Görmez-Bartholomeos görüşmesi
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in, Fener Rum Patriği Bartholomeos'yu bir ziyareti gerçekleşti. Patriği ilk ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı olarak tarihe geçen Görmez, bunun geçen seneden kalan bir iade-i ziyaret olduğunu söyledi. Genel olarak bu ziyareti önemli bulduğumu belirtmeliyim.
Ziyaretin öncelikle Başbakan'dan habersiz ve kurumun kendi doğal icraatları çerçevesinde olduğunu söylemek pek doğru olmaz sanırım. Bir kere, İktidarın eskisinden farklı olarak meselelere, olaylara yeni yaklaşım biçimleriyle birebir ilintisinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu yaklaşım, eskinin çatışmacı yaklaşımlarından daha iletişimci bir dile doğru kayış şeklinde özetlenebilir. Tabii ki, bu durum yeni konseptler ve yeni yaklaşım biçimlerini de sürekli gündeme getirmektedir. Bu ziyareti, hükümetin Heybeliada Ruhban Okulu'nu açması hamlesinin zemini görme eğiliminde olanlar da var.
Ziyareti birkaç boyutlu olarak değerlendirebiliriz. Birincisi, genel olarak Türkiye'de yaşayan farklı dinler ve din adamları arasındaki iletişim dilinin kurulması açısından ziyaretin önem taşıdığını görmeliyiz. Burada özellikle "iletişim dili" şeklinde bir ifade kullandım ki, üzerinde spekülasyon geliştirilen "dinlerarası diyalog" tartışmasına girmeyeyim diye. İletişim dili, bir ülkede ve giderek küreselleşen dünyada, insanlığın başına gelen sorunlara karşı dinlerin kendi farklılıkları ve söylemlerini kullanarak, ama aynı kötü şeylere karşı çıkarak bir tavır geliştirebileceklerini ifade eder. Özellikle kürtaj, aile vb gibi aslında insanlığın ölümünün konuşulduğu çok ciddi konularda bu daha çok mümkündür. Şunu bilmek gerekir ki, mevcut dinler bugünkü söylem ve pratikleriyle farklı paradigma içinde değerlendirilebilirler.
Doğrusu Görmez'in Bartholomeos'ya, her üç din de de olan bir ayet yazılı tabloyu hediye etmesi, bana aynı zamanda Kur'an-ı Kerim'in Ehl-i Kitaba ortak bir kelimede buluşma çağrısını hatırlattı. Gittikçe sekülerleşen ve postmodern bir hayat tarzını dayatan küresel dünyada, dinlerin insanlık sorunlarına karşı birleştirici söylemleri etkili olabilir diye düşünüyorum.
Ziyaretin ikinci boyutu, Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgilidir. Görmez'in ziyaretinden önce bu haber basında, "Görmez Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması niyetlerini deklare edecek" biçiminde verildi bazı gazetelerde. Hakikaten, bunu sayın Diyanet İşleri Başkanı belirtti ve meselenin Türkiye'nin büyüklüğü ile bağlantısını da kurdu. O, Rum Ortodoks Kilise'sinin din adamlarını bu ülkede yetiştirememesini, Türkiye'nin büyüklüğü açısından uygun olmadığı mealinde sözler söyledi. Görmez, bunun dışında başka altı çizilecek bir şey söylemiş mi diye basını epey taradım; ama bulamadım.
Doğrusu sayın Görmez'in bu görüşmede, yine iyi niyetler çerçevesinde dile getirmesini beklediğim bir husus vardı. Ben asıl onu aradım; Batı Trakya ve orada yaşayan Türklerin bazı sıkıntıları. Oradaki insanların seçilmiş müftüleri hala tanınmıyor, eğitim alanında ve öğretmen atamalarında hala sıkıntılar var. Şuna kesinlikle inanıyorum ki, insanların zaten insan olarak sahip oldukları haklar birisinin diğerine tanıyabileceği bir lütuf değildir. Onlar zaten olmalıdırlar. Fakat Görmez ve Bartholomeos'nun karşılıklı iyi niyete dayanan bu görüşmelerinde, Görmez'in Heybeliada ile birlikte bu sorunları da dile getirmesini bekledik.
Bartholomeos, Heybeliada konusunda hep umutlu olduklarını söylediler. Doğrusu biz de sayın Görmez ve Bartholomeos'nun -beraberce deklare ettikleri gibi- bundan sonraki görüşme isteklerinin, Batı Trakya'daki sorunların aşılacağı konusunda, bize ümit verdiğini söyleyebiliriz.