Grup Tillo
Tillo, Siirt'in beş kilometre yakınında bir güzel ilçemizdir. Geçmiş dönemde dayatmacı kafa bu ismi unutturmak için "Aydınlar" adını taktı da bir türlü tutmadı. Halk hiçbir zaman Tillo'yu bırakıp Aydınlar'ı kullanmadı. Ve hak yerini buldu, bu anlamsız ısrardan vazgeçilerek asıl ismi resmileşti. Tillo Marifetname başta olmak üzere bir çok kıymetli eseri bulunan mutasavvıf, şair, alim İbrahim Hakkı'nın yattığı yerdir. Türbesi, hocası İsmail Fakirullah Hazretleri'nin yanıbaşındadır. İlçede ayrıca Sultan Memduh gibi bir çok şair, alim de bulunmaktadır. İşte yeni yeni adını duyurmaya başlayan "Grup Tillo", ismini bu güzel beldemizden alıyor.
Daha önce başka eserlerini dinlediğim müzisyenler, Yenikapı'da "Milyonlarca nefes teröre karşı tek ses" mitinginde ilk kez çalınan "Ortağız bir namusa" türküsü ile bir anda gönüllerde taht kurdu. Eserin videosu, şu anda en çok seyredilen, dinlenen ve paylaşılanlar arasında. Yeni Şafak gazetesinde kendileriyle yapılan röportajı okudum. Ülkeyi bölmek isteyenlere karşı kardeşlik türkülerini seslendiklerini belirten Grup Tillo, şarkıyı Türkçe, Kürtçe, Zazaca ve Arapça seslendirdi. "Tek amacımız barışa bir katkımızın olmasıdır." diyen böyle birleştirici sanatçılara ne kadar çok ihtiyacımız var. Grubun şarkı sözlerini yazan Mustafa Kadaş, bir soru üzerine, türküyü 2007 yılında Dağlıca'dan gelen şehit haberleri üzerine yazdığını belirtiyor.
Grup'un üç mensubu da mobilya imalatında çalışıyor. Mustafa Kadaş, Veysi Atadan ve Celal İnan ilk olarak tahtalara vurarak türküler söylediklerini ve bu işe giriştiklerini ifade ediyorlar. Üçlü, 1991'den bu yana müzikle ilgilenmiş ama profesyonel olarak 2007 yılında başlamışlar. Bir çok sözde aydın ve köksüz sanatçı teröristleri desteklerken, onlar mertçe duruşlarını şöyle açıklıyorlar: "Doğuda yaşayıp de teröre karşı sesini yükseltemeyen insanın sesi olmak adına yaptık bu eseri. Hiçbir maddi menfaatle yapmadık. Bölgemizde bu diller konuşuluyor. Bölgedeki insanlara daha iyi hitap edebilmek için Türkiye'nin birlik bütünlüğünü ele almak adına bu şarkıyı dört dilde yaptık."
Şarkının sözleri şöyle: "Hep beraber yaşadık bu vatan toprağında / Kardeş etmiş bizleri, emrediyor Kur'an'da / Edirne'den Şırnak'a, Hatay'ından Samsun'a / Kırklareli'nden Van'a, Artvin'den Karaman'a / Ortağız bir namusa, yaslanmışız sırt sırta / Ne bir karış topraktan, Ne de bir vatandaştan / Kürt ile Türk kardeştir, ayrılmaz et tırnaktan / Tekirdağ'dan Ağrı'ya, Rize'den Adana'ya / Muğla'dan Ardahan'a, Mersin'den Giresun'a / Ortağız bir namusa, yaslanmışız sırt sırta / Babamın sözü bana, elletme vatanına / Kanım var toprağımda kem baktırmam ben sana / Siirt'ten Sakarya'ya, Bartın'dan Antalya'ya / Hakkari'den Aydın'a, Antep'ten ta Sinop'a / Ortağız bir namusa, yaslanmışız sırt sırta / Diyarbakır'dan Uşak'a, Mardin'den Zonguldak'a / Balıkesir'den Muş'a, Urfa'dan Trabzon'a / Ortağız bir namusa, yaslanmışız sırt sırta / Şöyle bak şu cihana Türkiye'm halin başka / Kardeş gelme oyuna bölünmeyiz biz asla."
Tiyatrocu Genco Erkal'ın twitterdan yaptığı "Kurban Bayramı" açıklaması toplumda büyük tepkiye yol açtı. Erkal, sosyal medya hesabından şunları yazdı: "Hiç sevmem bu bayramı. Kanlı bayram, ilkel bayram, insanlığın karanlık dönemini kutsayan örümcek kafanın bayramı. Benden uzak olsun." Oyuncu, daha sonra sözlerinin maksadını aşan ifadeler taşıdığını belirterek, "İlkel bayram." bölümüne kadar olanı tekrarladı. Sildiği son kısmı sakıncalı görüyor da başta aziz milletimizin ve dünyadaki bütün Müslümanların mübarek bayramını yine de 'kanlı' ve 'ilkel' buluyor. Sevmiyormuş. Bay Genco gibiler bu bayramı elbette sevemez. Yaşadığı toplumun değerlerine ters düşen nasipsiz kimseler kurbanlarımızdan, bayramlarımızdan, Ramazanlarımızdan hoşlanmaz. Eleştirmen N. Ataç da ikide bir 'dinsiz' olduğunu söyler, bayramlardan hoşlanmadığını ve bu günlerde kimsenin ziyaretine gelmemesini isterdi. Ataç gibiler unutuldu gitti, ama inançlı şair ve yazarlarımız Namık Kemaller, Mehmed u00c2kifler, Yahya Kemaller, Necip Fazıllar yaşıyor. Eminim Bay Genco gibi kişiler de unutulup gidecek. Geriye sadece edebiyata, tiyatroya emek veren büyük sanatkarlar kalacak. Son bir hatırlatmada bulunayım, belki unutmuştur kendisi. Yıllar boyunca oynaya oynaya tükendiği ve tükettiği "Nazım" oyununa salon bulamayınca 'örümcek kafalı' olarak tanımladığı kişilerin, yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Beyoğlu Belediyesi'nin kapılarını aşındırmış ve İstiklal Caddesi'ndeki Muammer Karaca Tiyatrosu'nda uzun seneler oyunlarını rahatça sahnelemişti. İnsanın bir vefa borcu olur değil mi? Ama ne gezer! Yaşadığı toplumun inancına saygılı olmayan oyuncularda vefa ne arar? Ben bayramlarımızı çok seviyorum. Bütün okuyucularımın bayramını kutluyorum.