Gönül Dağı
Yıllar önce kendisiyle Lâleli’de buluşup röportaj yaptığım merhum Neşet Ertaş, “Gönül Dağı” türküsüyle bir sevda ateşi yakmıştı. Şimdi o ateşi harlayan ve yayanlar, “Gönül Dağı” dizisinin kahramanlarıdır. Yönetmeni, senaristleri, oyuncuları, set işçileri.Gedelli, yani Akhisar ilçesinin bütün halkı. Demek ki olabiliyor. Değerlere çatılmadan, belden aşağıya vurmadan vekabaespriler yapılmadan da çok güzel filmlere imza atılabiliyor. Anne vebabalar evlerinde oturup çocuklarıyla birlikte yüzleri kızarmadan olağanüstü film seyredebiliyor.
“İcat” yapmayı seven “müteşebbis”
yiğitlerimizi, Taner’i (Berk Atan), Ramazan’ı (Cihat
Süvarioğlu) ve Veysel’i (Semih Ertürk) çok sevdik. Tertemiz, idealist
gençler. Anadolu insanının azmini, güçlü iradesini gösteriyorlar. Bozkırdan
bereketli ve anlamlı bir hayatı ortaya çıkaran bir ekip ruhudur bu. Engelleri
aşan, zorlukları geride bırakan bir inanç ve azim hikâyesi onlarınki.
Ramazan’ın Asuman’a
olan sevgisini hangi Anadolu delikanlısı yaşamadı? Hele o duygularını içli içli
deftere döküşü yok mu? Bu ulvi aşka rağmen otoriter Belediye Başkanı Münir
Bey’in(Ege Aydan) “kız babası” olarak
direnişi ne kadar da hakikatli.Zira bütün derdi,biricik kızı Asuman’ın (Hazal Çağlar) iyi bir eğitim alması, istikbalini
kazanması ve mutlu olması.
“Kellerin Rıfat”ın tek başına,
unutulan Karagöz-Hacivat sahnesini kurması ve hazinemizi bize hatırlatması çok önemli.
Dünürcü Muammer’in kardeşi Ağıtçı Hüseyin’le olan tatlı çekişmeleri ve
didişmeleriise muhteşem. Muammer ikide bir “Sopanın gavurtarafı”ndanbahsediyor
ama o sopayı hiç görmedik. Sert görünmesine rağmen yufka yüreklidir, halim
selim bir adamdır.
Zahide’nin eski kocası
Fikret, mahzun duruşlu Sefer, Oynakçıların hanımı Döndü, Ağlakçıların hanımı
Gülşen hepsi başarılı.Eskişehir Sivrihisar’da çekimleri yapılan diziye son
katılan ve “Doktor Kenan” rolüyle zihinlere yerleşen Serkan Kuru, hüzünlü
hikâyesiyle önce hepimizi şaşırttı, sonra da hem ağlattı, hem de sevindirdi.
Dilek’in (Gülsüm Ali İlhan) Taner’le (Berk Atan) evlenmesi yüreklere su
serpti. Demek ki azmin önünde kimse duramaz. Sevilay Gültekin’in“Meryem”
rolüyle ‘engel’ tanımayan duruşuyla nasıl her şeyi gördüğü, sezdiği ve
hissettiği rahatlıkla görülebiliyor. Dizide edebî eserlere zaman zaman vurgu
yapılması çok mühim. Yeşilçam kalıplarını kırarak ve kendini aşarak bayram günü
çekilen cami, namaz ve dua sahneleri çok etkileyiciydi.
“Ciritçi Abdullah” bir aile büyüğü, “dede” ama onun ötesinde hikmet yüklü konuşmalarıyla
sıkıntıları gideren, dertlere derman olan ve ihtilafları çözen bir ‘kurtarıcı’,
bilge kişi! Filmi seyrederken bazen gülüyor, bazen de hüzünleniyoruz. Zaten hayat,
biraz da böyle değil mi?Zahide, Sefer ve çocukları ne kadar sıcak bir aile kuruyor. “Süslü Badegül” canlanıp Sefer için ete kemiğe bürünüyor sanki. Sefer’in hastalığı
bize keder veriyor. Küçük ama muazzam bir dünya! Anadolu’da her
kasabada bir “Dişçi Musa” yok mu? “Dercesine Selami” bir sanatçı mı, bir iç
sızısı mı? Ya ‘can kuş’u, sevdiği ve evlendiği “Keriman”! “Hemşire Elif”, hele
“Gülsüm Öğretmen”… Bu dizide onlarca başrol var sanki.
Gönül Dağı bir dizinin ötesinde hüznümüz, sevincimiz, kaygımızdır. Acımız,
öfkemiz, umudumuzdur. Hislerimize tercüman olan bir hakikat sahnesidir. “Bozkırda
bir Anadolu masalı”, insanımızın esaslı, sahici hikâyesidir.“Bozkırın tezenesi”
Neşet Ertaş,türküleriyle hep aramızda.
Ben her
hafta cumartesi akşamları Gedelli’ye gidiyorum artık. Orada Gönül Dağı’nın
eteklerinde dolanıyorum. Sevgiyi ve melali birlikte yaşıyorum. “Amcaoğulları”na
çok güveniyorum. Onların hayalini kurdukları vadiyi gerçekleştireceklerine ve
amaçlarına ulaşacaklarına inancım kesin.
Hikâyeleriyle bu filme ilham veren Mustafa Çiftçi’yi, senaristler Ali Asaf Elmas, Mustafa Becit ve Teoman Gök’ü, Yapımcı Ferhat Eşsiz ve Yönetmen Yahya Samancı’yı candan kutluyorum. Köprü Film, insanlarımızarasında bir irfan köprüsükurdu. Bu zaferin mimarı TRT’ye,büyük şükran borcumuz var.