
nice şeyi... Oysa güç yeryüzüne genişlik olmalı değil midir?
Ben başka ruhları bilmem ama eli kalem tutan bir eğitimci, bir
anne, bir evlat olarak kendi elimin altındakileri iyice! Bir kez daha düşündüm…
Ailemi, velilerimi, çocuklarımı, öğrencilerimi elimizin
altındaki hayvanları ve bize ihtiyaç duyabilecek, işi düşebilecek tüm
varlıkları düşündüm…
Suyunu ekmeğini az mı verdim diye düşündüğüm köydeki kediciğimiz
bile yüreğime bir elem verdi, “bizim yüzümüzden üşüdü mü acep” dedim…
Ve dünyanın dört bir yanında
geçmişten bugüne var olan zalim başkanları düşündüm, güç ben de diyen, acımadan
öldürdükleri canların gazabı ile nasıl
öleceklerini, ölenlerin yattığı yerleri.
Ve güç elimde deyip, Afrika’yı sömüren ve onları ayakta
duramaz hale getirenleri düşündüm...
Güç elimde deyip, üniversite kapılarında soğuktan büzüşmüş,
serçe kuşları gibi genç kızlarımızı bekletenleri düşündüm…
Ve güç elimde deyip, getirdiği ekmeği ailesinin burnundan getirenleri
düşündüm…
Paranın gücüyle at oynatanları. Haksızlık ve haram
kokanları...
Ve daha nicelerini sayabiliriz. Hangi güç silinmedi ki
tarih sahnesinden. Nice Firavunlar, Karunlar, Ebu Cehiller, Şaronlar
Karadziçler...
Güçleri ellerinden alınmakla birlikte bir de her adlarının
geçmesinde tiksintiyle, gazapla, öfkeyle bakılanlardı onlar...
Rabbimiz bize
esmasıyla da tecelli ediyor. Kahhar ve Cebbar ismiyle her daim terbiye etmez
miydi isteseydi?
Güç boyun eğdirmek, suskunlaştırmak için değil, gönüllere
inmek için kullanılmalı değil miydi?
Güç sahibi olmak ne büyük imtihandı...
Boynuzsuz koyunun boynuzludan hak alacağı günü düşününce
işin çetinlik derecesi anlaşılıyor zaten.
Elimizin
altındakileri bir kez daha düşünüp veballerimizi, verilmeyen hakları düşünelim
tek tek… Sahip olduğumuz mevki ve makamların, rollerin, otoritelerin,
getirilerini ve götürülerini çokça düşünmek lazım.
Gücümüz imtihanlarımız olup,
sarmasın bizi vesselam …