Görmek fazilettir
Yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a (A.S) gelerek, kanadını bir dervişin kırdığından şikâyetçi olur. Bunun üzerine Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır ve dervişe, kuşun kanadını neden kanadığını sorar. Derviş endişeyle; “Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Beni görmesine rağmen kaçmadı. Yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Bende teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. O sırada kanadı kırılıverdi” şeklinde kendini savunur. Hz. Süleyman dervişin sözleri karşısında, kuşa niçin kaçmadığını sorunca, kuş; “Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmeyeceğini düşündüm” der… Hz. Süleyman kuşun bu savunmasını doğru bularak, kısasın yerine getirilmesini, yani aynı biçimde dervişin de kolunun kırılmasını emreder. Ancak kuş hemen ortaya atılır ve bugün bile bizlere ders olacak o ibretlik ifadeleri sarf eder. “Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapabilir. Siz en iyisi üzerindeki DERVİŞ HIRKASINI ÇIKARTIN Kİ, BENİM GİBİ KUŞLAR BUNA GÜVENEREK BİR DAHA ALDANMASINLAR…”
Öyle kritik bir zamandan geçiyoruz ki, Batı kafasının hasta
adam diye tarif ettiği bir dönemden, “yeni yüzyıla adını yazdırmaya (Türkiye Yüzyılı)
kadar uzanan, destansı bir mücadelenin son dönemeci” desek yeridir. Sonuçta
emperyalist dünyanın, tek tek PRANGALARINDAN KURTULAN; kendi silahını, uçağını,
arabasını YERLİ İMKÂNLARLA üreten; yıllardır yok denilen gaz/petrol sahalarını,
MİLLİ EKONOMİYE KAZANDIRAN; en önemlisi de stratejik konumunu, KÜRESEL DÜZLEMDE
MENFAATLERİNE UYGUN hale getiren bir TÜRKİYE söz konusu. Bu manada Devletimizin
Sn. Erdoğan öncülüğünde, geldiği aşamayı ve gideceği istikameti çok iyi bilen
küresel odakların, bundan memnun olmadığı hepimizin malumu. Ancak bu sefer ÇITAYI,
OLANCA YÜKSEKLİĞE ÇIKARTTIKLARI aşikâr… Neden mi? ABD’nin FOREİGN POLİCY dergisinin,
2023 seçimlerini; "kan gölüne dönüşmeyi vaat eden bir ortam"
ifadeleriyle yorumlayarak, Sn. Erdoğan'a; “kendi isteğiyle daha önce istifa
etmiş olsaydı, çok farklı bir mirasa sahip olabilirdi” türünden tehditkâr
ifadeler savurması, hiç hayra alamet seyretmiyor… Keza TO VİMA isimli Yunan
gazetesinin, umudunu altılı muhalefete bağlayarak; “23 Haziran gecesini,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın evinde uyuyacağı son gece olacağından” bahsedilmesi de
fazla söze hacet bırakmıyor.
Anlayacağını seçim yaklaştıkça, her yönden ve her yerden
gelecekleri artık çok net… O yüzden dışardan yaptıkları müdahaleler ve içeride KUZU
POSTUNA GİRMİŞ ÇAKALLARIN, etrafımızda raks etmesine şaşırmamak gerekir. Belli ki
Türkiye’yi istedikleri gibi DİZAYN ETMEK için, uyuyan hücrelerini uyandırmaktan
tutun da, ellerindeki son figüranına kadar kullanmadan çekinmeyecekleri açık.
Buna da gözlerini kin, ikbal, hırs ve koltuk bürümüş, bir takım güruhu ALET
EDECEKLERİ tartışılmaz konumda. Bunlar “bu işin farkında mıdır, değil midir”,
orasını takdirinize bırakıyorum... Ama 2021 de ABD Temsilciler Meclisine, Ülkü
Ocaklarını ile ilgili KİRLİ BİR TASARI sunulmasına tek kelime etmeyenlerin,
şimdilerde malum olay bahanesiyle duyar kasması, sizce de manidar değil mi? Hadi
onu geçtik! Anayasadan “Türk kavramını çıkartmayı” düşünenlere yahut Türk Bayraklarını
kaldırıp, “özerklik” den bahsedenlere, MARKET FİYATLARI KADAR bile tepki
gösterilmemesine ne demeli sizce? Peki, bazı firarilerin, birilerinden medet
umarcasına, “23 Hazirandan sonra döneceğiz” mesajları atmasına…? Yapmayın Allah
aşkına! Her şey güneş gibi ortada… Zira üzerlerine BİZİM ESVABIMIZI GEÇİRMİŞ odakların,
günün sonunda kimlerin değirmenine su taşıdıklarını görememek, artık nerdeyse
imkânsız. Lakin hala bir tereddüdünüz varsa, üzülerek belirtmeliyim ki DERVİŞ KIYAFETİNE
ALDANAN KUŞUN, KANADININ KIRILMASIYLA SON BULAN kıssasına, benzer bir durumu
yaşamamız işten bile olmayacaktır. Bu kadarı bile, yeter aslında görene… Bilmem,
anlatabildim mi?