Gönül Köprüsü Almanya
Almanya; zihnimde gurbetin en belirgin tanımıydı çocukluğumdan beri. Birilerinin Almanya'ya gittiğini duymak gönlümüzde bir sızıya sebep olurdu. Şimdilerde yollar daha yakın, internet aracılığı ile avuçlarımıza aldığımız dünya; ulaşımı, iletişimi her şekilde kolaylaştırdı.
Almanya;
uçsuz bucaksız yeşil alanın içinde dinlenme ve spor yapma imkanlarının
sunulduğu bir ülke. Bireysel araçtan çok bisiklet, tren, tramvay gibi toplu
taşıma kültürü yaygınlaşmış. Ülkenin gürültüden uzak sakin hali yine dikkatimi
çeken unsurlardan.
Havası,
bol yeşili bana sunulan güzel yüzüydü. Mekanlara girerken yüz yüze geldiğimiz
insanların, aynı dili konuşmasak da selam vermesi yine hoşuma giden başka
unsurlardan.
“Kocaman
gepgeniş cami mekanları beş vakit namaz dışında da birtakım çalışmalara ev
sahipliği yapabilmeli işlevselliği çoğaltılmalıdır” derdim hep. Bir vesile oldu
ziyaretlerimiz.
“Cami”
adı cem eden, toplayan anlamıyla; çocukları, gençleri, yetişkinleri, aileleri
bir araya toplama imkanlarını da taşımalıdır. Kapısından ayakkabılar hiç
eksilmemelidir. Dolup taşmalıdır örnek çalışmalarla.
Gönül
Köprüsü oluşturduğumuz ilk yer Almanya Bochum Eyüp Sultan camisiydi. Kıymetli
kardeşlerimizle bir araya gelmek, eğitim söyleşileri gerçekleştirmek, yurdumun
kokusunu, selamını götürmek bambaşka iz bırakmıştı onlarda.
‘’Sen Türkiye’sin’’
diyen hanımefendi ile sarılıp gözlerimizden akan yaşların sevgi ile
birbirine karışması bu gidişi çok daha anlamlı ve özel kıldı.
Ülkemin
sesini, soluğunu, kültürünü götürmek bambaşka bir duyguydu. Kelimeler canlıdır
capcanlı hisseden bir kalpten dökülünce, diğer kalplere sirayet eder.
Hicran Kol kardeşim, gönülce bir güne
ev sahipliği yaptı orada. Söyleşilerimiz, Ninem Korkut masallarımız
kardeşlerimizin kalbinde bambaşka bir karşılık bulmuştu ki; görünmez kanatlar
takılmıştı sanki bizlere mutluluktan.
İşimiz eğitimdi, gücümüzü sevgiden alarak yola
devam olmuştuk. Sonrasında Werl şehrinde
Nedim Yiğit Bey ve Aysel Sarı Hanım’ın ev sahipliği çok kıymetliydi. Annelerin,
babaların büyük ebeveynlerin yavruları için verdiği çaba umutlu yürüyüşümüze
nefes oldu.
Tanıştığımız yüce gönüllü insanlar mesrur
eylediler. Velbert'teki buluşmamızdı kıymetli vakitlerden bir diğeri de. Şahit
olmak ne güzeldi, çocuklarına ülkesini dinini kültürünü sevdirenlerin çabası. Ve
eğitimciler takdire şayandı Nebahat Öztürk , Mine, Merve, Melike Laçin,
Hayrunnisa topal. Emine Topal Hoca Hanım; yumuşak ruhuyla huzur veriyordu sevgili
çocuklara. Güzel yavruların dünyasında bambaşka iz bırakıyorlardı.
Ebeveynlerle olan muhabbetlerimiz,
söyleşilerimiz, masallarımız vaktimizi bereketli eyledi orada da. Gördüm ki onlar Türkiye’den giden
kendilerine kol kanat olanlara daha çok gökyüzü oluyor, bağrını açıyor.
Türk Gücü ve
Türk Kültür Derneği programımız sevgili yurttaşlarımızla bir araya gelme
fırsatı sağladı Ali Fuat Yılmaz ve Sami Çelik Bey'in ortama sağladıkları
güzelliklerle hemhal olduk. Unutulmaz programlara koordinatörlük eden Kadriye
Can hanımefendi başta olmak üzere Almanya buluşmalarımızı mutlu ve kutlu
klan tüm gönül insanlarına teşekkür bir borç bilirim.
Çok kıymetli
yazar İlyas Özbay ağabeyimiz ve Esra kardeşim vakti bize anlamlı
kılan idi Dortmund’da. Her birinin kalbi Türkiye idi.
Bilhassa
Almanya'yı bize gurbetlikten çıkaran, Türkiye sıcaklığı sunan Ayşe ve Yücel
Yücebaş kardeşlerimiz fedakârlık ve dostluk tanımını ruhumuzda bir kez daha hissettirdiler.
Kalbi yolculuğumuzda eşlik ettiler. Güzellikleri çoğaltmak daim olsun ve duamız.
Vesselam.