Grup Yürüyüş ve Filistin
Sanatın, edebiyatın içinde bulunduğu çağdan, coğrafyadan ve insan hareketliliğinden etkilenmemesi mümkün değil. Eserlerine zerrece bunları yansıtmayan bir sanatçının sağır odalarda, izole konaklarda, öteden beri söylenen “fildişi kulelerde” ikamet ettiği, apolitiklik seçeneğini seçerek başka bir politik tercih yapmış oldukları söylenebilir. Yazdığı eserlerden yaşadığı coğrafya, tarih ve sosyolojik sikrüktür anlaşılmayan bir yazar “evrensel” değil, çağdan, hakikatten, tarihten kopuk; zamansız, umarsız ve bigâne bir figür olarak değerlendirilebilir.
Bir müzik grubu olan Grup
Yürüyüş, dert sahibi bir grup olarak, Türkiye’nin ve halkı Müslüman
coğrafyaların tarihi ve sosyolojik akışına yıldır aralıksız şahitlik
etmektedir. Yaşanan sosyolojik kırılmalara bigane kalmayan Grup Yürüyüş,
eserleriyle ülkemizin ve coğrafyalarımızın kimi zaman hüzünlü kimi zaman
coşkulu yürüyüşüne ritim tutarak eşlik etmektedir.
Meydanlarda, eylemlerin, direniş
atmosferinin, protestoların arasında, darbe karşıtı siperlerin tam içinde marşlar
söyleye söyleye ortaya çıkan ve öncülüğünü Mehmet Ali Aslan’ın yaptığı birkaç
genç 2004 yılında Grup Yürüyüş’ü oluşturdu. 2005 yılında çıkardıkları ilk
albümlerinin adı Umuda Yürüyüş idi. Bu eserde Başörtüsü Şarkısı
da vardı İntifada da vardı Sokak Çocukları da. Güncelin ve hayatın ritmi daha ilk eserden
itibaren kendini gösteriyordu. 2009 yılında Adanış Günü ile ikinci
albümlerini de namluya sürdüler. İşte bu eserde yine başörtüsü, Filistin,
zıbınlığıyla enkazda can veren Vaat bebek bu çalışmada yer alırken Ergenekon
isimli besteyle de önemli bir çıkış yaptılar. Ülkemizin politik, askeri ve
sosyolojik urlarından, hastalıklı yanlarından biri olan ve sonrasında yokmuş
gibi muamele gören Ergenekon yapılanması da Grup Yürüyüş’ün eserlerine konu
olabiliyordu. 2013 yılında Hurriyya albümüyle Suriye direnişine kocaman
bir selam gönderen Grup Yürüyüş, akıllarda kazınacak marşlar ürettiler; Vur
Vur isimli marş yıllarca meydanlara toplanan kitlelerin çığlıklarına
yoldaşlık etti.
2019 yılına geldiğimizde Grup Yürüyüş’ün
müzik yolculuğu Yollara ile devam ediyordu. Abdülbaki Kömür’ün Yiğit’i
de, Filistin ve Suriye de bu çalışmada baş köşedeydi. Meşhur Filistin şarkısı olan
Leve Palestina’nın bir uyarlaması olan Aşet Filistin işte bu albümde
yer alıyordu. Eş zamanlı olarak grubun solisti Mehmet Ali Aslan, ilk solo
albümü Bahar ile Esma Biltaci ve Mısır direnişi ile İskilipli Atıf gibi
önemli figürleri de eserinde barındırdığı gibi yeni müzikal denemelere de yer
veriyor bu çalışmada. Hem Aslan’ın hem de Grup Yürüyüş’ün en önemli beslenme
kaynağı yıllar içinde kendi ürettikleri besteler olduğu gibi, merhum Mehmet
Akif Ersoy’un şiirleri ve modern zamanların Akif’i olarak bilinen şair Ali
Emre’nin dizeleriydi.
Sosyal medyanın olağanüstü bir
hızla büyümesi, müzik platformlarının ortaya çıkmasıyla birlikte yıllar önce
kasetleri tahtında eden CD’ler yerini sanal müzik platformlarına bırakınca
bunun şöyle önemli bir sonucu oldu: Bir albüm çıkarmak için 10 şarkı üretmeyi
ve bu nedenle bazen gündemi ıskalamak durumda kalmanız gerekmiyordu artık. İyi
bir şarkınız varsa müzik platformları üzerinden kitlelere ulaştırabiliyordunuz.
Grup Yürüyüş, gelişen süreci en iyi okuyan müzik grubu oldu. 15 Temmuz darbe
girişimi mi oldu hemen 15 Temmuz şarkıları ürettiler. Doğu Türkistan gündeme
gelince Güzel Türkistan sahaya çıktı. Ayasofya Camii, ibadete mi açıldı Ayasofyam
müzik platformlarında çalınır oluyordu.
Grup Yürüyüş neredeyse 20
yaşında. 20 yıldır durmaksızın Filistin şarkıları söyleyen gruptan, Suriye’yi,
Mısır’ı, Doğu Türkistan’ı, başörtüsü dahil Anadolu sathındaki tüm
mücadelelerimizi dinlemeye devam ediyoruz. Ve bu günlerde Gazze’de yaşanan
soykırımın en önemli sembollerinden biri olan ve doğum günü Dünya Şehit
Çocuklar Günü olarak idrak edilen sağduyu abidesi Halid Nebhan’ın güzeller
güzeli torunu Rim için besteledikleri Rim-Ruhumun Ruhu ile tekrar
gündemler. Artık rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Türkiye’de Grup Yürüyüş ve
Mehmet Ali Aslan diye bir gerçek var bu ülkede. Ülkemizin ve halkı Müslüman
coğrafyaların derdini notalara taşıyan, günceli hızla okuyup müzik cephesinden
sahaya sesini süren Mehmet Ali Aslan ve arkadaşları her daim var olsun. Grup
Yürüyüş’ün avazı, evrende yıllar boyunca çınlayıp dursun.