Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.94
Gram Altın
2323.47
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Gönül kerestesinden yeni şehirler kurmak

Her seçim öncesinde olduğu gibi bugünlerde de türlü mekânlarda yapılan sohbetlerin ser-levhası siyasettir. Özellikle küçük yerleşim birimlerindeki çay ocaklarında, köy odalarında, caddelerde, sokaklarda, telefonlarda konuşulan yegâne konu belediye başkanlığını kimin kazanacağı hususudur. Hatta kimi zaman yapılan tartışmaların hararetinden bunun hiç bitmeyecek bir mesele olduğunu zannedersiniz. Neyzen Tevfik aşağıdaki mısralarında bu günlerin de geçici olduğunu söyler:

Iztırâbın sonu yok sanma bu âlem de geçer

Ömr-i fâni gibidir gün de geçer dem de geçer

Gam karâr eyleyemez hande-i hurrem de geçer

Devr-i şâdî de geçer gussa-i mâtem de geçer

Gece gündüz yok olur ân-ı dem-â-dem de geçer

(Bu ızdırabın sonunun olmadığını sanma, fani olan ömür gibidir; bu hal de bu gün de bu an da geçer. Gam da sevinçten gülüş de daimi değil; sevinç dönemi de yas üzüntüsü de geçer. Gece gündüz yok olur, an be an bu zaman da geçer)

Neyzen’in dediği gibi bu günler de elbette geçer. Ama böylesi günlerde siyasetin hararetine kapılıp söylediğimiz her bir söz birer belge olur tarihin sayfalarında yerini alır ve uzun süre yakamızı bırakmaz. Yaraladığımız gönüller de yine uzun süre kanamaya devam eder.

Seçim sürecinde gönül verdiğimiz adayın ya da partinin kazanması için gayret edelim. Söylediğimiz her bir kelimenin ya da cümlenin doğru olup olmadığına bakarak, doğru olsa bile insanlarda nasıl bir algı oluşturacağına ve aleyhimize nasıl kullanılabileceğine dikkat ederek söyleyelim. İnsanları ikna etmek için gece gündüz çalışalım ama samimiyetle, bize yakışan bir vakarla, ümit vererek, inandırarak, sevdirerek; kırmadan, dökmeden, haksızlık etmeden, nefret ettirmeden…

Bunlara dikkat etmezsek ne olur? Seslendiğimiz insanlarda, vermek istediğimiz mesajın aksine bizden, dünya görüşümüzden, inancımızdan, yaşam biçimimizden nefret eden hatta düşman olup zarar vermeye çalışan kişilik özellikleri oluşmaya başlar.

İnsanların gönlü kazanılmadan, mecburiyetten, gönülsüz bir şekilde hatta zoraki verdirilen veya kazandırılan oyun gerçekte kıymeti olmaz.

Her ne yaparsak yapalım ama Osman Gazi’nin deyimiyle içinde ahaliye zulüm edilmeyen gönül kerestesinden yeni şehirler ve pazarlar kurmak zorundayız. Bu seçimler birer kontrol mekanizması olup, denetim görevini yaparlar. Bunu da göz ardı etmeyelim.

Eğer bir parti veya aday seçim sonucunda umduğu bir sonucu elde edemezse kalbini yoklasın ve kendine şu soruları sorup kusuru önce kendinde arasın:

· Nerede hata yaptım?

· Adalet, liyakat, samimiyet gibi özelliklerim var mı?

· Kendimi ve yapacaklarımı doğru anlatabildim mi?

· Bugüne kadar bölge halkının hangi derdine çare oldum?

· Gündemimdeki konular bölge halkını ne kadar ilgilendiriyor?

· Değer yargılarımla bölge halkının değer yargıları örtüşüyor mu?

· Geçmişim ile ilgili halkın zihninde canlanan kötü hikâyelerim var mı?

Bir parti veya şahıs umduğu bir sonucu elde ettiğinde de sevinmeli ama böbürlenmemelidir. Çünkü aslında kazandığı şey halka hizmet edebilme müsaadesidir. Bunun sorumluluğu getirisinden daha fazla ve daha ağırdır. Böyle bir durumda da sırada şu soruların cevaplarını aramak ve ona uygun çözüm yollarına gitmek vardır:

· Bölge insanı benden nasıl bir hizmet bekliyor?

· Bölgeye yapılacak hizmet kalitesini nasıl yükseltebilirim?

· Kenti inşa ederken ve yönetirken nelere dikkat etmeliyim?

· Belediye bütçesinin harcama alanlarını nasıl belirlemeliyim?

· Makamlara getireceğim insanlar liyakat sahibi ehil kimseler midir?

· Belediye hizmetlerini şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde nasıl yönetebilirim?

· Kentin imarının yanı sıra toplumsal barışın imarına nasıl bir katkı sağlayabilirim?

· Belediyenin varoluş gerekçesi olan iyiliği artırmak kötülüğü engellemek için ne yapmalıyım?

· Bu görev sona erdiğinde nasıl anılmak isterim?

· Beni unutturmayacak ve hayırla anılmama vesile olacak eserim ne olmalıdır?

Tüm bu soruları kendine sorup buna uygun çözümler geliştiren ve uygulamalar yapan bir parti veya şahıs, bir sonraki seçimi de garanti etmiş olmaz mı?

Şu da dikkate alınmalı: Asıl kazanılması gereken bir kentin yönetimi değil, kentte yaşayan halkın ve Hakk’ın rızasıdır. Bu da hesabı olanların değil, hasbi olanların, karakter sahibi olanların, samimi ve inançlı insanların derdidir. Allah “şehremini” vasfını böylelerine müyesser eylesin.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan