GSYH NE OLDU?
Türkiye ekonomisinin 2014'ün ilk çeyreğinde beklentileri aşarak yüzde 4,3 büyümesi, Orta Vadeli Program'da yılın tamamı için öngörülen yüzde 4'lük hedefin aşılabileceğine yönelik umutları yeşertti.
Bir ekonomi için büyüme, üretim artışını ifade eder, toplumun refah seviyesinin yükseldiğini ve işsizlik sorunun hafiflediğini gösteren en temel makro ekonomik veridir.
İktisat kitapları böyle söylüyor. Ama pratikte işler her zaman kitapta yazıldığı gibi yürümüyor.
Bu tartışmayı akademisyenlere bırakalım, son büyüme rakamlarını analiz edelim.
*Yüzde 4,3'lük büyümenin yarıdan fazlası ihracat artışından kaynaklandı. İhracat yılın ilk üç ayında yüzde 11 artarak büyümeye yüzde 2,7 katkı sağladı.
Avrupa ekonomisinin yavaş da olsa canlanması ve rekabetçi kur, ihracatı sıçratan faktörler olarak göze çarpıyor. AB Merkez Bankası'nın (ECB) parasal genişleme politikasını sürdüreceğine ilişkin kararı da ihracatımız açısından avantaj sayılabilir.
Bu artışın devamı için TL'nin aşırı değerlenmesine izin verilmemesi ve istikrarın korunması şart. Bunun da yolu faizin 1-2 puan indirilmesinden geçer.
Reel kur endeksi yıl başında 101 düzeyindeyken Mayıs ayında 110'a yükselmesi, TL'nin değerlenmekte olduğunu gösteriyor. İhracat için olumsuz bir trend, yakından takip edilmeli,"TL değerleniyor" diye övünülmemeli.
*Büyümeyi yukarıya çeken bir diğer kalem de devletin nihai harcamalarının yüzde 9,2 artması. Büyümeye katkısı 0,9 oldu.
* Hane halkı tüketiminin, yükselen faizler ve kısıtlanan taksitlendirme uygulamalarıyla ivme kaybederek yüzde 2,8'e inmesi, büyümeye katkısını yüzde 2,1'le sınırlandırdı.
Cari açığın küçüldüğüne işaret etmesi bakımından iyi haber.
*Finans sektörünün yüzde 13,8 büyüyerek rekor kırarken büyümeye katkısı yüzde 1,7 puanı buldu. İmalat sanayinin payının yüzde 1,25 olduğu dikkate alınırsa, finans sektörünün rolünün büyüklüğü daha net anlaşılır.
*Özel sektör yatırımlarında gerileme görülüyor. Yılın ilk çeyreğinde yatırımlar yüzde 1,35 küçüldü, büyümeyi 0,3 puan aşağıya çekti.
*İkinci çeyrekten itibaren kurlardaki nispi gerileme ve faizlerin düşeceği beklentisiyle iç tüketimin artacağı ve bu suretle büyümenin yüzde 4 hedefini aşabileceği umudu belirdi.
*Yeterli mi? Baktığınız açıya bağlı.
AB ile mukayese ederseniz, en hızlı büyüyen ekonomiyiz. Euro Bölgesine üye 18 ülkenin büyüme ortalaması 0,9. Neredeyse 5'e katlamışız. Yunanistan ve İtalya ise bırakınız büyümeyi, küçülmüş. Buna karşılık Asya ve Pasifik ülkelerinin gerisindeyiz.
Öte yandan AB'yi solladık diye sevinmeyelim. Bu tempo ile onlara yetişmemiz hayal. Basit bir hesapla şöyle izah edelim; Almanya'nın GSYH'sı 3 trilyon 400 milyar dolar. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,3 büyüdü, milli geliri 78 milyar dolar arttı. Bizim GSYH'mız 820 milyar dolar olduğuna göre, yüzde 4,5 büyürsek milli gelirimiz sadece 37 milyar dolar artmış oluyor, Almanya ile aramızdaki mesafe iyice açılacak. O nedenle yüzde 9 büyümemiz gerekiyor.
Ne var ki ekonomi dışa bağımlı olduğu için cari açık korkusuyla frene basmak zorunda kalıyoruz.
Bu kısır döngüyü kırmak için büyüme modeli değiştirilmelidir.
*Son olarak "GSYH ne oldu ?" sorusunu cevaplayalım.
Maalesef beklentileri aşan büyümeye rağmen azaldı, fakirleştik!
Şöyle ki, 2013'ün ilk çeyreğinde GSYH 198 milyar 568 milyon dolardı.
2014 ilk çeyreğinde yüzde 7,2 oranında eksildi, 184 milyar 196 milyon dolara indi.
Nedeni kur artışı.
Milli gelir cari fiyatlarla hesaplanıp dolar kuruna bölünüyor.
Kur yükseldikçe dolar cinsinden milli gelir küçülüyor.