Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Mart 2017

Güç Savaşı

Ekonomi, dünyada yaşanan savaşların en temel sebeplerinden biridir. Ekonomik güç, ülkelerin uluslararası ilişkilerindeki en önemli unsurlardan başlarında gelir. Ekonomik olarak güçlü olmak için üretim ayağının güçlü olması gerekir. Üretim ayağının güçlü olması için de sağlam bir finansal sistem olmalıdır.

Küresel finansal ağı incelendiği zaman %19,45'ini 10 şirketin, %40'ını 50 şirketin kontrol ettiği tespit edilmiştir. Üretim ayağı incelendiğinde çok uluslu şirketlerin dünyadaki teknoloji ve üretim patentlerinin %90'ına sahip olduğu görülmektedir. En güçlü 737 şirketin dünya ekonomisinin %80'ini kontrol ettiği küresel ekonomik sistemde yüzlerce şirket birbirlerinin tahvil ve hisselerine sahip olarak aslında birbirlerinin sahibi olduğu tespit edilmiştir. Dünya ticaretinin %60'ı bu ulusötesi şirketlerin kontrolünde gerçekleştiğini düşündüğümüzde küresel sermaye adı verilen kavramın arkasındaki gücü daha net bir şekilde kavrayabiliriz.

Küreselleşmenin hızla yaygınlaşmasıyla beraber üretim, uluslararası sistemde iş bölümü içerisinde yapılmaktadır. İkinci dünya savaşı sonrasında küresel sermaye ve ABD ortaklığı yerle bir olan Almanya ve Japonya'yı yüksek katma değerli üretim atölyesine çevirirken Çin'i sosyalist yönetimi sayesinde ucuz maliyetli üretim atölyesine çevirdi. Küresel sermaye bu gücü sayesinde üretimini kaydırdığı ülkelerin ucuz iş gücünden yararlanırken vergi indirimleri sayesinde de maliyetlerini azaltmakta böylece rekabet gücünü artırmaktadır.

Bu durumdan zarar gören ulus devletler küresel sermayeye karşı harekete geçmiştir. Bunların başında ABD ulus devlet yanlıları bulunmaktadır. 2008 küresel finans krizinde küresel sermayenin en önemli bankalarından Lehmann Brothers'a kamu desteği vermeyerek küreselcilerin felsefesi olan "bırakınız yapsınlar" sözünü uygulamaya koymuş ve onları kendi felsefeleriyle vurarak bankanın iflasına göz yummuştur. Küresel sermayenin şirketleri arasındaki tahvil ve hisse ortaklığı yapısından dolayı kriz domino etkisiyle hızla yayılmış bu nedenle özellikle AB'yi etkilemiş ve etkisini hala göstermektedir.

Ekonomik çıkarlar üstüne kurulan AB, 2008 krizi sonrasında ekonomik buhrana girince kaynamaya başladı. ABD gibi bir federal bir yapı olarak tasarlanan AB, konfederatif olmaktan öteye geçemedi. Almanya, 2008 sonrasında diğer ülkelerin borçlarını ödeyince "Parayı biz veriyorsak denetimini de biz yaparız" diyerek AB üzerindeki hakimiyetini ilan etti. AB, Alman birliğine doğru giderken İngiltere BREXIT ile ayrılık kararı aldı. Geçtiğimiz ay parlamentoda onaylanan referandum kararına karşılık küreselciler harekete geçti. Parlamento binasının yakınında yer alan Westminister Köprüsü üzerinde bir araç yayaları ezdi. Aracın içinden çıkan kişi parlamento önünde görev yapan bir polisi bıçakla yaraladı.

Küreselci yapı ABD'de de boş durmuyor. FETÖ'nün üst aklı olan küresel sermaye Trump'ın kampanyasını dinlemeye alarak güvenlik danışmanı Flynn'ı istifa ettirdi. Flynn'ın geçtiğimiz günlerde Türkiye adına lobicilik yaptığı iddia edilmişti. Şuan Rusya'nın ABD seçimlerindeki payıyla ilgili FBI'ın soruşturma açması Türkiye'deki 17/25 Aralık emniyet ve yargı üzerinden yürütülen darbe girişimini hatırlatıyor. Diğer yandan ABD'nin en zengin iş adamlarından milyarder Koch kardeşler, kritik oylama öncesi Trump'ın, yeni sağlık sigortası tasarısına karşı çıkan Cumhuriyetçi vekillere gelecek yıl yapılacak Temsilciler Meclisi seçimleri için milyonlarca dolarlık finansman sağlayacaklarını açıklamıştı. Küresel sermayenin etkisinde kalan vekiller yüzünden Trump, gerekli çoğunluk sağlanamadağı için sağlık reformu tasarısının geri çekildiğini açıkladı.

ABD'de bunlar olurken küresel sermayeye karşı mücadele eden ulus devlet taraftarı ülkeler de kendi aralarında güç mücadelesi vermeye başladı. Trump geçen hafta Türkiye'nin liderliğini yaptığı bölgesel güce karşı bir hamle yaparak aralarında İstanbul'un da bulunduğu sekiz ülkedeki 10 havalimanından ABD'ye doğrudan sefer yapacak uçaklara binecek olan yolcular kabinde yanlarına boyutu cep telefonundan büyük elektronik cihaz yasağı getirdi. ABD'nin ardından İngiltere de aynı kararı aldı. Trump yeniden büyük Amerika derken İngiliz ulus devletçileri yeniden büyük Britanya diyorlar.

Diğer taraftan Türkiye'ye karşı da boş durmayan küresel sermaye 16 Nisan'da yapılacak referandum da hayır çıkması için var gücünü kullanıyor. AB'deki gücünü kullanarak PKK, DAEŞ, DHKP-C ve FETÖ gibi terör örgütleriyle yoğun bir şekilde mücadele edildiği bir dönemde Türkiye'den terörle mücadele yasalarının değiştirilmesini ve OHAL'in kaldırılmasını istiyor. Bunların yanında bir de Alman istihbarat örgütü BND şefinin FETÖ'nün terörist bir örgüt olarak değerlendirilemeyeceğini ve FETÖ'yü "dini ve seküler eğitim için çalışan sivil bir cemaat" olarak gördüklerini belirtmesiyle FETÖ'nün iplerinin kendilerinde olduğunu açık bir şekilde ilan etmiş oldu.

Bu olanlara karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, "16 Nisan bir bitsin, masaya oturup konuşacağız. Bu devran böyle yürümez, gereği neyse yaparız. " dedi.