​Görev Diyanet'e düşüyor...

Değerli okurlarım, Diyarbakır'daki randevü ile muska yazan 'şeyh' haberini görünce... Aklıma yıllar önce duyduğum şu hikaye geldi:


Çok eskiden adamın birinin eşeği hasta olmuş. Her türlü çareye başvuran adam, eşeğini iyi edememiş.


Nasıl olsa bu ölecek; son çare birde hocaya okutturayım deyip muskacının yolunu tutmuş.


Tabi giderken bir sepet üzüm almayı da ihmal etmemiş.


Adamı dinleyen hoca, muskayı yazarak teslim etmiş. Birde, eşeğin yemine ve suyuna katılacak bazı maddeler vermiş.


Denilenlerin hepsini harfi harfine yapan adamın eşeği, kısa sürede iyileşmiş.


Adam eşeği iyileştiren muskanın içinde ne yazdığını merak edip açınca, şu dörtlükle karşılaşmış:


Geldi bir sepet üzüm
Geri çevirmeye yok yüzüm
Amca eğer eşeğin ölürse
Bir daha al güzün


Tabi bu işin şakası... Ancak, Kur'an-ı Kerim'deki Şifa Ayetlerinin yazılı nushalarını üzerinde taşıyarak, hastalıklarına derman bekleyenler var.


Hiç kimse bunlara, sen neden böyle yapıyorsun diyemez. Nihayetinde, şifayı verecek olan Allah'tır. Onun da, neyi vesile kılarak şifa vereceğini biz bilemeyiz.


Değerli okurlar, burada asıl görev Diyanet'e düşüyor. O görev de: İnsanları istismarcıların elinden korumaktır.